İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “Depreme dayanıklı mahalleler” başlığı ile haberleştirilen bir metin, dün birçok yerel gazetede yer buldu. Haberde, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmekte olan kentsel dönüşüm çalışmalarının son 5 yılı özetleniyor ve şimdiye kadar yapılmış olan 4,5 milyar TL tutarındaki ihalelerden övgü ile söz ediliyordu.
“Kentsel dönüşüm”e ilişkin vaat ve yorumların, yerel seçim gündemi ile birlikte arttığı bir dönemde, yerel yönetimlerin yaptıkları çalışmaları aktarmaları “normal” karşılanabilir. Ancak bu çalışmaların içeriği, daha yakından incelenmeyi bekliyor.
'Halkın sermayeye aktarılan paradan mutlu olması bekleniyor'
Haberin kaynağı İzmir’de olunca, Türkiye Komünist Partisinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan Savaş Sarı ile görüştük ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan haberin içeriğine dair görüşlerini aldık.
“Son zamanlarda belediyelerin ne kadar para harcadıklarını ilan etmekten çok hoşlandığını, bunun büyük işler başardık demenin bir yolu olduğunu görüyoruz. Ancak, burada büyük bir sorun var. Kent halkının, sermayeye aktarılan paradan mutlu olmasını istemek, katiline aşık olmasını beklemek ile aynı şeydir” diyerek öncelikli olarak haberin başlığına dikkat çekiyor.
Ve ardından, haberin başlığı ve içeriğindeki iddiayı okuyanların, projelerin tamamlandığını düşünebileceğini, ancak gerçekler ile içerik arasında büyük bir fark olduğunu, daha da önemlisi, haberde söylenmeyenler olduğunu belirtiyor.
Bunun üzerine, haberde söylenmeyenleri soruyoruz.
Bize, hazırlamış olduğu bir tabloyu iletiyor. Tablonun bir tarafında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisi altındaki “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” bilgileri yer alıyor. Diğer tarafında ise “Bakanlar Kurulu” tarafından “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edildiği tarihin bilgisi yer alıyor.
Habere konu 6 alanın 4’ü 2012 yılında, 1’i 2013, 1’i de 2016 yılında Bakanlar Kurulu tarafından “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” olarak ilan edildiğini, yani en eskisinin üzerinden 12 yıl, en yenisinin üzerinden ise 8 yıl geçtiğini söylüyor.
“Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edilmesinin, tartışmaya açık birçok boyutu olduğunu belirten Sarı, konuyu şimdilik sadece, güvenli konut inşa edilmesi açısından ele alacağını belirterek devam ediyor değerlendirmesine: “Bu alanlarda, hak sahibi olarak tanımlananlar ile ‘tam uzlaşı’ hedeflendiği için, görüşme ve uzlaşı sürecinin uzadığını biliyoruz. Sonrasında ise; bu süreç, inşaat işlerinin özel firmalara ihale edilmesi, ihaleye girecek firma bulunamaması, iptal edilen ihaleler, Sancak ailesinin İzmir’deki şirketlerinden Folkart’ın kentteki başka ayrıcalıklara karşılık olarak dönüşüm işine kimi alanlarda dâhil edilmesi ile devam etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘2019 Performans Raporu’na göre, kentsel dönüşüm alanlarının 3’ünde inşaat başlamış olarak görünüyordu. Ardından yerel seçimler geldi.”
'Belediye reklam yoksa kendi işini bile takip etmiyor'
Burada, bilgisayarından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘2019 Performans Raporu’nun “kentsel dönüşüm” ile ilişkili bölümünü gösteriyor.
2019 yılı yerel seçimleri ile birlikte, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının değiştiğini, başkan değişikliğinin performans raporlarındaki göstergelerde de değişikliğe yol açtığını ekleyen Savaş Sarı: “Bu değişim, göstergelerin sadece bir önceki döneme göre değişmesi şeklinde olmadı. 2019-2024 dönemindeki göstergeler, kendi içinde de değişti. Böylece, yapılan işleri bir süreklilik içerisinde takip edebilme olanağı ortadan kalktı. Gerçi, neredeyse 2019 sonrasındaki tüm performans raporlarında ‘Gerçekleşen’ kategorisi boş bırakılmış. Bu da bize, belediyenin, reklam yapmadığı sürece kendi yaptığı işleri bile takip etmediğini gösteriyor” şeklinde sözlerine devam ediyor ve 2019-2023 yılları arasındaki İzmir Büyükşehir Belediyesi performans raporlarını gösteriyor.
İnşaat işleri 'istenen' firmalara verilmiş
“Peki, 2019 sonrasında, hiçbir iş yapılmamış mı” diye soruyoruz kendisine.
“Yapılmış. Ancak, işin yapılma biçimi çok ilginç” diyerek yanıtlıyor bizi. Ve devam ediyor: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan İZBETON, alt yüklenici olarak inşaat firmaları tarafından kurulan bir kooperatife bazı inşaat işlerini devrediyor. Bu devir işlemleri, ihale mevzuatı dışında sözleşmeler ve protokoller ile yürütülüyor. Böylece, ‘istenilen’ ve ‘tercih edilen’ isimlere, işler devredilebiliyor.
Bu arada, kooperatifin adını da söyleyelim: ‘İşadamları Konut Yapı Kooperatifi’. Niyetini adından belli eden bir kooperatif. Ve bu kooperatifin kurucu üyeleri arasında, Ocak 2023’ten bu yana CHP İl Başkanlığı görevini yürüten Şenol Aslanoğlu da bulunuyor.
Aslanoğlu, daha sonrasında 2023 Mayıs’ında kooperatifteki görevlerinden ayrılmış olsa da, bir siyasi partinin il başkanının aynı siyasi parti tarafından yönetilen yerel yönetimden ihale alan bir şirkette yöneticilik yapması, çok açık ki, etik değil.
Bir yandan da, yaşananlar bununla sınırlı değil. Örnekköy’deki kentsel dönüşüm alanında, İZBETON tarafından, inşaat yapım işlerinin bir bölümü, yine bu kooperatiflere devredilmiş. Sahada denetim yapan belediye personelleri, projeye aykırı ‘usulsüz işlem’ tespit etmişler.”
Usulsüz işlemin ne olduğunu soruyoruz?
Projeye aykırı bir şekilde, eksik demir ve hatalı beton kullanıldığını söylüyor. Ve sonrasında olanları anlatıyor: “Bu işlemin raporunu tutmak isteyen belediye personeli, idareciler tarafından önce uyarılıyor. Çeşitli mekanizmalar devreye giriyor. Ama sonuçta personeller görevlerini yapıyor. Ve sırf bu nedenle, Kentsel Dönüşüm Dairesi Başkanlığı, Tunç Soyer tarafından kapatılıyor, yöneticileri görevden alınıyor. İşte bunlar, o haberde yazmıyor” diyor.
'Her bir haber algı yönetim aracı oldu'
Bir seçim toplantısına katılacağı için, görüşme süremizin sonuna yaklaşıyoruz. Ve eklemek istedikleri olup olmadığını soruyoruz.
Bir not ile bitirmek istediğini söylüyor ve “O haberde, Halk Konut için verilen istatistikler ile ‘Halk Konut’un kendi sitesinde (halkkonut.org) yazanlar bile birbirini tutmuyor. Sitede 21 protokol imzalandığı yazıyor, haber metninde 18. İnşa edilecek birim sayısı web sitesinde 1233 iken haber metninde ise 824. Ne yazık ki, her bir haberin algı yönetim aracı olduğu, adayların ve aday olamayanların reklamına dönüştüğü bir düzende, yerel yönetimler, kendi verilerini bile doğru ve dürüst bir şekilde yansıtmayı beceremiyor” diyerek sözlerini tamamlıyor.