Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da uğradığı suikast sonucu ölümünün ardından AKP medyasının İran’a karşı başlattığı kampanya bugün manşetlere yansıdı.
Haniye suikastının ardından İsrail’in savaşı yayma hedefi açık bir şekilde ortaya çıkarken Ankara ile Tahran arasındaki rekabetin de ortaya çıkabilecek gelişmelerde belirleyici olacağı belirtiliyor. Türkiye ile İran Irak’ın kuzeyindeki gelişmelerde de karşı karşıya geliyor.
Türkiye gazetesinden 'Hamas feda edildi' iddiası
Türkiye gazetesi “Ateşkesi vurdular” başlıklı manşetinde suikastla Katar’da sürdürülen ateşkes görüşmelerinin akamete uğradığını belirtti. Manşetin üst başlığındaysa suikastın “kirli işbirliği şüphesini artırdığı” iddiasında bulunuldu.
Gazetenin ilk sayfasında “Şii yayılmacılığına karşı Hamas mı feda edildi?” ifadesine yer verildi.
Haberde şöyle denildi:
“Sıkı korunan misafirhanede sadece Heniyye’nin hedef alınması, aynı binada bulunan Irak Hizbullah lideri, Husi temsilcisi ve İslami Cihad lideri gibi isimlerin hiçbir zarar görmemesi kafalarda soru işareti oluşturdu. ‘Pazarlık’ iddialarını gündeme getiren suikast sonrası ‘Şii yayılmacılığına karşılık Hamas mı feda edildi?’ sorusu gündemde.”
Milat: İran nasıl koruyamadı?
Milat gazetesi Haniye’nin suikasta uğradığı misafirhanenin fotoğrafını yayımladığı manşetinde “Dağlık araziden bile ayan beyan görünen odaya yerleştirdikleri Heniyye’yi İran nasıl koruyamadı?” başlığını kullandı. Gazetenin ilk sayfasında yer alan bir haberdeyse “Liderler İran’da ne kadar güvende?” diye soruldu.
Yeni Şafak gazetesi New York Times’ın, Haniye’nin kaldığı odaya yaklaşık iki ay önce yerleştirilen bir bombanın patlatılmasıyla öldürüldüğü iddiasını ilk sayfadan duyururken, bu haberin İsrail’in suikast için bazı İranlı görevlileri kullandığını gösterdiğini yazdı.
Yeni Şafak yazarı 'Ehli sünnet' dedi, İran'a karşı savaş çağrısı yaptı
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan ise bugünkü yazısında doğrudan İran’ı hedef alarak “İran derhal durdurulmalı” ifadesini kullandı.
“Üçüncü Dünya Savaşı, 'İslâm’a Karşı İslâm Savaşı’ olarak planlanıyor!” başlıklı yazısında Kaplan dünya savaşının “Ehl-i Sünnet”e karşı çıkarılacağını öne sürdü.
Yazısında birkaç kez mezhep çatışmasını savunmadığını iddia etme gereği duyan Kaplan “Aksine İran’ın küresel sistem tarafından Ehl-i Sünnet’i çökertmek için maşa olarak kullanıldığını görüyor ve şımartıladıkça şımartılan, İsrail’le ve Batılı güçlerle gizli işbirliği yapan, danışıklı dövüş oynayan İran’ın derhal durdurulması gerektiğini söylüyorum” ifadelerini kullandı.
“İran durdurulamazsa, İslâm dünyasının içerden kan gölüne dönüştürülmesi projesi de engellenemez” diye yazan Kaplan devamında şunları kaydetti:
“Ve İslâm dünyasının sahici, sağlam Ehl-i Sünnet temeller üzerinden yeniden ayağa kalkması ve zorba küresel sistemin sona erdirilmesi asla mümkün olamaz. Çin de, İran da küresel sistemin gönüllü köleleri ve maşaları çünkü.”
Cem Küçük: Kolpa devlet İran
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük de bugünkü yazısına “Kolpa devlet İran” başlığını attı. Küçük suikastın İran içinden atılan bir füze ya da odaya yerleştirilen bombayla gerçekleştirildiği iddialarına yer verdiği yazısında “Her hâlükârda İran için durum iyi değil demek. Resmen kâğıttan kaplan ya da kolpa devlet dersek yanlış olmaz. Bir devletin bu kadar zaaf göstermesi olacak iş değil” diye yazdı. Küçük “İsrail Lübnan’da da İran’ı yener, başka yerde de. Gereğinden fazla iddialı olmak iyi bir şey değil. Neticede güç kendini, kullandığında belli eder, bağırınca değil” ifadelerini kullandı.
Sabah'ta iki farklı ses
Sabah yazarı Melih Altınok da “Haniye’yi ancak İran’da öldürebilirlerdi” başlıklı yazısında İran’ın bölgeye “büyük şeytan” kadar zarar verdiğini savundu.
Haniye'yi İsrail'in öldürdüğü gerçeğinin tartışmasız olduğunu yazan Altınok “Ama İran'a yönelik en ufak eleştiride hassaslaşıp "ABD dururken neden Tahran'a vuruyorsunuz?" diye sinirlenenler kusura bakmasınlar” ifadesini kullandı.
Altınok devamında şunları kaydetti:
“ABD-İsrail ittifakının dünyanın birinci problemi olması, İran'ın coğrafyamızda bölgesel aktörlerin ortadan kaldırıldığı bir Bermuda şeytan üçgeninin merkezi hâline geldiği gerçeğini değiştirmiyor. Her türlü operasyona açık hâliyle İran, bölgeye en az "büyük şeytan" kadar zarar veriyor.”
Sabah’ın bir başka yazarı Mahmut Övür’ün Altınok ile aynı fikirde olmadığı “İran’ı şeytanlaştıranlar” başlıklı yazısında görülüyor.
Övür “İki gündür bu korkunç saldırıyla ilgili Türkiye'den ve koca Müslüman coğrafyadan yapılan değerlendirmeleri dinliyorum... Dinledikçe de dehşete düşüyorum. Özellikle de bizdeki Batıcıları izledikçe ürperiyorum” diye belirttiği yazısında Haniye suikastının İran’a mal edilmesine karşı çıktı:
“Sanki yıllardır saldıran, işgal eden, tehdit eden İsrail ve ABD değilmiş gibi Haniye suikastı bile İran'a mal ediliyor.
Tamam İran da bölge ülkeleriyle ilişkilerinde hatalar yaptı, Şii hilali oluşturmak ve bölgede etkili olmak uğruna terörü bile destekledi. Bunu en iyi Türkiye, PKK terörüne verdiği destekten biliyor. Biliyor ama gözümüzün önünde olan da bambaşka bir dehşet tablosu.
Saldıran, kışkırtan İsrail ve ABD ama suçlanan, şeytanlaştırılan İran…”
Diriliş Postası: Nasrallah'a gösterilen hassasiyet gösterilmedi
Diriliş Postası da manşetten verdiği “Katiller içeriden mi?” başlıklı haberinde “İran makamlarının Lübnan Hizbullah’ı lideri Nasrallah’a güvenlik gerekçesiyle törene gelme derken Heniyye konusunda aynı hassasiyeti göstermemesi de bir soru işareti” ifadelerine yer verildi.