Ah o 'Tuhaf, Yabani Meyve'

Şarkı, Strange Fruit, Billie Holiday’e aitti. Özellikle Nina Simone yorumundaki o duygu, acı ağır gelmişti. Yıllar içinde başka yorumlarını da duyacaktım, dinleyecektim ama...

Tolga Binbay

İlk ne zaman duymuştum ki bu şarkıyı? 1996 mı? Sanırım o zamanlarda. Öyle olsa gerek. Dile kolay 25 yıl önce… Sözleri çok etkilemişti: Tuhaf, acıklı, yakaran… Özellikle Nina Simone yorumundaki o duygu, acı ağır gelmişti. Yıllar içinde başka yorumlarını da duyacaktım, dinleyecektim ama sözlerinin yazarını, ardındaki hikâyeyi şurada iki gün öncesine kadar hiç bilmeyecektim.

Şarkı, Strange Fruit, Billie Holiday’e aitti. İlk olarak 1939’da seslendirmişti Holiday. Amerika’daki ırkçılığa, siyahların çektiği acılara dair çok incelikli bir şarkıydı. Sözlerini yazanı ise hiç merak etmemiştim nedense. Belki Holiday’in kendisinin yazdığını düşündüm ya da siyah bir sokak şarkıcısının kayıp sözleridir diye düşündüm. Bir aşk acısıyla, geçmişin acısıyla. Belki de Nina Simone yazmıştı sözlerini ama mutlaka siyah birisiydi işte.

Ama bambaşka bir hikâye varmış şarkının, sözlerinin ardında. Ve bu hikâye yine çok tanıdık bir başka hikâye ile de bağlantılıymış.

Güneyin ağaçları verir yabani, tuhaf bir meyve, 
Yapraklarında ve köklerinde kanla,
Kara bir beden salınır ılık Güney rüzgarında,
Ah, tuhaf, yabani meyve sallanır kavaklarda.

Şarkının yazarı New York Bronx’lu bir öğretmen. Ve siyah değil. Bir komünist: Abel Meeropol. Ukrayna göçmeni, Yahudi bir aileden. 

Sene 1937’dir. Büyük bunalım kısmen geride kalmış, Avrupa’da faşizm yükselişe geçmiştir. Meeropol o dönem New York’lu her öğretmen gibi sendikalıdır. Lewis Allan takma adıyla şiirler yayınlamaktadır. Yıllar yıllar sonra, bu takma adın eşiyle birlikte düşük sonucu kaybettikleri iki çocukları için düşündükleri isimler olduğunu belirtecektir.

Meeropol, işte o günlerde, 1930’lardan bir fotoğrafa denk gelir. Fotoğraf Lawrence Beitler'e aittir ve İndiana’da, ırkçılığın daha yaygın olduğu güneyde çekilmiştir. Bir gece vakti ağaçta sallanan iki bedeni göstermektedir. İki genç adamın üstü başı kan içindedir ve ayakları dibinde yüzleri gülen, heyecanla dolanan kalabalık bir güruh vardır. Ağaçta sallanan iki genç siyah, heyecanla kameraya bakan kalabalık ise beyazdır. O gece Thomas Shipp ve Abram Smith adındaki iki genç linç edilmiştir. Meeropol, olaydan yıllar sonra eline geçen bu fotoğrafın günlerce etkisinde kalır.

Ve o anın, o fotoğrafın anlattıklarını bir şiire dönüştürür: “Acı Meyve [Bitter Fruit]”

Şiir, Ocak 1937’de, New York öğretmen sendikasının dergisinde yayımlanır. Hatta Meeropol amatör bir müzisyen olarak şiiri besteler. Bestesini dostlar meclisinde, sendika toplantılarında, eylemlerde eşi Anne’yla birlikte seslendirir. Şarkı, New York’ta kendi çapında bilinir hale gelir.

Ve şiir, şarkı aynı dönemlerde New York’ta sahne alan Billie Holiday’in kulağına gider. Elden ele, kulaktan kulağa dolanan acılı bir karanfil gibi.

O yiğit Güney’in pastoral sahnesinde,
Pörtlemiş gözler ve çarpılmış ağızlar, 
Tatlı ve taze manolya kokusu,
Ve yanan etin hiç umulmadık kokusu.

Billie Holiday şiiri yeniden yorumlar, baştan besteler; “Strange Fruit” adıyla. Şarkıyı hemen her konserinde çalmaya başlar. Bir söyleşide ifade ettiği biçimiyle babasını ve yitik atalarını düşünerek. Çalarken de bazı kuralları vardır: Konserler ya da gösteriler bu şarkı ile bitecektir, mekânın ışıkları kısılacaktır, servis durdurulacaktır ve ışık sadece Holiday’in gözleri kapalı yüzünü aydınlatılacaktır. Şarkı bittiğinde ise alkış ve bis isteği olmayacaktır.

Bu güçlü ve derinlikli şarkıyı Holiday’in kendi plak şirketi, Columbia, kaydetmekten çekinir. Bunun üzerine bir ara formül bulunur: Holiday şarkıyı bir tekli olarak başka arkadaşının plağında yorumlar ve kaydeder. Ve plak 1939’da bir yıl içinde bir milyonun üstünde satar. Holiday’in en çok satan plağı olur. Dilden dile dolaşır, bir sembole dönüşür.

“Görevliler” ise hemen harekete geçer. Meeropol, devlet okullarında komünizmi soruşturmak üzere kurulan soruşturma kuruluna çağrılır, 1940’ta [bu tarihi not edin; soğuk savaş için Amerika’nın ne kadar da hazırlıklı olduğunu hep hatırlamak üzere]. Soru açık ve nettir: “Bu şarkı, bu şiir için Komünist Parti size bir ödeme yaptı mı?”

Parti bir ödeme yapmamıştır ama sınıf mücadelesinin tüm dünyada çok hızlandığı bir kesit yaşanmaktadır. Bu sertleşen mücadele Meeropol’ün yaşamına başka dönemeçler, virazjlar, savrulmalar sokacaktır.

Meeropol, Bronx’ta öğretmenlik yaptığı liseden siyasi görüşleri nedeniyle 1945’te ayrılır. Öğretmenlik yaptığı öğrenciler arasında yazar James Baldwin de vardır. Ayrıldığı yıl Hollywood’a gider ve Frank Sinatra’nın o dönem çok ün kazanan “The House I Live In”in sözlerini yazar. Parti ile de arasına artık mesafe girmiştir.

Ama göçmen bir Aşkenazi Yahudisi ailenin komünist oğlu olarak diğer komünist Yahudi göçmelerle içli dışlıdır. O dönemde bir avuç Amerikan Yahudisi ülkenin ilerici damarını da temsil etmektedir. Doğu’da New York’ta ve Batıda Los Angeles’ta… Her tür baskıya rağmen… 

Zaten birkaç yıl içinde tüm bu ekibin başına adı McCarthy ile anılan anti-komünist saldırı musallat olacaktır. Sınıf mücadelesi açık savaş biçiminden anti-komünist saldırıya dönüşecektir. Ve bu saldırı, Strange Fruit’in 1950’lerden 1990’lara kadar neredeyse yarım yüzyıl sumen altı edilmesine neden olacaktır.

İşte kargaların didikleyeceği bir meyve,
Yağmurun süpüreceği, rüzgârın üfüreceği, 
Güneşin çürüteceği, ağacın tutmayıp düşüreceği,
Tuhaf, yabani ve acı bir mahsul!

Meeropol çiftinin genç komünist arkadaşlarından bir tanesi de Rosenberglerdir: Julius ve Ethel Rosenberg. İkisi de göçmen Yahudi ailelerin komünist çocuklarıdır. Ve New York’ta Komünist Gençlik Örgütü üyesidirler. Julius ve Ethel 1939’da evlenirler. İki çocukları da olur: 1943’te Michael ve 1947’de Robert dünyaya gelir. Julius mühendis, Ethel ise sekreterdir. 

Rosenberg çifti Mayıs 1950’de Sovyet ajanlığı suçlaması ile tutuklanır ve hapsedilirler. Michael 7, Robert ise sadece 3 yaşındadır. Dönem, o meşhur McCarthy dönemidir. Sınıf mücadelesinin kıyasıya ve acımasızca sürdüğü bir dönemdir, Amerika’da ve tüm dünyada.

Çift casuslukla suçlanır. Julius Rosenberg inandığı, değerli ve kıymetli bildiği bir şey yapmış ve Amerikan sermayesinin elinde olan insanlık karşıtı bilgileri (nükleer silah, iletişim, elektronik) insanlığın, sosyalizmin kullanımı için kamulaştırmıştır. Ama Amerikan gericiliği çok nettir: Sosyalizmi durdurma işini Nazilerden devralmışlardır bir kere.

Çiftin yargılanmaları iki yıl sürecektir. Julius’a itirafçı olması teklif edilir. Karısı, Ethel, tüm bu süreçle hiç ilişkili olmasa bile rehinedir. Julius birkaç isim verse Ethel salıverilecektir. Çocuklar da siyasi birer pazarlık aracı olarak kullanılır. Julius ve Ethel yargılanırken çocuklar okullarından koparılırlar, yetimhaneye yerleştirilirler, akrabalar tarafından dışlanmaları, o evden bu eve gidip gelmeleri sağlanır. 

Rosenbergler davası tüm dünyada ilericileri ayağa kaldıracaktır ama dünya komünizminin üstünde 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği ideolojik kargaşa ve yorgunluk vardır. Onca kampanya, protesto ve diplomatik girişime karşı Amerikan emperyalizmi, tıpkı Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarında olduğu gibi kararlı ve nettir: Rosenbergler 19 Haziran 1953’te idam edilirler.

Geriye büyük bir şok, psikolojik bir yıkım ve darmadağın olmuş iki küçük çocuk kalır. İki küçük meyve. Tuhaf, yabani…

Meeropol çifti hemen harekete geçer. 1954 başlarında Michael ve Robert’i yanlarına alırlar. Ama devlet yine anti-komünist aklı ile devreye girer; çocukları bu sefer de Abel ve Anne’dan koparıp yeniden yetimhaneye götürürler. Evlatlık edinme süreci başlar ama süreç zorlu ve siyaseten çetrefillidir. Dava 1957 gibi sonlanır. Böylece Michael ve Robert yeni evlerine, Abel ve Anne’ya kavuşurlar. 

Yıllar sonra Robert bu kavuşmayı şöyle anlatacaktır: “İnanılmazdı. Abel’in bizi yanına alması bu insanın linç ile mücadelesinin sadece kelimelerde kalmadığını da bir göstergesiydi. Abel sadece Strange Fruit’in sözlerini yazmadı; tüm yüreğiyle mücadele etti ve devlet tarafından linç edildiğine inandığı bir çiftin oğullarını evlat edinerek de bunu gösterdi.”

Böylece belki de bir çember tamamlanmıştı: Güneyin, dünyanın, insanlığın ağacında sallanan o tuhaf, yabani, hercai meyveyi linç edilmekten kurtarmışlardı. Bir parça…

Amerika Birleşik Devletleri Komünist Partisi 1950’lerin sonunda iyice çözüldü ve sona erdi. Abel ve Anne Meeropol ise ilericiliği, solculuğu yaşamlarının sonuna kadar sürdürüler. Bir yere kadar kırılmışlar, bir yere kadar da vazgeçmemişler. Anne, erken bir tarihte, 1973’te, Abel ise 1986’da yaşama veda eder. Michael bir ekonomist, Robert ise bir antropolog olur. Özellikle Robert, 1970’lerden itibaren Amerikan ilerici hareketi içinde yer alır.1990’da Çocuklar İçin Rosenbergler Vakfı’nı kurar.

Yani…

Abel’in, Anne’nın, Julius’un ve Ethel’in güzel hatıraları tuhaf, yabani ve hercai meyveler vermeye devam eder.     

Biz de yazıyı bir başka şiir ve şarkı ile bitirelim. 

Şiiri Rosenbergler için Melih Cevdet Anday yazmış olsun, şarkıyı ise Sema ve Taksim bestelesin: Bir Çift Anı.

Gazze’de, Anadolu’da, Ege Denizi’nde, uzaklarda New Jersey’de, Indiana’da açan, solan ve kurtarılan tüm hercai, tuhaf meyveler için.

*

Strange Fruit’in çeşitli yorumları var ama buraya üç tanesini almak isterim: Billie Holiday’in orijinal bestesini, Nina Simone yorumunu ve unutulmaz Jeff Buckley yorumu.