Hep patron hep kârlı: AKP iktidarında Koç gibi semirdi

Koç’ların AKP’yle kavgalı olduğu koca bir yalan. AKP’nin Koç’ları ‘beyaz Türk’ belleyip, onları yeterince islamcı bulmadığı da yalan. Erdoğan, Özal gibi açık sözlü davranıp ‘ben zenginleri severim’ demiyor. Tersini yapıyor, kendisini yoksul babası olarak yutturup, zenginlerle ilişkilerini gizliyor.

Haber Merkezi

Türkiye’nin ilk holdingi: Koç Holding… 1926’da Vehbi Koç tarafından kurulan, CHP, Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP, DYP, Refah, DSP iktidarları boyunca, 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinde hep büyümüş, çok semirmiş, epey şişkinleşmiş bir holding… 

Ama Koç’un en çok büyüdüğü, kârına en çok kârı, rantına en fazla rantı kattığı dönem AKP dönemi!

Geçtiğimiz Ocak ayında hayatını kaybeden Mustafa Koç, aile şirketinin direksiyonuna 2003’te geçti. AKP iktidarı henüz tazeyken. Mustafa Koç o koltukta onuncu yılını doldurduğunda, yani 2013’te Koç Holding tam yüzde 683 büyümüştü. Koç Holding’de çalışan emekçi sayısı da ikiye katlanmıştı. 

Koç Holding, AKP’li yıllarda Türkiye’nin açık ara büyük holdingi haline geldi. 2003-2013 arasındaki dönemde Koç’un 10 yıllık net kârı 13.4 milyar lira oldu. 

Koç, AKP döneminin sonradan görmeleri gibi görgüsüzce Erdoğan yalakalığı yapmak yerine, iktidar yandaşlığını ve işbirliğini daha perde arkasından ve kurallara uygun sürdürdü. AKP iktidarı süresince servetini hep katladı. 

Mustafa Koç, geçtiğimiz Ocak ayında hayatını kaybetti. Ve patronlar medyasında “ölenin ardından” övgüler, güzellemeler birbirini izledi: Kültürlü, ülkesi için çalışan, modern... Öyle ki Gezi Direnişi’nde AKP’ye karşı halkın tarafında durduğunu söyleyip hayırla yâd edenler bile vardı! 

Oysa kazın ayağı öyle değildi. 

Mustafa Koç’un zaman zaman basına verdiği demeçlere, yayınlanan söyleşilerde söylediklerine bakınca, AKP-Koç “mutlu birlikteliğini” görmemek mümkün değil.

Karşılıklı sataşmaları, Erdoğan’ın sitemler (ananas meselesi en meşhuru, onu da anlatacağız) Koç’ların küçük eleştirileri... 

Bunları yasak aşkı anlatan şarkıdaki gibi yorumlamak lazım: Bir dost gibi davran bana, herkes bizi öyle bilsin.

Mustafa Koç, 2014’te Milliyet gazetesine verdiği söyleşide AKP’den memnuniyetlerini dile getirdi ve “2015 istikrarlı geçecek” buyurdu. Gerçekten de Koç Holding “istikrarlı” 2015’i yaşayarak gördü ve en büyük kârlarından birini elde etti. AKP döneminde elde ettikleri kârlara rağmen gelir vergisinden şikâyet etmeyi hiç bırakmadı. Aynı söyleşide Mustafa Koç, “Daha ne vereceğiz. Bir gömleğimiz kaldı” demeyi de ihmal etmiyordu!

Mustafa Koç’un AKP övgücülüğünün geçmişi de var. 2009 yılında Mustafa Koç, hükümetin kriz yönetimi konusunda biraz geç de olsa doğru adımlar attığını söyleyerek ekonominin 2010 ortalarında düzlüğe çıkacağını öne sürüyordu. Yine patronlar ve Koç Holding açısından gerçekten de 2010 da “iyi” geçmişti. 

Sevgiler ve bağlılıklar karşılıklı tabii ki… Tayyip Erdoğan da yardım elini, himmetini, desteğini Koç Holding’den hiç eksik etmedi. 2014 Haziran’ında, Cumhurbaşkanlığından hemen önce Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Kurulunda Koç Grubu’na 3 ödül birden veriyordu. 

İşte Koç-AKP ortaklığının bazı vukuatları: 

TÜPRAŞ PEŞKEŞİ

2006’da TÜPRAŞ 4.1 milyar dolara Koç Holding’e satıldı. Bugün TÜPRAŞ’a biçilen değer 35 milyar!

Ve TÜPRAŞ yıllardır değişmeyen bir şekilde Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu.

Satıldığı günlerde birkaç yıllık kârı karşılığında “taksitle” satılan rafinerinin ülke tarihinin en büyük peşkeşine konu olduğunu herkes biliyordu.

Böyle bir peşkeşi birlikte kotarmış olan Koç ve AKP’nin birbirine düşman olduğuna kim inanır!

YAĞMA ŞAMPİYONU

İstanbul Sanayi Odası’nın 2015’teki “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasına göre ilk sırada 10 yıl önce büyük bir peşkeş çalışmasıyla devletin elinden çıkıp Koç’a satılan TÜPRAŞ’ı var. İkinci sırada Koç’un Ford Otomotiv’i, üçüncü sırada Koç’un Arçelik’i...

SAVAŞA TAM DESTEK

Koç Holding yönetim kurulu başkanı Mustafa Koç 2010 yılında yaptığı konuşmada, AKP’ye minnet mesajları verirken “bölgesel açılımları desteklediklerini” de beyan etti. Ülke için savaş tehdidi, patlayan bombalar, Reyhanlı’dan Taksim’e kadar her yere yayılan islami terör gibi sonuçları oldu bu açılımların. Ama patronları krizde çakılmaktan kurtaran da bu açılımlar karşılığında ülkeye giren kaynağı belirsiz paralar ve açılan kirli pazarlardı.

İSRAİL'E BAĞLILIK

Amerika’da 1900’lerin başında “hırsız baron” diye anılan bir işadamı A. Carnegie. Adına verilen bir hayırseverlik ödülü var. Bu ödül, 2009’da Koç ailesine verildi. Ödülü aile adına alan Mustafa Koç’un yaptığı konuşmanın çarpıcı bir cümlesi ise İsrail ile ilişkilere dairdi: “Türkiye ile İsrail birbirine göbek bağıyla bağlıdır.”

Sermaye sınıfımız böyle buyurdu.

AKP'YLE GELSİN PARALAR

Koç Grubu’nun, AKP rejiminde konsolide satışları yüzde 372 artarak 11 milyar dolardan 52 milyar dolara tırmandı, işletme kârı da aynı sürede yüzde 470 artışla 600 milyon dolardan 3,4 milyar dolara çıktı. Koç Ailesi 4 alanda yoğunlaştı. Bu alanlar ve cirodaki payları şöyle: TÜPRAŞ/Enerji (yüzde 63), otomotiv (yüzde 14), beyaz eşya (yüzde 11), finans (yüzde 8). 

Koç için TÜPRAŞ’ın ele geçirilmesi çok kritik ve tarihsel bir eşik oldu. Bu eşik de AKP döneminde gerçekleşti. 

Koç, Karamehmet Grubu’na ait Yapı Kredi’yi ele geçirerek Koçbank ile birleştirdi. AKP rejiminde gerçekleşen dış kaynak girişine bağlı, ithalata ve iç pazara dayalı birikim sürecinden Koç Grubu aslan payını almış oldu. 

BÖYLE BİLİRDİ

Kamuoyunda “AKP muhalifi”, “Cumhuriyet ailesi”, “Laik duyarlılığı olan” diye pompalanan Koç Holding’in yönet im kurulu başkanı Mustafa Koç’un ölümünün ardından son gecesinde görüştüğü Tayyip Erdoğan şöyle anlatıyor: “Mustafa Bey ve Ali Bey’le o gün akşam saatlerinde oturduk, hatta şakalaştık. Kendisinin kilo olayını sordum, hanımefendinin kilo verme olayını konuştuk. Hatta alkol kullanımını sordum; ne yaptın azalttın mı dedim. Evet, azalttım dedi; hepten bırak dedim. Sanayide atılan adımlar, komşu ülkelerle yapılacak bazı ticari ilişkileri ele aldık. Bu sürece yönelik daha neler yapılabilir, yatırımlar konusunda neler geliştirilebilir... Altay Tankı projesini de onlara vermiştik başbakanlığımız döneminde ve onlar geliştirdiler.”

Bu anlatımdaki nezaketin “ölenin arkasından kötü konuşmama” ilkesiyle ilgisi olmadığını biliyoruz. Erdoğan’ın böyle bir ilkesi yok.

Söylediğimiz gibi Koç AKP’siz, AKP Koç’suz olmuyor.

SADECE KÂRDA DEĞİL İŞÇİ DÜŞMANLIĞINDA DA NUMBER ONE!

2015’in Mayıs ayında Bursa Renault işçilerinin başlattığı ve metal sektöründe birçok fabrikaya sıçrayan direniş sonrasında, patron Koç işçilerin iş akitlerini feshetti. Gebze’de bulunan Arçelik-LG işçileri de direnişte yerini almıştı, ancak 5 Temmuz’da 173 işçinin iş akitlerine son verildi. Üye oldukları patronsever sendika Türk Metal’den istifa eden işçiler, polis zoruyla fabrikadan çıkarıldı.

İşçiler hukuk mücadelesi başlattı ve açtıkları işe iade davalarının büyük bir çoğunluğunu kazandılar. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 173 Arçelik-LG işçisinin kazandığı işe iade kararını “Yapılan eylemde fabrika içinde olan-dışarıda olan ayrımı da yapılmaksızın tüm işçiler yönünden fesihlerin haklı nedene dayandığı” gerekçesiyle reddetti.

Koç grubu, işçiler lehine verilen mahkeme kararlarını uygulamamakla ünlenen bir patron sülalesi.

Nitekim… Koç Holding’e bağlı Divan Turizm’de çalışırken DİSK/Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan işçiler de işe iade ve tazminat davasını kazandılar geçtiğimiz aylarda. Koç Holding, mahkeme kararına rağmen işe iade kararını uygulamadı, tazminatları ödemedi. Hakkını isteyen işçilere “Git icraya başvur” dedi.

DİVAN OTELİ DE YALAN

Türkiye’nin AKP’ye ve Erdoğan’a karşı ayağa kalktığı 2013 Haziran’ındaki Gezi Direnişi’nde, Koç Holding adeta muhalif bir yapı, direnişin destekçisi gibi gösterilmeye çalışıldı. Bu büyük bir yanılsamaydı. Haziran Direnişi’nden dokuz ay sonra 3 Mart 2014’te Mustafa Koç suskunluğunu bozdu ve Hürriyet gazetesine verdiği kapsamlı söyleşide, AKP’ye övgüler yağdırmaya devam etti. 

Koç’un o söyleşideki şu sözleri dikkat çekicidir: “Türk ekonomisi son 11 yılda çok büyük ivme gösterdi tek parti yönetiminde. AK Parti döneminde Kemal Derviş’in 2001 yılında başlattığı ekonomik reformlara neredeyse harfi harfine uyuldu. Bu da tabii orta ve uzun vadede meyvelerini verdi.”

Mustafa Koç, o günlerde halen sıcaklığını koruyan, para dolu ayakkabı kutularının ortalığa saçıldığı 17-25 Aralık yolsuzlukları ve basına sızan tapeler konusunda da Erdoğan’a ve AKP’ye tam destek veriyor, yatak odalarından çıkan paraları, gece yarısı telefonda yapılan konuşmaları görmezden gelerek “Bir kere her şeyden evvel bunun ispat edilmesi lazım” diyordu. 

Gezi Direnişi sırasında direnişçilere Divan Oteli’nin kapılarının açıldığına dair bir soruya da şu yanıtı veriyordu Koç: “Polise de yardımcı olmaya çalıştık.”

HEM AKP'YE HEM CEMAAT'E

Her patron gibi hiçbir güç odağıyla kavga etmeyi göze alamayan, işçi sınıfı hariç her kesimle iyi geçinmeyi şiar edinen bir yapıya sahip olan Koç Grubu, AKP-Cemaat kavgasının patlak verdiği dönemde de, her iki kesime de eşit mesafede olduklarını ilan etmekten çekinmiyordu. Koç, kavgada bir taraf olmadıklarını “eşit mesafe”de durduklarını ve piyasaların normale dönmesi gerektiğini vurguladı, Gülen’in kendisine yolladığı ananasların “lezzetli” olduğunu söyledi.