Halk ve kent sağlığı tehdit altında

Abartılı ölçekleriyle Şehir Hastaneleri bulundukları bölgelerde yüz bine ulaşan ek araç trafiği başta olmak üzere ulaşım, çevre sorunlarına ve ek yapılaşmaya yol açacak.

Ebru Basa

En kaba hatlarıyla projelerin gerçekleştiği illerde “fiziksel ömrünü tamamladığı” iddia edilen kamu hastanelerinin kapatılarak kampüs içine taşınmaları hedefleniyor. Kapatılacak olan hastanelerin çalışanlarına ve yöneticilerine Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü tarafından taşınacakları hastanenin ilgili bölümlerinde tatbikatlar yaptırılıyor ve ve oryantasyon toplantıları düzenleniyor. Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü’nün web sayfasında yer verilen brifing haberlerinden Şehir Hastaneleri tamamlandıkça ağırlıkla kent merkezlerinde bulunan kamu hastanelerinin de birer birer ve modüler olarak taşınacağı anlaşılıyor. Sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak yerine güçleştiren bu tercihin yalnızca halk sağlığını değil kısa bir süre sonra doğrudan doğruya kentsel yaşamı da tehdit eder hale geleceğini öngörmemek olanaksız. 

ŞEHİR HASTANELERİ ŞEHİR DIŞINDA

Açılmış olan Şehir Hastanelerinin bir kısmı zaten düpedüz şehir (Mersin/Yozgat) ya da kent merkezi dışında ve hastalar bu nedenle ulaşım zorluğu yaşadıklarını ifade ediyor. Hastane lokasyonlarında nüfus yoğunluğu ve bu nüfusun ilçelere dağılımı gözetilmemiş durumda. Hinterlandıyla birlikte adeta dev bir fabrika gibi çalışması beklenen Şehir Hastaneleri bu yoğunluktaki bir kampüs trafiği için zorunlu olan alternatif ulaşım planları yapılmaksızın, kentin Nazım Plan’ı gözetilmeksizin rant odaklı tercihlerle hayata geçiriliyor. Halihazırdaki en büyük proje olan Bilkent Şehir Hastanesi hem Ankara’da trafiğin en yoğun aktığı arterlerden biri olan Eskişehir Yolunun bitişiğinde ve hem de daha önemlisi bilinçli bir tercihle otellerin, AVM ve rezidansların yığıldığı, konut metrekare fiyatlarının çok pahalı olduğu bir havzanın (İncek-Alacaatlı-Çayyolu)  komşuluğunda inşa edilmiş. 

Bilkent ÇED raporunda dahi, kent merkezindeki hastaneler kapatılarak Bilkent ve Etlik Şehir Hastaneleri kampüsüne taşınacağı için merkezdeki bu hastanelere çevre ilçelerden gelen/gelebilen düşük ve orta gelir grubundaki yurttaşların sağlık hizmetlerine erişmekte ulaşımdan kaynaklanan zorluklar yaşayacağı açıkça belirtiliyor, çünkü mekânsal toplulaşma sağlık hizmetlerine erişimi zorlaştırmanın ötesinde, yaya ve araç trafiğinin de yönünü ve yoğunluğunu da değiştiriyor. Ankara’da Altındağ ilçesine yayılmış ve kent merkezine en yakın Sıhhiye semtinde bulunan 12 kamu hastanesinin kapanmasının ardından Bilkent ve Etlik Şehir Hastanelerine günde yaklaşık 100 bin aracın giriş çıkış yapacağı öngörülüyor. Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara şubesinin ortaklaşa düzenlediği Şehir Hastaneleri sempozyumunda konunun kent içi ulaşıma etkileri ele alınmış, Ankara’nın en kalabalık aksı olan Eskişehir Yolunun bu yoğunlukta bir trafiği kaldırabilmesi için 13 şeritli yol yapılması gerektiği belirtilmiş, ODTÜ ormanındaki ağaçların kesilmesiyle ODTÜ yerleşkesinden geçirilen yolun dahi söz konusu yoğunlukta bir trafiği kaldır(a)mayacağı konunun uzmanlarınca ortaya konmuştu. 

Kaldı ki altyapı sorunları baş edilemez boyutlara varan Ankara’da bundan daha olağandışı bir hal yaşanmasına gerek olmaksızın yalnızca 15-20 dakika süren şiddetli bir sağanak yağış dahi söz konusu aksta yer alan altgeçitlerin suyla dolmasına ve kullanılamaz hale gelmesine yol açıyor. Daha ağır olağandışı hallerde ise ne sağlık çalışanlarının kampüsten çıkması ne de sağlık hizmeti gereksinimi içinde olanların kampüs hastanelerine ulaşmaları mümkün olabilecek. 

ABARTILI ENERJİ TÜKETİMİ

Şehir Hastanelerinin alışılagelmişin çok üzerindeki abartılı büyüklükleri nedeniyle enerji tüketimlerinin de abartılı olacağı tahmin edilebilir, nitekim Çevresel Etki Değerlendirme raporlarında kampüslerin enerji gereksinimlerini karşılamak üzere trijenerasyon santralleri inşa edileceği belirtilmiş. Buradaki artmış enerji tüketiminin temel nedenlerinden biri de inşaat maliyetlerinin şişirilmesi adına haddinden fazla büyütülmüş mekanların varlığı. Hem enerjinin doğru kullanımı, hem de çalışma ergonomisi ve terapi süreçlerinin planlanması bakımından önem taşıyan bu olgu nedeniyle bazı hastaneler güzel, gösterişli ve görkemli birer otelken aslında verimsiz birer hastane durumundalar.  

TIBBİ ATIK MİKTARI AYRI DEĞERLENDİRME KONUSU

1 milyon metrekarenin üzerinde bir alana kurulmakta olan Bilkent Şehir Hastanesi yalnızca tonlarca tıbbi atığın bertarafı bakımından dahi Çevresel Etki Değerlendirme Raporlarının konusu oldu, sera gazı salınımı bakımından kampüs içerisindeki otoprodüktör santralle birlikte düşünüldüğünde Bilkent Şehir Hastanesi kendi havzası içerisinde ayrı bir ekosistem yaratmaya ve bir mikro klima alanı oluşturmaya aday. (Bu arada 500 yataklı ve üzerindeki hastaneler 2014 yılına kadar ÇED raporu hazırlamak durumundalardı. 2014’ten itibaren ÇED kapsamından çıkarıldılar. Böylece tamamı 500 yatağın üzerindeki Şehir Hastanelerinin çevre üzerine etkileri de ihmal edilebilir nitelikte kabul edilmiş oldu.) 

YARIN: ŞEHİR HASTANELERİ KİMİN ZENGİNLİĞİNE NASIL ZENGİNLİK KATTI?