Sefile kapı kapalı

İngiliz hükümeti, bir maç sonrası antisemit/ırkçı bir söz etmesi üzerine beş maç ceza alan ünlü futbolcu Nicholas Anelka’yı ziyaret etmek isteyen Fransızların ırkçı komedyeni Dieudonne M’bala M’bala’nın ülkeye girişine izin vermedi. Bir tür yasak koydu aslında .Bu kararıyla ne kadar gurur duysa haklıdır İngiliz hükümeti.

Bu, soyadından da anlaşıldığı gibi kendisi de bir yabancı olan sefil adamın ilk vukuatı değil. Özellikle Yahudiler için kullanıldığından antisemitik kabul edilen “quenelle” lafını sarf eden Anelka’yı birden bire “sevmesi” de kendisi gibi “beyaz” olmayanların da ırkçılaştıklarını görmek açısından sevindirici olmasıyla ilgili belli ki. Quenelle bir köfte türü, Nazilerin Yahudi kamplarındaki kurbanlar için kullanılmalarından ötürü hiç unutulmadı. Anelka’nın eşekliğini geçelim şimdilik. Bir Yahudi düşmanı ya da ırkçı olmadığını açıklamasıyla yetinelim. Ama Fransız sefilin buna benzer bir dolu vukuatı var, geçilecek gibi değil. Yaşadığı ülkede, çok doğal olarak ırkçıların hedefi de olmasına rağmen, pervasızca Yahudi düşmanlığı başta olmak üzere nefret saçan açıklamaları, şovları oluyor uzun süredir.

Kendi gerçeğinden de başkalarını ötelerken Avrupalı ırkçılardan da farkının olmadığından habersiz bu zavallı tam altı kez Yahudilere hakaret suçlamasından sorumlu tutuldu. Bazı gösterileri yine Yahudilerle, büyük insanlık dramı Soykırım’la dalga geçtiği gerekçesiyle yasaklandı. Her ırkçı gibi ahlaksız olan sefilin evine geçen hafta Fransız polisi “bir yolsuzluk soruşturmasıyla” ilgili olarak basmıştı da. Yani, hem ırkçı hem de kabul görmek için iyice alçaldığı Fransız toplumunun paraziti durumunda. Kendilerini sivil toplum kuruluşu olatrak tanımlayan kimi kurumlar, ifade özgürlüğünü sansürlediği için hükümeti eleştiredursunlar, Fransa İçişleri Bakanı Manuel Walls ırkçı sefili “nefret makinesi” olarak niteleyerek gösterilerinin tüm Fransa çapında durdurulmasını istiyor. Çok sayıda kişi sefilin gösterilerinin durdurulmamasını “ifade özgürlüğü” gibi bir gerekçeyle savunurlarken, büyük insanlık ailesinin uzun yıllara dayanan mücadelesi sonucu, ayrımcılara, ırkçılara, baskıcı hükümetlere karşı kazandıkları bu hakkı. Fransa’da bu tür bir tartışma sürüyor şimdi. Ama belli ki, ne de mutlu ki, İngiliz hükümeti hala ülkedeki anti ırkçı kamuoyunun gücünü de tepkilerini de dikkate alıyor.

Gün gelecek, ırkçıların burnunu bile çıkaramayacakları anlar olacak. Hiç bir yere gidemeyecek, hiç bir yerde kabul göremeyecek, büyük insanlık ailesinin kabul etmediği sefiller olarak inlerinde yaşayacaklar. Her şeye rağmen umutsuz olmanın gereği yok. Çünkü dünyamızda azımsanmayacak, küçümsenmeyecek denli büyük bir ırkçılık karşıtı insan topluluğu var. El birliğiyle sevgiden, eşitlikten, barıştan bir dünya oluşturacağız, mutlaka. Kendi trajedilerinin “komiklerini” de asla aramıza almayacağız tabii.

İngiliz hükümetinin bu kararından ne kadar mutluluk duyduğumu saklayamam. “Bir nefret makinesine” kapılarını kapatması, yaptığı en iyi işlerden biri. Gerçekten sevindim. Bunu ülkedeki barış, demokrasi, ırkçılık karşıtı insanların bir zaferi de sayıyorum haliyle.