Yaklaşan belediye seçimleri ve Milliyetçi Cephe

Fransa’da Mart ayında yapılacak belediye seçimleri öncesinde bir kez daha, Milliyetçi Cephe seçimler öncesi dengelerin oluşmasında kritik bir rol üstleniyor. Fransa’da Cumhuriyetçi Pakt adı verilen ve faşistlere karşı diğer partilerin ikinci turda karşı karşıya kaldığı durumlarda ittifak yapmasına dayanan sistemde de bir çatlak oluşuyor gibi.

Nicolas Sarkozy’nin partisi merkez sağ UMP’nin yeni Başkanı François Fillon, bu konuda epey ses getiren bir açıklama yaptı. Fillon’a göre eğer belediye seçimlerinin ikinci turunda bir Milliyetçi Cephe adayı ile bir Sosyalist Parti adayı ya da Komünist Parti adayı karşı karşıya kalırsa, daha az sekter olan tercih edilmeliydi. Tabii bu açıkça faşist partiye kapı aralamak anlamına geliyor. Bu mesaja tepkiler büyük olurken, daha önce de UMP’nin önde gelenlerinden Jean-François Copé benzer bir şekilde, yani neden faşistlere karşı çıkıyoruz da komünistler için aynı şey geçerli değil gibi absürt bir açıklama yapmıştı. Sosyalist Başbakan bile, komünistlerin direnişte rolünü unutmazsınız, onlar tabii ki Cumhuriyetçi eksenin bir parçası açıklamasını yapmıştı.

Marine Le Pen ve partisi Milliyetçi Cephe, Fransa’da son dönemde seçimlerden önce önemli bir parametre ya da belki daha doğru bir değişle manipülasyon aracı haline geldi. Özellikle sol seçmene sürekli merkeze yönelmesi ve faşizm tehlikesine karşı daha makul davranması telkinlerine yol açıyor, anketlerde yüksek oy oranlarına ulaşan FN’nin varlığı. Tabii bu oy oranı, sadece anketlerle sınırlı değil, FN yüzde on beş ile yirmi arasında bu oy oranına sahip, bu bir gerçek ancak bahsettiğimiz Cumhuriyetçi Pakt ve iki turlu seçim sayesinde FN’nin son seçimlerdeki bir iki vekile kadar vekili, ya da ciddi manada bir seçilmişi bulunmuyordu. Bu durum bundan sonra da geçerli olabilir, ancak merkez sağ sıkışmışlığını aşırı sağla işbirliği ile aşmaya çalışmazsa.

Öte yandan seçildiği günden beri hızla prestij ve inandırıcılık kaybı yaşayan, patronların başkanı imajı pekişen, hatta savaş kışkırtıcılığında sağ liberalleri bire geride bırakan Hollande’ın ve partisinin gerilediği de bir gerçek. Peki, bu gerileme kime yarıyor? Komünistlere ya da Mélenchon’a mı? Sanırım çok az. Merkez sağ da Sarkozy sonrası kendine gelemiyor. Bu durumda babasından sonra kendince bir cazibeye sahip Marine Le Pen’in, bu süreçte yüzde yirmiye ulaşması mümkün mü?

Bu bir olasılık, çok küçük de değil, ancak sol seçmenin oy kullanmama alışkanlığı faşistlerin güç kazandığı durumda, ikinci turda sandığa gitmesiyle bu yükselişe set çekebiliyor. Bu durum devam edebilir ancak soldaki adımlar da önemli. Komünistler ve Mélenchon arasındaki fikir ayrımı, hatta parti içindeki farklılıklar, solun belediye seçimleri öncesinde henüz netleşememesine yol açıyor. Sosyalistlerle ilk turdan itibaren birlik mi, yoksa bağımsız adaylar mı? Bu sorunun yanıtı FKP içinde de oylancak. Sonuç belli değil ama merkezin sosyalistlerle ittifak yapmak istemesi ve mevcut belediyeleri korumak için uğraşmasına karşılık parti içinde Hollande ve sosyalistlere tepkiyle bir bağımsız davranalım eğiliminin de güçlü olduğu söyleniyor.

Belediye başkanlığı seçimlerinde PS’nin büyük güç kaybı yaşayabileceği, FN’nin ve merkez sağın kısmi ittifakı ve Komünistlerin mevcut 800 belediyeyi koruyup koruyamayacakları seçime dair merak uyandıran konular olmayı sürdürüyor.