Daniel Cohn Bendit’in liberal önergesi

Hakkı Başgüney'in “Daniel Cohn Bendit'in liberal önergesi” başlıklı yazısı 12 Mayıs 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

9 Nisan tarihinde Avrupa Parlementosu’na Bendit tarafından verilen bu önerge Avrupa Türkiye ilişkileri kapsamında ve Kıbrıs sorununa dair verilmiş. Bendit tarafından Yeşiller grubu adına verilen önergede Türk Kıbrıs toplumunu temsil etmek için iki gözlemcinin 2014 Avrupa seçimleri çerçesinde AP’ye davet edilmesi isteniyor. Önerge 412 hayıra, 135 evet oyu ile reddedilmiş. 2 Yunanistan Komünist Partili (KKE) vekil de hayır vermişler. Önerge Kıbrıs’ın bölünmesini meşrulaştırıyor ve aşağıda aktaracağımız Türkiye’ye dair son derece yanlış değerlendirmeler içeriyor. Bu noktaya kadar anlaşılabilir. Ne de olsa bir zamanların kızıl Dany’si meşhur bir dönek ve emperyalist projelerin tamamlayıcısı liberal tezlerin taşıyıcısı olması yeni bir gelişme değil. Ancak Avrupa Sol Partisi’nin üç vekil de, ikisi Fransa’dan Jean-Luc Mélenchon ile Younous Omarjee, ve Almanya’dan “Die Linke”den Jurgen Klute de önergeye evet oyu verdiler.

Önergede Kıbrıs sorunu dışında da pekçok kabul edilemez değerlendirme bulunuyor. Örneğin Türkiye ile İsrail arasında yeni kurulan ilişkiler övülüyor, Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşı desteklemesi demokrasi götürme olarak değerlendiriliyor ve Türkiye’nin kaçak göçmenler konusundaki etkili mücadelesi başarılı bulunuyor. Genel olarak da AKP’nin “demokratikleşme politikaları” bu önergede destekleniyor. Avrupa’da birçok bağımsız gözlemcinin demokratikleşmeden ziyade otoriterleşme gördüğü bir noktada, hâlâ ülkemizde demokratikleşme görmeleri kabul edilir gibi değil.

Bu önergenin Avrupa Sol Partisi tarafından desteklenmesi Yunanlı komünistler ve Fransız Komünist Partisi’nin marksist kanadı tarafından haklı olarak oportunizm olarak değerlendiriliyor. Mélenchon’un daha önce de bu tür önergelerde doğruda duramadığını biliyoruz. Libya’da emperyalist müdahaleyi desteklemek gibi affedilmez bir hataya da imza atmıştı kendisi. Fransa’da radikal solun canlanmasında önemli bir rol oynayan bu ismin bu tür emperyalist politikalara destek verme noktasına denk düşen önergelere evet oyu vernesi haklı olarak önemli eleştirilere uğruyor ve Mélenchon FKP’nin marksist kanadının da en önemli hasmı konumuna geliyor. Geçen hafta yazımızda aktardığımız gibi 5 Mayıs’ta Bastille’i yeniden alıyoruz eylemi Paris’te önemli bir kitleselliğe ulaştı. Bu eylem de FKP’nin devrimci çevreleri tarafından “biz Melenchon’un arkasında yürümüyoruz” diyerek reddedildi. Ancak bu eylemin 160 bin civarında bir katılıma ulaştığı düşünülen kitleselliği ve hükümete tavır alan çerçevesi de bu eyleme tamamen kayıtsız kalmamıza engel oluyor.

Avrupa Sol Partisi’ne komünistler tarafından getirilen eleştiriler son derece yerinde. Avrupa Birliği’nin emperyalist karakterini yok sayan, başka ülkelerin iç dinamiklerine dair en ufak bir bilgiye sahip olmadan bu ülkelere dair cahilce yaklaşımları destekleyen bir parti fazlasıyla eleştiriyi hakediyor. Öte yandan özellikle Fransa’da geniş kesimlerin Hollande’dan umudu kestikleri bir noktada etkisi artan muhalefet hareketini de büyük ölçüde temsil eden bu çevrelerin bu konudaki büyük zaafı, hatası da son derece üzücü. Bu zaaf önümüzdeki dönemde Avrupa radikal solu’ndaki önemli ayrışmayı daha da besleyecek gibi görünüyor. Bu sorunlu yaklaşımın önümüzdeki yıllarda Komünist hareketin güçlenmesi ve anti-kapitalist bir çerçevenin toplumun geniş kesimlerine mal edilmesi için de aşılması gerekiyor. Her ne kadar kitleselleşen ve yer yer radikal talepleri dile getiren bir sol hareketin emperyalizme tavır almadığı ve bu tür hatalara düştüğü sürece, solun süreci daha sağlıklı değerlendiren kesimleri tarafından eleştirilmesi son derece meşru. Avrupa’da son dönemde bir miktar kitleşelleşme şansı bulan bu hareketlerin özellikle Türkiye ve Arap ülkeleri söz konusu olduğunda bu tür hatalara düşmesi de kabul edilemez. Önümüzdeki yıllarda bu partilerin bu hataları daha az yapması ve bu ülkelerde daha sağlıklı tespitlerle politika yapan grupların daha etkin olması dileğiyle yazımızı sonlandıralım.