Alacakaranlıkta Parıldayan Bir Pençe Olmak

1990 yılının bir yaz sabahıydı. &Uumlniversiteye yeni asistan girmiştim. Sabaha kadar &ccedilalışmış, sabaha karşı g&uumlneşin doğuşunu seyretmek &uumlzere balkona &ccedilıkmıştım. &Uuml&ccedil&uumlnc&uuml katta bir balkonumuz vardı. G&uumlneşin doğuşu &ccedilok g&uumlzel g&oumlr&uumln&uumlyordu. Sabaha kadar &ccedilalışmış olmamı g&uumlneşi bekleyerek ta&ccedillandırmak istemekteydim. G&uumlneşin doğuşunu sabaha kadar &ccedilalışmış olmamın zaferini kutlarcasına bekliyordum. G&uumlneş doğunca ona, &lsquobak ben senden &oumlnce doğdum, seni de bekledim, nerde kaldın bu saate kadar, hadi şimdi ışıklarınla zaferimi kutla, i&ccedilimde verimli bir &ccedilalışmanın ardından hissedilen başarının sıcaklı var, bu sıcaklığın d&uumlnyadaki g&oumlr&uumlnt&uumls&uuml ol, bu sabah benim i&ccedilimdeki sıcaklığı ver yery&uumlz&uumlne&rsquo demek istiyordum. Hava hen&uumlz alacakaranlıktı. Bir kedi belirdi arka bah&ccedilede. Ardında da sekiz-on tane k&oumlpek. Kediyi bir duvarın &uumlzerinde sıkıştırdılar. Hi&ccedilbir yere ka&ccedilamıyordu kedi. Bağırdım, &ccedilağırdım. Ama beni de duyacak halde değillerdi k&oumlpekler. Bir t&uumlr ayin &ccedilılgınlığı i&ccedilerisinde sabahı bir kediyi &oumlld&uumlrerek karşılamak niyetindeydiler. Derken kedi alacakaranlıkta bir pen&ccedile savurdu. &Oumlyle ihtişamlıydı ki pen&ccedile! Alacakaranlığı yırttı ve ge&ccedilti. Hi&ccedilbir k&oumlpeğe değmedi. Ama sırf pen&ccedile b&uumlt&uumln bir geceyi aydınlatmaya yetecek kadar muhteşemdi. Derken k&oumlpeklerden biri kediyi boynundan kaptı. Sağa sola salladı. Kedinin cansız v&uumlcudunu yere fırlattı. K&oumlpekler geldikleri gibi g&uumlle oynaya ayrıldılar bah&ccedileden. Ben donup kalmıştım. Beni donduran kedinin &oumll&uumlm&uuml değildi. Hala alacakaranlıkta parıldayan pen&ccedilenin ihtişamının sarhoşluğunu yaşarım kimi zaman. B&oumlyle bir pen&ccedile attıktan sonra &oumll&uumlm bile vız gelirdi. &nbsp

Devrimcilik de biraz b&oumlyle birşey değil midir? Nazım&rsquoın şiirinde yazdığı gibi &ldquosırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi i&ccedilin hi&ccedil kimseden hi&ccedilbirşey beklemeksizin bir şarkı s&oumlyler gibi &oumllebilirdiler&rdquo. Che Guevara b&oumlyle yapamadı mı? K&uumlba&rsquodaki bakanlık g&oumlrevini bırakıp Bolivya dağlarında &oumllmeyi se&ccedilen bir ruhun yaşamı, kedinin alacakaranlıkta parıldayan pen&ccedilesinin ihtişamıyla benzer değil midir? B&uumly&uumlk hesaplara girmeden, yaşamı kavgayla ve umutla y&uumlr&uumlten kişi değil midir devrimci? Ya da bug&uumlnk&uuml sol-sosyalist cemaatlerde kendisine kariyer ve &ccedilevre arayanlar, hesabını kitabını buna g&oumlre yapanlar, sosyalistliği akıl ve mantıkla a&ccedilıklayanlar ne kadar devrimci olabilirler? Akademide ve kimi dergi &ccedilevrelerinde ne &ccedilok var bu kariyer devrimcilerinden! Bir s&uumlredir iyi de bir kariyer kapısı oldu solculuk. Hele akademide. Oysa devrimci olmak sadece bu cemaatlerde devrimci olmak değildir, son nefesine kadar devrimci bir duruşu benimsemek olmalıdır. &nbsp

&Ccedilağımız bir cinnet &ccedilağı belki. Akla hayale gelmez cinnet senaryoları bir bir ger&ccedilek oluyor. Ama aynı zamanda da bu &ccedilağ devrimcilerin &ccedilağı olacaktır. Şiir gibi yaşayıp şiir tadında kavga edenlerin &ccedilağı. &nbsp

Yerel se&ccedilimler kapıda. Sosyalistler ortak veya ayrı ayrı adaylar &ccedilıkartıyorlar. Sosyalist platformlar ve partiler bu adayları desteklemek i&ccedilin g&uuml&ccedil birliği yapıyor. Bu yazıyla sizlere devrimci tavrı bir kez daha hatırlatmak istedim. Hesaba kitaba vurarak değil, sırf alacakaranlıkta parıldayan bir pen&ccedilenin zaferi i&ccedilin, o pen&ccedile hi&ccedilbir yere ulaşmasa bile sırf sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi i&ccedilin, sosyalist adaylara destek verelim derim. Sosyalist ve devrimci olduğumuzu her an hatırlayalım ve hatırlatalım diye...