2022 kutlu olsun.
Ama neyi kutlayacağız?

2022’de bunlar olacak

Yeni yıla girmek üzereyiz, birbirimize sağlık, afiyet, mutluluk, başarı diliyoruz. Gericiler hiç hoşlanmıyor bundan, ısrarla yılbaşı ile Noel’in bir ve aynı hikaye olduğu iddiasını tekrar ediyorlar. Yapacak bir şey yok, keşke tek tuhaflıkları bu olsaydı.

Bizim gibi her şeyi sınıf mücadelesine bağlamaya kalkanlar için ise yeni yıldan beklenti eşitlik ve özgürlük mücadelesinin yükselmesidir her şeyden önce.

2022 kutlu olsun.

Ama neyi kutlayacağız?

Yoksulluğun daha da artacak olmasını mı? Yıllardır düzenli bir biçimde gerileyen reel ücretlerin biraz daha ufalmasının kaçınılmazlığını mı?

TÜİK’in bütün işgüzarlığına rağmen düşmeyen enflasyonun üç haneli oranlara yaklaşacağını ileri süren iktisatçıların haklı çıkma olasılığını mı?

İş bulma umudunu yitiren milyonlarca kişinin harcama yapmamak için kendi kendilerini ev hapsine sokmasını mı?

Yeni yılın ilk ayında kapıya iliştirilecek olan elektrik ve doğalgaz faturalarına yansıyacak soygunu mu?

“Erkekler de öldürülüyor” diyen, diyebilen hakimlerin önüne gelen kadın cinayeti dosyalarında en küçük bir azalma olmamasını mı?

Tarikat yurtlarında çocuklara karşı işlenen suçları mı, o suçların kutsallıklar adına örtülmesini mi?

Paralı okullara, imam mekteplerine teslim edilmiş eğitimi mi?

Kocaman şehir hastanelerinin altında son nefesini vermekte olan piyasacı sağlık sistemini mi?

Uluslararası gıda tekellerinin marifetiyle çökertilen tarımımızı mı?

Neyi kutlayacağız? Gerçekten soruyorum?

Her fırsatta çirkin yüzünü gösteren ırkçılığı mı? Zorbalığı, adaletsizliği mi?

Ulusal çıkarlar diye diye emperyalist dünyanın itibarsız, bağımlı, kırılgan, geleceği belirsiz bir unsuru haline gelmemizi mi?

Silahlanmayı mı, bölgemizdeki çatışmaları mı, ülkeye girip çıkan IŞİD’çi, MIŞİD’çi çetelerin yarattığı hareketliliği mi?

Yoksa NATO üyeliğini mi, yabancı askeri üslerin uğursuz faaliyetlerini mi kutlamalıyız?

Durum budur.

İçinizde “bunları biliyoruz zaten, sen 2022 tahminlerinden bahset; seçim olacak mı, uzun gidecek mi, savaş çıkacak mı, korona bitecek mi, sol birleşecek mi, üçüncü ittifak kurulacak mı?” diyenler vardır illa ki…

Benden günah gitti. Tek sorun, “halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla…” diye başlayan TCK’nın 213. Maddesi. Geçenlerde böyle bir soruşturma başlatılmıştı hakkımda, “AKP’nin yolcu olduğu”nu ima etmişim.

AKP’siz bir Türkiye’nin toplumda endişe, korku ve panik yaratacağını düşünenlerin olduğu bir ortamda “dolar uçar” diyen ekonomistin başına gelenlere şaşırmamak gerekiyor.

Yedi yaşındaki çocukları cehennemle terbiye etmeye kalkmak endişe, korku ve panik yaratmıyor, gerçekleri söylemek suç!

Şimdi bu suçu işleyelim bakalım.

Evet, 2022’de dünyada açlıktan, savaşlardan, salgın hastalıklardan, etnik ya da din temelli çatışma ve katliamlardan, iş cinayetlerinden milyonlarca kişi ölecek. Bu kesin bilgi.

2022’de dünyada zenginliklerin büyük bir bölümüne el koyan çok küçük bir azınlık daha da zenginleşecek, büyük çoğunluğun bu zenginliklerden aldığı pay daha da azalacak. Yüzde yüz böyle olacak.

2022’de Diyanet İşleri Başkanı fetva vererek kamusal ve toplumsal alana müdahale etmeye, yolsuzluk haberleri sıradanlaşıp kanıksanmaya, Akdeniz ve Ege’de göçmenleri taşıyan tekneler batmaya, NATO Doğu’ya doğru genişlemek için çaba harcamaya, silah tekelleri para basmaya, kapitalistler bir yandan doğayı yağmalayıp sonra da “yeşil endüstri” palavrasıyla yeni kârlar elde etmeye mutlaka devam edecek.

Bitmeyen kâbus gibi…

Endişe, korku, panik var mı?

Eğer bütün bunları sadece izliyorsanız, endişelenin, korkun, panikleyin, kafanızı yorganın altına sokun hatta!

Yok “ben böyle bir dünya istemiyorum, insanca, kardeşçe, barış içinde yaşamalıyız” diyorsanız, sorun yok. Endişe yerini öfkeye, korku yerini cesarete, panik yerini kararlılığa bırakıverecektir.

Çünkü 2022’de aynı kesinlikle başka şeyler de olacak yeryüzünde ve elbet ülkemizde.

Birileri geçip patronun karşısına, arayacak hakkını.
Birileri patronsuz bir düzen arzusuna taşıyacak kavgasını.
Birileri diklenecek zorbaya, zalime.
Birileri koluna girecek göçmen işçinin kardeşçe.
Birileri bastıracak yobazın sesini.
Birileri “yenecek yabancının roketini”.
Birileri yeter diyecek sömürüye, eşitsizliğe isyan edecek,
Birileri ayağa kalkacak, birileri omuz verecek, birileri boyun eğmeyecek.

Ve o birileri 2022’de çoğalacak, çoğalacak, çoğalacak…