İstanbul Tabip Odası’ndan şarbon vakalarına dair açıklama

İstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplantısında uzmanlar İstanbul’da görülen şarbon hastalığıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

soL - İstanbul

Geçtiğimiz haftalarda şarbon hastalığına yakalanmış hayvanların etlerinin piyasaya sunulması skandalının ardından İstanbul’da 6 kişiye şarbon teşhisi konulmasıyla ilgili İstanbul Tabip Odası'nda bir basın toplantısı düzenlendi.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, Türk Klinik Mikrobiyoloji Hastalıkları Derneği YK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, basın toplantısında şarbon vakalarını değerlendirdi.

Sağlıkta dönüşümle beraber sağlık sisteminin ticarileştiğini söyleyen İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, koruyucu hekimlik önlemlerinin yaygınlaşması gerektiğine dikkat çekti. Şarbonun bildirimi zorunlu bir hastalık olduğunu belirten Saip, şarbon konusunda bir panik havasının oluştuğuna dikkat çekti. Denetimin yetersiz olduğunu kaydeden Saip, Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli bilgilendirmelerin yapılması durumunda sürecin daha iyi işleyebileceğini söyledi.

Türk Klinik Mikrobiyoloji Hastalıkları Derneği YK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz tarafından okunan ortak açıklamada, şarbonun son yıllara göre daha az görüldüğü vurgulanırken en son 2017 yılında 37 şarbon vakası olduğu ve bunun Avrupa’daki en yüksek değer olduğu söylendi.

'EN ÇOK DERİ ŞARBONU GÖRÜLÜYOR'

Ülkemizde görülen şarbon vakalarının genellikle tarımsal kökenli olduğunu belirten Yavuz, şarbon tiplerine dair şu bilgileri verdi:

Ölen ya da hasta hayvanların kesilmesi, derilerinin yüzülmesi, etlerinin ayrıştırılması sırasında şarbon sporlarının deriye bulaşmasıyla deri şarbonu, çiğ ve az pişmiş hayvan etleriyle bakteri veya sporların ağızdan alınmasıyla gastrointestinal şarbon (sindirim sistemi şarbonu), hayvanların kıl ve yünlerinin işlenmesiyle ortaya çıkan veya biyolojik silah olarak kullanılabilen sporların solunmasıyla akciğer şarbonu, dekontamine eroin kullananlarda damar içine direkt spor verilmesiyle enjeksiyon şarbonu geçirilebilmektedir. Şarbon hastalığının insanlar arasında bulaşma riski çok düşüktür. Hastalığın en çok görülen vakasıysa deri şarbonudur.

Deri şarbonunun aktif tedavisiyle ölüm oranlarının yüzde 2’nin altına düşürüldüğünü belirten açıklamada, tüm şarbon vakalarının yüzde 5’ini oluşturan akciğer ve gastrointestinal şarbonda ölüm oranlarının tedaviye rağmen yüksek olduğu vurgulandı.

Şarbon hastalığına çözüm olarak ulusal çapta enfeksyon kaynaklarının ortadan kaldırılmasının gerekli olduğuna dikkat çekilen açıklamada, hastalığın tespit edildiği takdirde gerekli önlemlerle hastalığın kısa sürede ortadan kalkabileceği kaydedildi.

‘KARANTİNA SÜRESİ UYGULANMADI’

Kurban Bayramı öncesinde yüz binlerce hayvanın bölge değiştirdiğini ifade eden Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Bu hayvanlarla birlikte bazı bölgelerde görülen hastalıklar diğer bölgelere taşınmış olabilir. Diğer taraftan bayram için yurtdışından getirilen çok sayıdaki hayvanın denetiminin de bu yoğunluk içerisinde aksatılması ve özellikle karantina süresi uygulanmadan hayvanların yurda sokulması da diğer muhtemel etkenler olabilir” dedi.

‘KONTROL EDİLMİYORSA TÜKETİLMEMELİ’

Veteriner Hekimleri Odası'ndan Prof. Dr. Murat Arslan yaptığı konuşmada veteriner hekimlerin kontrolü altında olmayan yerlerde et tüketiminden kaçınılması gerektiğini ve insanların et tüketimi için seçim yaparken mutlaka veteriner hekim damgası istemeleri gerektiğini vurguladı.

Arslan “Veteriner hekim damgasını istemek vatandaşların yasal hakkıdır” dedi.

Arslan, bir hayvanda şarbon hastalığı şüphesi olduğu zaman hekime haber vermesi gerektiğini söylerken, hayvanın açılmaması ve hayvan üzerinde otopsi yapılmaması gerektiğini belirtti.