Nazi kamplarında gizlice gebeliklerini sürdürenlerin hikayesi

Nazilerin toplama kamplarında çalıştırdığı kadınlara hamilelik durumunda "gaz odası" cezası kestiği biliniyor. Gebeliklerini gizleyerek doğum yapabilen kadınlardan birinin çarpıcı öyküsü ise, 60'lı yıllarda Yidçe bir dergide yayınlanmış.

Geçtiğimiz günlerde Independent'ta yayınlanan bir haberde, New York’ta 1914-1971 yılları arasında yayınlanan Der Tog (Gün) adlı Yidçe dergide yer alan bir makale ele alınıyordu. Asher Penn tarafından kaleme alınan makalede, Fela Herling isimli bir kadının doğum öncesi 9 ayını Leipzig-Scönefeld toplama kampında geçirmesine rağmen nasıl sağ salim doğum yapabildiği anlatılıyordu.

1944 yılının ortalarına kadar Fela Herling ve eşi, Skarżysko-Kamienna olarak bilinen kampta birlikte kalıyorlardı.  Kielce yakınlarındaki Suchedniów adlı kasabadan 1942 Eylül’ünde sürgün edilmişlerdi. O sıralarda kasaba, “Judenrein” yani Yahudi’den arınmış bölge ilan edilmişti ve Yahudilerin büyük bir kısmı Treblinka’ya sürüyordu. Sürülenler arasında Simon’un bir daha hiç görülmeyen 4 yaşındaki kız kardeşi ve anneannesi de bulunuyordu. 1944 ortalarında Herling çifti birbirlerinden ayırılmış; Sam Buchenwald’a, Fela ise Buchenwald’ın alt kamplarından biri olan Leipzig-Schönefeld’e gönderilmişti. Ayrılıktan hemen önce Fela, eşine hamile olduğunu söyledi. Nazi Almanyası’nda gözetimde tutulan Yahudi kadınlar için böyle bir durum “ölüm öpücüğü” olarak düşünülüyordu. Ayrılırken çiftin birbirlerini tekrar görüp göremeyecekleri konusunda en ufak bir fikirleri yoktu. 

GEBELİKLERİNİ SAKLAYAN KADINLARIN HİKAYESİ

Leipzig-Schönefeld kadın kampındaki ilk günlerinden itibaren Fela, büyüyen karnını gizlemek için var gücüyle çabaladı. Bu da alabileceği en geniş kadın işçi kıyafetini gözlemek ve paçavra toplayıp birbirlerine bağlayarak beline sarmak anlamına geliyordu. Makaleye göre, “hamilelikten gelen doğal dolgunluğa erişmeye başlayıncaya kadar bu kemerleri beline doladı.”

Fela’nın yapmaya zorlandığı ağır işlerin arasında uzun bir mesafe boyunca metal tırabzanlarla yüklü ağır bir yük arabası sürüklemek; üç blok etrafında tüm gün boyunca patates ve pancarla dolu ağır çuvallar taşımak ve yaklaşık 110 kiloluk çuvalları ambara geri taşımak vardı. Ayrıca, Fela birkaç ay boyunca uzun ve yorucu çalışma saatleri gerektiren bir Alman mühimmat fabrikasında çalıştı. Bir ara, hamileliğinin son dönemlerinde iş başında yorgunluktan uyuyakaldığında kırbaçla vahşice dövülerek cezalandırılmıştı. 

Kısa süre sonra, kampta bir kadının doğum yaptığı ile ilgili haberler yayılmış ve Fela umutlanmıştı. (Peşinden, Fela Herling dâhil olmak üzere üç kadının daha hamile olduğu, kampta sorunsuz bir şekilde doğum yaptıkları ve hepsinin de yaşadığı öğrenildi.) Ancak bu olayın sonunda Naziler çileden çıkmış, kamp görevlileri tüm kadınları sıraya dizerek hamile olanların itiraf etmelerini söylemişlerdi. Aynı bloktan bir başka kadının cezalandırılacağı korkusuyla Fela Herling öne atılarak bunca zamandır sakladığı sırrını resmen ilan etmişti. Bu sırada sekiz aylık hamileydi. Verilen ceza, gazla zehirlenmeye gönderilmekti.  

Fakat bu olaylar 1945’in başlarında gerçekleşmişti. Almanlar savaşı kaybediyor, petrolleri ve diğer temel gereksinimleri tükeniyor ve taşıt sıkıntısı yaşıyorlardı. Ayrıca 2. Dünya Savaşı’ndan sonra savaş suçlularına uygulanacak cezalarla ilgili dedikoduları duymuş olmalıydılar. Bu yüzden, sırf savaşın sonlarına denk gelen hamilelik dönemi bile Fela Herling ve oğlunun hayatta kalmasını sağlayan faktörlerden biriydi. Eğer toplama kampında çalışırken daha erken hamile kalsaydı, kendisinin ve oğlunun hayatta kalma olasılığı neredeyse olmayacaktı. 

Ancak yalnızca kendisi ve çocuğu için yaşıyor olduğu gerçeği, Fela’ya en zor zamanlarda bile sonuna kadar direnecek sabır ve yaşama gücü vermişti, Fela; “Ama çocuğum en başından beri, daha hayat gelmeden önce bile, şans getirdi” diyordu.

AİLESİNE TOPLAMA KAMPINI HİÇ SORMADI

Yok edilmek yerine, Fela’nın kampta çalışmaya devam etmesine izin verilmiş, sonunda Fela, 23 Mart 1945’te Simon’u, ya da makalede kullanılan adıyla Simcha’yı dünyaya getirmişti. Fela’ya göre doğum çabuk ve kolay gerçekleşti. Ebe daha doğum için hazırlanıyorken, yeni doğan bebek annesinin yanı başında yatıyordu bile.

29 Nisan 1945’te kurtarılan Leipzig-Schönefeld kampında 10,000’den fazla tutsak kadın bulundu. Bu kadınların arasında Fela Herling ve 5 haftalık oğlu da vardı. İkisi de yetersiz beslenmişlerdi ve acil tıbbi müdahale için hastaneye gönderildiler. Birkaç hafta sonra, 20 Mayıs 1945’te Sam Herling eşine kavuşarak bir oğlu olduğunu öğrendi. 

Yıllar sonra hikayenin haberleştirilmesi için kendisiyle yapılan görüşmede Simon, büyürken anne ve babasının duygularını incitmemek için savaş anılarıyla ilgili onlara çok soru sormadığını söyledi. Bu yüzden, eski makale ona yeniden okunduğunda kampta doğum yapan diğer kadınlarla ilgili ilk kez bilgisi oldu.