Kayzer Von Süzek soL okurları için yazdı: Eyvah Turkcell kişisel verilerimi satıyor ya da bu sistem nasıl işler?

Turkcell'in abonelerinin kişisel verilerini sattığı iddiaları yeniden gündeme geldi. Uzman bilişimci Kayzer Von Süzek, meseleyi en yalın haliyle ve esprili bir dille soL okurları için anlattı.

Haber Merkezi

Yıllarca sektörde kendi deyimiyle "20 küsür yıldır dirsek çürütmüş" Kayzer Von Süzek dostumuz soL'un taleplerini kırmadı; "Turkcell'in kişisel verileri kullanması" iddialarını bir yazıyla anlattı.

Kayzer Von Süzek, bu yazısında "Turkcell ve diğer GSM operatörleri, sizin bilgilerinizi sizin onayınız olmadan mı kullanıyor ve satıyor?" ve "GSM operatörü, kişisel bilgilerinizin güvenliği ile ilgili mi gerçekten de?" sorularına yanıt verdi ve "sistemin çarklarının" nasıl döndüğüne açıklık getirdi.

Öte yandan Süzek, ikinci bir yazıyla "yaralara derman olacak" öğütleriyle soL okurunun karşısına çıkacağının sözünü verdi.

Alanında uzman bilişimci Kayzer Von Süzek'in "Eyvah Turkcell kişisel verilerimi satıyor!" başlıklı yazısını soL okurlarıyla paylaşıyoruz.


Gazeteci bir dostum geçen akşam Facebook üzerinden bana bir mesaj gönderdi. Çalışıyordum. Genellikle, bir konuya yoğunlaştıysam kolay kolay mesaj atan veya arayan kişiye dönemem. Şans bu ya, mesajı hemen gördüm. "Abi, müsait zamanında bir göz atabilir misin?" diyerek benimle sevgili Fatih Güner'in "Turkcell verilerimi zaten kullanıyordu, şimdi de en çirkin şekilde satıyor! Nasıl mı?" başlıklı yazısını paylaşmıştı.

Yaklaşık yirmi küsür yıldır telekom sektöründe dirsek çürüten, karpal tünel sendromundan muztarip, saatlerce bilgisayar ekranına bakmaktan gözleri mahvolmuş, klimalı ortamların suni havasını solumanın sonucu garip bir organizmaya dönüşmüş bir "geek" -İngilizler, benim gibilere "techie" de diyorlar- olarak bu makale çok ilgimi çekti. Bir çırpıda okudum.

Ve okuduktan sonra da yanlış ve eksik bilinen bazı şeyleri düzeltmeye, sizleri bilgilendirmeye karar verdim. Öyle Deniz Gezmiş gibi tarihi ve karizmatik bir karakter olmasam da, sevgili halkım olarak sizleri bilgilendirmek; sizlere bu konuda "doğru yolu" gösterip; "bakın bir de böyle bir şey var" demek benim asli görevim mi? Hayır! Değil, ama deneyeceğim... 

Merak etmeyin; bolca teknik terimin olduğu, sizi sıkan bir "mühendis makalesi" yazmayacağım. Evet, biz mühendislerin dünyayı ve insanları kavrayışı biraz sorunlu. "Mühendisler ve mühendis olmayanlar" şeklinde özetleyebileceğimiz abukluk, kendimizi anti-sosyal varlıklar olarak kodlamamızı meşrulaştırıyor. Ancak, burada böyle bir lüksüm yok. İşin ABC'sinden başlayarak, çok kolay bir şekilde size olan biteni anlatacağım.

Hele, şöyle toplanın...

Öncelikle, şu sorunun yanıtını verelim:

Turkcell ve diğer GSM operatörleri, sizin bilgilerinizi sizin onayınız olmadan mı kullanıyor ve satıyor?

Hayır! Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde, Turkcell ve/veya abonesi olduğunuz başka şirketlere, sözleşmenizde belirttiğiniz ve sonrasında o şirketin farklı kanallar üzerinden hakkınızda derleyeceği bilgilerin, reklam ve bilgilendirme için kullanılması ve üçüncü firmalar ile paylaşması için onay veriyorsunuz. Şirketin tek sorumluluğu, TC Kimlik Numaranız (TCKN), MSISDN (cep telefonu numaranız) ve açık ikamet adresinizi paylaşmamak ile sınırlı. Bunun dışında, sizin hakkınızdaki her türlü bilgi "şirketin malı" haline geliyor.

Uzun bir cümle mi oldu?

Özeti şu, canlarım:

Kendi rızanızla, hakkınızdaki bilgilerin mülkiyetini sözleşme imzaladığınız şirkete veriyorsunuz. Ruhunuzu şeytana satmak gibi bir şey. Önceleri, alan razı, satan razı durumu var. Hem, gayet de yasal bir durum. Devletin derdi, bu bilgilerin adli olaylara neden olabilecek şekilde kullanılmaması. Bunun için de GSM operatörlerinin ciddi sorumlulukları var. Zaten, onlar da mülkiyetine sahip oldukları bu verileri korumak için maksimum özeni gösteriyorlar.

Peki, bu dediğim nasıl oluyor? Nasıl gerçekleşiyor? İsterseniz, Turkcell'in Abonelik Sözleşmesi'ne göz atalım:

Diyelim ki, faturalı veya faturasız, fark etmez, yeni bir hat açtırmak için herhangi bir GSM operatörünün bayisine gittiniz. Oradaki bekleyişi "Ya sabır" şeklinde geçiştirdikten sonra, hattınızın numarasını seçersiniz. Ardından da, sıra sözleşmeyi imzalamaya gelir. Genellikle, kimliğinizin fotokopisini alırlar, adınızı, soyadınızı ve adresinizi yazdıktan sonra, sözleşmeye bir imza çakmanızı rica ederler ve "Gerisini de biz hallederiz" derler. 

İşte, cinlik burada. Gerisini gerçekten onlar hallediyorlar. Sizin adınıza sözleşmedeki şu kutucukları işaretleyebiliyorlar:

-Turkcell'den daha iyi hizmet almak ve sunulan hizmet veya pazarlamanın gerektirdiği kapsam ve sürede verilerimin işlenmesini kabul ediyorum.
-Kişisel bilgi ve verilerimin Turkcell'in temsilcileri, taşeronları ve çözüm ortaklarıyla/tarafından sadece verilen elektronik haberleşme hizmetinin gereği olarak ve yasal sınırlamalar kapsamında paylaşılsın.

Benzer konu cihaz kampanyalarında da geçerli. Orada da bilgilerinizin kullanılması ile ilgili evrakları size imzalatabiliyorlar. Size uzatılan zilyon tane evrağın içinde tatava yapmayıp imzanızı basıp geçiyorsunuz. Böylece, GSM operatörü, verdiği bir iPhone karşılığında bilgilerinizin mülkiyetini de elde ediyor (Artı, o iPhone'u da bedava vermiyorlar zaten. Hatta, piyasadan daha pahalıya satıyorlar).

Peki, önceki sorumuza geri dönelim:

GSM operatörü, kişisel bilgilerinizin güvenliği ile ilgili mi gerçekten de?

Sektörden biliyorum... GSM operatörlerinde, çalışanların bile müşterilerin bilgilerinin saklandığı veri tabanlarına izinsiz erişimi yasaktır. Örnek olsun; herhangi bir veri tabanından cep numarasını bildiğiniz bir kişiyi sorguladınız. Anında bu tespit edilir ve işinizden olursunuz. Hakkınızda dava bile açılabilir. Bu kadar ciddiler.

Aslında, abonelerin bilgilerinin dışarıya sızması, firma açısından kabustur. Şöyle açıklayayım. Bilgi güçtür ve mülkiyetini elinde tuttuğu bilginin başkalarının eline geçmesi; satılması veya kullanılması; ve bundan da GSM operatörünün kazanç sağlayamaması büyük bir felakettir. O yüzden, GSM operatörleri, "mülklerini" son derece iyi korurlar. Yani, işin "duygusal" yanı çok önemli.

Şimdi, abonelik veya cihaz kampanyaları karşılığında kendi bilgilerinizin (ruhunuzu) mülkiyetini nasıl GSM operatörüne (şeytana) sattığınızı anlattım. Şimdi ise, çark nasıl işliyor, hakkınızda ne tür bilgiler toplanıyor, bunlar nasıl işlenip, nerelere satılıyor, kısaca ondan da bahsedeceğim... (Sıkılmadınız, di mi?)

Turkcell'den bahsediyorsak, çok kanallı kompleks bir organizmayı düşünün.


Turkcell Grup adını verdiğimiz bu devasa ve kompleks organizma, abonesi olduğunuz hizmetler üzerinden her türlü "izin verilmiş" veriyi toplar, anlamlandırır ve işler. Bilgi parçacıkları tek başlarına o kadar da önemli değildir. Ama, o bilgi parçacıklarını bir araya getirip, aralarında bir ilişki kurmaya başladığınızda; bu ilişkilerden de yola çıkarak bir Kullanıcı Profili oluşturduğunuzda işler değişir. Böylece, pazarlayabileceğiniz çok kıymetli bir metaya sahip olursunuz. Ki şirketin sattığı, kendi ortamında işlediği ve satılacak bir ürüne dönüştürdüğü bu bilgidir zaten (Varlığınızın evrendeki anlamı nasıl da kapitalizmin çarklılarında işlenip, farklı bir ürüne dönüştü, di mi? Ayrıca, bu ürün sizin de değil. Dokunamazsınız bile).

Un var, şeker var, o zaman neden helva yapmıyoruz?

İzinli Müşteri Veri Tabanı adını verdikleri bu bilgi havuzuna kayıtlı yaklaşık yirmi milyon insanın -ki sayıları her geçen gün artıyor- bilgilerini şirketlere açmak, güzel ve yasal bir iş. Devlet Baba, bu ticaretten vergisini aldığı sürece memnun. "Ama benim bilgilerim benden habersizce satılıyor". Olsun. Kağıt üzerinde onay vermişsin, o güzel imzanı çakmışsın. Bir kopyasını arşivden bulup yüzüne yapıştırırlar. 

Ürünlerini pazarlamak isteyen pek çok firmanın derdi, farklı müşteri segmentlerine erişmek. Turkcell ve diğer GSM operatörleri de zaten bu hizmeti veriyor, buradan da para kazanıyorlar. Önemli bir pazardan söz ediyorum.

Bu paylaşımda, TC Kimlik Nosu, MSISDN (cep telefonu numerosu) ve açık adres gibi önemli bilgiler paylaşılmıyor. Ancak, bunlar dışında abone ile ilgili her türlü işlenmiş bilgi, iş ortaklarına sunuluyor. İş ortağına İzinli Müşteri Veri Tabanını sorgulaması için teknik imkanlar da tanıyor. Yani, isteyen iş ortağı, Facebook verileri ile Turkcell'in sunduğu verileri eşleştirerek daha "cin fikirli" işlere ve pazarlama stratejilerine imza atabiliyor.

Amaç, adam futbol hastasıysa, ona iki gün sonraki maçı satmak; Fenerbahçe'liyse en yeni formaların veya eşantiyonların olduğu web sitesine yönlendirmek; kısacası, daha fazla para harcamasını sağlamak. Bunu yapmak için de, ürün pazarlamak isteyen iş ortağının sizin hakkınızdaki hemen hemen her şeyi bilmesi gerekiyor: ayda ne kadar harcıyorsunuz, yurt dışında mısınız, yoksa an itibariyle İstanbul'da niş bir semtteki AVM'de aval aval dolaşıyor musunuz, Internet paketiniz yeterli mi, arabanızın markası ne veya Digitürk'ün ücretli kanallarına üyeydiniz de sonradan vaz mı geçtiniz, yeniden üye olmayı düşünür müsünüz?

Sadece bu da değil... Lokasyon-bazlı hizmetler nanesi çıktı başımıza. Ormanda yolunu kaybetmiş Kırmızı Başlıklı Kız misali (ismi tamamen atıyorum) Çomar AVM'de aval aval dolaşırken, cebinize gelen bir mesajda "Kanka, Çomar AVM'deki MekDonalts'ta Acayip Büyük Menü: 10 TL. Sana özel kampanya" mesajı geliyor. Şaşıyorsun. Belki de seni düşündüğü için sevgili GSM şirketine dua ediyorsun. Oysa ki, GSM şirketin, cep telefonundan veya kullandığın Internet bağlantından senin nerede olduğunu biliyor ve iş ortağı da bu bilgiyi alarak sana reklamı gönderiyor.

Kabus gibi, değil mi?

Doğumunuzdan itibaren size ait olan, sizinle birlikte gelen, varoluşunda emek harcadığınız pek çok bilgi, sizin de ön onayınız ile başkalarının mülkü oluyor. Buna da kısaca kapitalizm deniyor, sevgili arkadaşlar. Bu güzel ama uzun yazıya nokta koymadan önce, izninizle şu bilgiyi de beyinlerinizin gri ve ince kıvrımlarına zerk etmek istiyorum: Çin Halk Cumhuriyeti, neden Afrika ülkelerinin telekom alt yapılarını neredeyse bedava yapıyor, biliyor musunuz? Bilgi toplamak için. Bilgi, paradan daha değerli ve bilgi toplayan ve bu bilgiyi işleyen güce de sahip oluyor.

Dijital yüzyılın yeni en büyük değerinden, bilgiden bahsediyorum...

Yani, işler "Turkcell benim bilgilerimi başkalarına satıyor" diye sızlanmak ile hallolmuyor, canlar. Tabii ki satar. Kapitalizm bu. Kapitalizmin yeni evresinde, sadece ürettiğimize değil, özümüzü oluşturan bilgiye de yabancılaşıyoruz. Sadece, fiziksel emeğimiz değil, öz varlığımız da şirketlerin malı haline dönüşüyor ve metalaşıyor.

Sağlam mesajımı da verdikten sonra, hepinize güzel günler diliyorum.

Kayzer Von Süzek

Not: İkinci yazım, bu yazı ile bağlantılı olacak. Orada da bomba öğütler ile geleceğim ve yaralarınıza derman olacağım.