Aysever'in TBMM Başkanı'na hakaret iddiasıyla yargılandığı dava ertelendi

Gazeteci yazar Enver Aysever, 27 Kasım 2015'te BirGün gazetesindeki köşesinde yazdığı bir yazıdan dolayı, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın açtığı davada hâkim karşısına çıktı. Duruşma 23 Şubat'a ertelendi.

Gazeteci yazar Enver Aysever, 27 Kasım 2015'te BirGün gazetesindeki köşesinde "Boktan düzenin yetiştirdikleri" başlıklı bir yazı yayınlamış, Aysever hakkında TCK'nin 301. maddesinden dava açılmıştı. Davanın duruşmasına bugün İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde devam edildi. 

Aysever duruşma öncesi yaptığı açıklamada, "Birazdan İsmail Kahraman'a hakaret iddiasıyla davaya gireceğiz. Sevgililer gününde bizim payımıza İsmail Kahraman düştü. Az önce listeye baktık. Bizden önce de hep basın davaları var. Özellikle cumhurbaşkanına hakaret davaları var. Bugün Çağlayan Adliyesinde onlarca gazeteci yargılanıyor, yarın da yargılanacak. Ben de periyodik aralıklarla geliyorum. Mahkemeleri bu kadar önemsiz işlerle meşgıul etmek doğru değil" dedi.

Duruşmada kendini savunan Aysever, "Ben kendi adıma 301. maddeden yargılanmayı kabul etmiyorum. Bu yargılamaya sebebiyet verdikleri için müdahil olan tarafı ayıplı olarak kabul ediyorum. Yazıdaki ifadeler düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli. Beraatımı talep ediyorum" diye konuştu.

Av. Özgür Murat Büyük de, "Müvekkilimin yazısındaki ifadeler etkili çarpıcı siyasi ifadeler, değerlendirmelerdir. İsmail Kahraman ile ilgili söylenen sözler hakaret ifadesi içermemektedir" dedi.

Hâkim duruşmayı kararı açıklamak üzere 23 Şubat 2017'ye erteledi.  

AYSEVER O YAZIDA NE DEMİŞTİ? 

Aysever, davaya konu olan yazısında şu ifadeleri kullanmıştı: 

"Cumhuriyetimiz Celal Şengör’ü yetiştirmiş… Bilim insanı değil miydi o? Demek okumak yetmiyor. Hitler düzenini de bilimciler kurmuşlardı bir yanıyla ve öğretmenler. Cumhuriyetimiz İsmail Kahraman’ı da yetiştirmiş. Ne fark var aralarında? Biri faşist Evren’in bokunu yemeye hazır, diğeri sanat, felsefe, düşmanı. Biri askerin postalını yalamaya gönüllü, diğeri padişahın kapı kulu. İkisini de cumhuriyet yetiştirmiş… Yazık yüzüncü yıla giderken ürün bu… Önerim; RTE Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı İsmail Kahraman’ın, Celal Şengör’ü rektör yapması! Bu boktan düzen böylece taçlanır. İkisi de aynı yolun yolcusu nasılsa!

Meclis açıldı. Muhalefet partileri grup başkan vekillerini seçti, Meclis başkan vekili atandı falan filan. Yahu Meclis gerici bir başkan seçti! Kültür Bakanlığı zamanı tüm ödenekleri kesmiş; bale izlemeye gidip, başını öne eğmiş; Milli Türk Talebe Birliği’nde komünist avına çıkmış; RTE’ye sikke hediye etmiş; Anayasa’ya ‘Allah’ sözcüğü girmeli demiş ve siz sırıtarak poz veriyorsunuz hâlâ, genel başkan çanta taşıyıcılığı yapıyorsunuz utanmadan! Bari biraz başınız öne eğilsin. Toplumdan hiç mi utanmıyorsunuz? Öğretmenleriniz şakşakçı olmuş, direnecek olanlar piyasaya esir düşmüş, profesörünüz bok yemeyi övüyor, her yan imam hatip olmuş, sokağa çıkma yasakları salgın gibi, mermiler altında çocuklar… Yok mu bir cümleniz… Liderleriniz salı nutuklarıyla mutlu, peki ya siz?

 

Öğretmenler Günü varmış meğer… Özel okul anneleri haftalar öncesinden para toplayıp öğretmeni tavlamak için hediye alıyorlar. Veli toplantılarında biri çıkıp çocuğunun ruhuna, etik değerlerine dair soru sormuyor… Varsa yoksa yarışma… Uçaklar düşmüş, saltanat gelmiş umurlarında mı dünya! Devlet okulları hazin… İyice yobazlığa teslim olmuş. Minicik yavruların beyni yıkanıyor. Hayatının hiçbir döneminde ihtiyaç duymayacakları bilgiler dolduruluyor içine. Her sabah düşmanlık ekiliyor zihinlerine… Nefret, kin, şiddet…

İsmail Kahraman ve Celal Şengör bir elmanın iki yarısı, çürümüşlüğün elle tutulur gözle görünür belgesi… Faşizmin simgeleri, yaşadığımız günün özeti…

Öğretmenleri esir düşmüş bir toplumun geleceği olmaz… Tepeden tırnağa rezilliktir yaşadığımız! Elbet yürekli öğretmenlerimiz var ve çırpınıyorlar… Cumhuriyet’in öğretmenlerine sesleniyorum: Korkmayın, sinmeyin, aydınlıktan, devrimcilikten kopmayın…"