Büyük Kadıköy 1 Mayıs'ında onbinler 'Reddediyoruz' dedi

1 Mayıs'ta "Reddediyoruz" demek için onbinler büyük Kadıköy mitinginde buluştu. Miting tiyatro sanatçısı Orhan Aydın ve TKP MK üyesi Kemal Okuyan'ın konuşmalarıyla devam etti.

Orhan Aydın konuşmasına işçileri selamlayarak başladı. Aydın "sosyalizmin sesinin Kadıköy'den yükseleceğini" belirterek şöyle devam etti:

"Kardeşler, bu kürsü bugün sosyalizmin sesi olarak yükselecek, bu kürsü bugün burayı paylaşmak isteyen tüm yüreklerin ortak sesi olacak.
Ancak dostlar, son 1 haftadır ülkedeki gelişmeleri izliyoruz. 1 Mayıs’ın Taksim’de yapılmasını isteyenlere karşın başta padişahın, sonra İçişleri Bakanı’nın, sonra İstanbul Valisi’nin Taksim Meydanı'nı işçilere kapatmasını şiddetle reddediyoruz.

Bizler, bu yıl Taksim meydanında olmak istemedik, çünkü geçen yıl da, bu yıl da o kürsüden söylenen hiçbir şeyi anımsamıyoruz. Bu yıl, o kürsünün AKP’nin akil adamlarına teslim edilmesini şiddetle reddediyoruz.

Emeğimizin, alın terimizin, yaratıcılığımızın toplum için değil de patronların kasasının doldurulması için kullanılmasını reddediyoruz. Ülkemizin güzelliklerinin yağmalanmasını, taşeronluk sistemini, mezarda emekliliği, düşük ücretleri, reddediyoruz.

Ücretsiz ve herkes için eşit olması gereken sağlık ve eğitim hizmetlerinin birilerinin kar kapısı haline getirilmesini reddediyoruz.

Eğitimin, toplumsal yaşamın dinselleştirilmesini, okulların imam hatiplere dönüştürülmesini şiddetle reddediyoruz.

Mezhepçiliği ve ayrımcılığı, Aleviler üzerinde baskıyı reddediyoruz.

Kürt halkının haklı eşitlik taleplerini AKP diktatörlüğünü güçlendirmek için fırsata çevirmek isteyenlerin sahte barışını şiddetle reddediyoruz.

Suriye’de yürütülen kanlı ve kirli savaşı, bu dış politikayı reddediyoruz.

Emperyalist planları, bu planlara hizmet edenlerin ihanetini, ABD ve AB projelerini reddediyoruz.

İnsana, sanata, tarihe, bilime, kültüre düşman bir iktidarın anayasasını peşinen, hiç ama hiç tartışmadan reddediyoruz.

Kadınların annelikle özdeşleştirilmesini, erkeklerin dünyasına mahkum edilmesini, kadın cinayetlerin meşrulaştırılmasını şiddetle reddediyoruz.

Reddediyoruz çünkü biz emekçi halkın iktidarını insanların eşit ve özgür bir biçimde yaşadığı Türkiye’yi özlüyoruz.

Dostlar, konuşmamı sonlandırırken diyorum ki

Şili’den Küba’ya, Arjantin’den Moskova’ya, İran’dan Suriye’ye 1 Mayıs için sokağa çıkmış o büyük insanlığın 1 Mayıs'ı kutlu olsun”

Miting alanında, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirmiş büyük insanlık için saygı duruşunda bulunuldu.

"Neden Taksim'e gitmedik, neden buradayız?"
TKP MK üyesi Kemal Okuyan "Dostlar, 1 Mayıs’ınız, işçi, emekçi bayramınız kutlu olsun" diyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti:

"Sevgili TSİP’li, TKP’li, partili, partisiz, sendikalı, sendikasız, güvencesiz bütün dostlarımız, Türkiye’deki eşitlik kavgasının dostları, militanları hoş geldiniz.

Sevgili dostlar önce haftalardır 1 Mayıs’ın bir itiş kakışa, bir polisiye vakaya, meydan kavgasına dönüşmesi için uğraş veren hükümete yuh olsun.

Taksim’de, Şişli’de Beşiktaş’ta toplananlara gazla, copla, panzerle müdahale edenlere 2 kez yuh olsun.

Taksim alanını, 1 Mayıs’ta emekçilere kapatıp kentsel dönüşüm altında sermaye sınıfının alanı yapmaya çalışanlara 2 kez yuh olsun.

"Taksime neden gitmedik?"
Biz neden Taksim’e gitmedik, bunu kısaca anlatayım dostlar.

Birincisi, burada toplanan on binlerce kişi, biz eğer Taksim deseydik Türkiye’nin dört bir yanından davet ettiğimiz insanlarla, bu alana ulaşım terörü nedeniyle nasıl ulaşacaktık. Taksim denilmeden önce, dostlarımıza Taksim denilmeden önce bize sorulması gerekirdi, sendikalara, siyasi partilere, siz ne dersiniz demeleri gerekirdi dostlar. Biz bu yüzden, sendika bürokrasisine artık yeter dedik.

Hayatımız boyunca inandığımız şeyler için kavga verdik 2007-2009 yılları arasında Taksim için kafamızı yararken inanıyorduk buna, şimdi soralım Taksim diyenlere, biz bu kalabalığı Taksim in neresine sokacaktık ?

Biz inanmadığımız kavgada yokuz inandığımız eşitlik ve özgürlük mücadelesinde buradayız.

Soruyoruz, iktidara meydan okumak için Taksim’de toplanacağız diyenlerden, 2 tanesi akil insanmış. Erdoğan öyle seçti, madem akilsiniz madem Erdoğan öyle söyledi size, Erdoğan ın kapısına gidip Taksim’i bize aç dediniz, açmadı, diyemediniz mi lanet olsun senin akil insanlığına.

İşçi sınıfına biraz inançları varsa madem Taksim’i kapattın, al sana akil insanlığın, bunu demezler miydi ?

Akil insan olacaksınız,1 Mayıs’ta Taksim’deyiz diyeceksiniz gidip tarikat şeyhlerinin elini öpeceksiniz, biz bu kavgada yokuz dostlar.

Asıl meseleye geliyoruz sevgili dostlar, 1 Mayıs kürsüsünde, Taksim’de orada ne konuşulacak?

Türk-İş Genel Başkanı’nın sesi mi işçi sınıfının sesi mi kimin sesi duyulacak bizi ilgilendiren bu, sermaye sınıfıyla uzlaşmanın, patronlarla barışın sesi mi duyulacak sınıf kavgasının, eşitlik özgürlük mücadelesinin sesi mi duyulacak ?

Yoksa dostlar, biz alan kavgasını, tartışmasını çoktan bir yana bıraktık, biz Türkiye’nin kavgasını veriyoruz.

"Gerçekten samimi mücadele edenlere selam olsun"
Elbette, buradan Türkiye’nin her yerinde 1 Mayıs’ı kutlayan ve Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamak için gerçekten samimi bir mücadele içerisinde olan bütün dostlarıma selamlarımı iletirim.

"Burada ne için toplandık?"
Burada ne için toplandık dostlar onlara gelelim…

Her şeyimize karışan, ne içeceğimizden kaç çocuğumuz olacağına kadar her şeye karışan diktatöre padişahlık özentisine hayır demek için toplandık.

Nasıl yaşayacağımıza asla karıştırmayız, kendi işine baksın.

Bu alanın farkı dostlar, burada gericiliğe karşı aydınlık Türkiye’nin sesi, hilafet özentilerine karşı ilericilerin sesi çıkar, bu yüzden buradayız.

Dostlar, bizim bu coğrafya büyük talihsizliktir ki 100 yılı aşkın süredir emperyalizmin oyun alanına dönüştü ve şimdi emperyalizm bir kez daha bu coğrafyayı emekçi halkalara zindan etmek için türlü oyun içinde. Bizler yurtseverleriz, komünistleriz, emperyalizmle kan davalı insanlarız, asla boyun eğmedik, önümüzdeki dönemde de eğmeyi düşünmüyoruz Bizim farkımız budur.

Sonra dostlar, burası emekçilerin kürsüsüdür, patronlara karşı en küçük bir iyimserlik, uzlaşma kırıntısını dahi burada bulamazsınız çünkü burası Türkiye işçi sınıfının kürsüsüdür.

Burada bulunan insanlar Erdoğan’ı ve başkalarının iddia ettiği gibi milliyetçiliğin, ulusalcılığın kürsüsünü kurmazlar, burası her ulustan aydının emekçinin öğrencinin kürsüsüdür, ne milliyetçiliğinden söz ediyorlar!

Bütün mesele şu, Türkiye’nin solcuları şu sahte barışı kabullenmezse emperyalizmin planlarıyla uyuşan ve Türkiye’yi daha da gericileştirecek plana uyum sağlamazsa Erdoğan’ın durmadan şahlanacağız, kanatlanacağız dediği sürece uyum sağlamazsa canları sıkılacak.
Neymiş efendim, milliyetçilikmiş, statükoculukmuş. Burada statükoculuğun değil devrimin, milliyetçiliğin değil yurtseverliğin, sermayenin değil emekçinin sesi yüklenir. Bizim kürsümüz böyle bir kürsüdür.

Gericiliğe geçit vermem ama barışı da savunurum diyenlerin çoğaldığı gündür bugün burası, Erdoğan’ın korkusu budur. Görevimiz burada başlattığımız büyük ve hızlı yolculuğu hızla çoğaltmak, yaymak Türkiye ye giydirilmek istenen o deli gömleğini yırtıp atmaktır. Türkiye’nin işçisi kadını, Kürdü, liselisi sanatçısı bu deli gömleğini mümkün değil giymeyecektir."

(soL -Haber Merkezi)