İran ve Karadeniz krizi derinleşiyor

Araştırmacı Rick Rozoff'un ABD'nin yeni füze kalkanı projesi de dahil olmak üzere son gelişmeleri kaleme aldığı makalesini soL okurlarıyla paylaşıyoruz.

İran’a yönelik tehdit büyürken, Karadeniz krizi derinleşiyor

Rick Rozoff
16 Eylül 2009

Washington İran’a karşı olası askeri saldırı planlarını hem söyleyip hem ortaya koyarken, ABD ve NATO bağımlısı Gürcistan ile Rusya arasında yeni bir çatışma tehdidiyle birlikte Karadeniz’deki gerilim tırmanıyor.

Yakın zamanda Abhazya’nın Karadeniz kıyısı açıklarından bazı gemilere el koyan – bu sene toplam 23 vaka kaydedildi – Gürcistan’ı kastederek The New York Times, 9 Eylül’de şöyle yazıyordu: “Kaçak bir Gürcü bölgesine gemi taşımacılığı hakları konusunda Rusya ile Gürcistan arasında tırmanan gerilim, savaşmalarının üzerinden henüz bir seneden biraz fazla vakit geçmişken ülkeler arasında potansiyel bir yeni çatışmalar sahnesini açtı.”[1]

Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş, ülkesinin donanmasına Gürcistan’ın tarafsız sularda sivil gemilere zor kullanarak el koymalarına yanıt verme ve gerekirse Gürcü gemilerini ve sahil güvenlik botların batırma emri verdi ve bu gibi hareketleri adlarıyla, yani korsanlık olarak adlandırdı. Gürcü donanması ve sahil güvenlik gücü ABD ve NATO tarafından eğitiliyor.

Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gürcistan’ın son provokasyonlarının içerdiği tehlikeleri vurgulayarak “Bölgedeki askeri ve siyasi durumu kötüleştirerek riske giriyorlar ve ciddi silahlı olaylara sebep olabilirler” diye uyardı. [2]

15 Eylül’de Rusya “sınır güçlerinin Abhazya’nın karasuları sınırını ihlal eden tüm gemileri durduracağını” duyurdu. [3]

Rusya komşusu Abhazya’ya böyle bir desteği verme yetkisine değil, zorunluluğuna da sahipti, çünkü “Geçen Kasım’da imzalanan karşılıklı destek anlaşmaları altında Rusya, Abhazya ve Güney Osetya’ya sınırlarını korumak konusunda yardım etme taahhütünde bulundu ve imzacılar birbirlerine kendi topraklarında askeri üsler kurma hakkı tanıdılar.” [4]

Abhazya’ya karşı bir deniz ablukası zorlamayı deneyen Gürcistan’da – Uluslararası Ceza Mahkemesi bu sene kıyılar ve limanlara karşı ablukaları savaş nedeni listesine almaya hazırlanıyor [5] – Mikhail Saakaşvili’nin mevcut rejimi Rusya’nın hem anlaşma hem de ulusal çıkarları bakımından buna karşılık vermek zorunda olduğunun tamamen farkında. Rusya’yla son çatışmasında, geçen sene Ağustos ayındaki beş günlük savaşta bozguna uğrayan Tiflis, ABD ve NATO’dan destek garantisi olmaksızın şimdiki gibi hareketleri asla riske etmezdi.

Geçen seneki savaşın sona ermesinden günler sonra o zamanki senatör, şimdinin Başkan Yardımcısı Joseph Biden Gürcü başkentine uçarak ülkeye 1 milyar dolar yardım sözü verdi ve böylece Gürcistan’ı, Mısır ve İsrail’in ardından en fazla Amerikan dış yardımı alan üçüncü ülke yaptı.

ABD ve NATO gemileri Ağustos 2008’de Karadeniz’e aktılar ve Amerikan gemileri Washington’un sivil yardım olarak açıkladığı fakat Rus kaynaklarının çatışmada kaybedilmiş askeri teçhizatın yerine yenilerini içerdiğinden şüphelendiği mallarını ulaştırmak üzere Gürcü liman kentleri Batum ve Poti’yi ziyaret ettiler.

Savaşın bitmesinin üzerinden bir aydan daha kısa bir süre geçmişken NATO “Moskova’yla Tiflis arasındaki beş günlük bir savaşı takiben askeri altyapının uğradığı zararı tespit etmek üzere” Gürcistan’a bir heyet yolladı. [6]

Aralık’taki bir toplantıda NATO üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanları, Gürcistan için özel bir Yıllık Ulusal Program üzerinde anlaştılar ve aynı ay, Washington ABD-Gürcistan Stratejik Ortaklık Belgesi’nin onaylandığını duyurdu.

Geçen hafta, en üst düzeyde NATO savunma ve lojistik uzmanlarından oluşan bir heyet 9 Eylül’de “Gürcistan Silahlı Kuvvetleri’nin gelişimine destek vermek için” Gürcistan’ı ziyaret etti [7] ve 14 Eylül’de ABD George C. Marshall Avrupa Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin üst düzey görevlileri “güvenlik sektör yönetimi ve ulusal güvenlik revizyonu yolunda departmanlar arası koordinasyon meselelerini gözden geçirmek üzere” Gürcistan Savunma Bakanlığı binasına vardılar. [8]

Pentagon ve NATO’nun arkasında olduğu Gürcistan ile aynı zamanda İran’ın sınırı olan Azerbaycan arasında süregiden askeri bütünleşme – Washington’daki Georgetown Üniversitesi ABD ve Azerbaycan arasında Stratejik Ortaklık: İkili ve Bölgesel Kriterler adlı bir konferans düzenliyor – bütünüyle Karadeniz ve bir bütün olarak Kafkas bölgelerindeki genel askeri planlar ile ve, daha da beteri, İran’a karşı ortak bir savaş planı ile bağlantılıdır.

Ocak 2007 kadar erken bir tarihte bu yolda raporlar Bulgaristan ve Romanya’da su yüzüne çıktı. Novinite (Sofya Haber Ajansı) Pentagon’un “Bulgaristan’daki iki ve Romanya’nın Karadeniz kıyısındaki bir hava üssünü İran’a bir saldırı için kullanabileceğini” kaydediyordu. [9]

Üsler, Bulgaristan’daki Bezmer ve Graf İgnitiyevo hava üsleri ve Karadeniz’deki Romen şehir Kostanza’da bulunan Mihail Kogalniceanu hava üssü.

Pentagon’un Bulgaristan ve Romanya’da toplam yedi üssü ve ayrıca burada duran savaş uçakları – F-15’ler, F-16’lar ve A-10 Thunderbolt’lar – dışında her an bu iki ülkede 3000-5000 askeri var ve Washington, Doğu Müşterek Görev Kuvveti (Joint Task Force-East / JTF-East) kalıcı merkezini Romanya’daki Mihail Kogalniceanu hava üssünde kurdu.

ABD hükümetinin bir internet sitesi Doğu Müşterek Görev Kuvveti hakkında şu bilgileri sağlıyor:

Romanya ve Bulgaristan’da eğitim görevinde bulunan tüm ABD Ordusu ve Hava Kuvvetleri birlikleri JTF-East’in komutası altındalar, bu da USEUCOM (Birleşik Devletler Avrupa Komutanlığı) komutası altında. Fiziksel olarak Bulgaristan ve Romanya’da yer alan JTF-East ABD ordusunun tugay boyutundaki birlikleri ve ABD Hava Kuvvetleri Silah Eğitim Konuşlanmaları’nın rotasyonlarını izleyecek olan (Romanya’da) yaklaşık 100-300 personelden oluşan küçük bir kalıcı merkeze sahip olacak. Romanya ve Bulgaristan hava ve kara eğitim tesislerine erişim, JTF-East güçlerine USEUCOM’un 92 ülkeyi kapsayan sorumluluk alanının tümü için eğitim verme ve askeri güçlerle etkileşime geçme olanağı verecek. ABD Avrupa Ordusu (USAREUR) ve ABD Avrupa Hava Kuvvetleri (USAFE) aktif olarak JTF-East’in oluşturulmasında rol alıyorlar.” [10]

İki ülkenin de 2004’te Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’ne [NATO] üye olmalarından beri Pentagon ve NATO’nun sınırsız erişim kazandığı Bulgaristan’daki üç ve Romanya’daki dört askeri üs tüm bir yelpazede operasyonlara izin veriyor: Bölgede ve Afganistan ve Irak’a kadar inen bir menzilde piyade konuşlandırma, bombardıman ve savaş uçakları için uçak pisti, Aegis sınıfı durdurucu füze gemileri dahil Amerikan ve NATO savaş gemileri için liman tesisleri, Batı özel güçleri ve NATO’ya entegre olmakta olan yabancı silahlı kuvvetler için eğitim sahaları.

Türkiye ve Gürcistan – ve gelecekte Ukrayna – tarafından sağlanan üs ve birliklere ek olarak Bulgar ve Romen sahaları, ABD ve müttefiklerinin Karadeniz’i sadece Rusya kıyısının ittifak tarafından kontrol edilmediği bir NATO bölgesine dönüştürmek için planlarının bütünlüklü bir parçası. Rusya dışında bir de yeni bağımsız olmuş Abhazya var, bu da bu ülkenin kontrolünü elzem kılıyor.

Geçen hafta Romen savunma bakanlığı, “gelecek 10-12 sene içinde çok rollü uçak alımı, yani beşinci jenerasyon teçhizata geçmek için ilk adım olarak uçak alımı için yeni bir stratejinin” parçası olarak 48 ila 54 yeni jenerasyon savaş uçağı – Amerikan F-16’ları ve F-35’lerinin adı geçiyor – alma niyetini açıkladı. [11]

Eski Sovyet cumhuriyeti Moldova’da yakın zamandaki hükümet değişikliğiyle birlikte – Nisan’daki şiddetli “Twitter devriminin” ardından – yeni meclis sözcüsü Mihail Ghimpu, açıkça ülkenin komşu Romanya’yla birleşmesinden, yani onun tarafından yutulmasından söz etti. Transdinyester (Pridnestrovyan Moldova Cumhuriyeti) 1990’da Moldova’dan tam da Romanya’nın içine çekilme tehdidi yüzünden ayrıldı ve 1500’e yakın kişinin yaşamına mal olan çatışmalar meydana geldi.

Romanya artık bir NATO üyesi ve Moldova’da iç savaş çıkması ya da Moldova ile Transdinyester arasında çatışma çıkması ve Romanya’nın birliklerini göndermesi durumunda – kesin olmasa da bir olasılık olarak – NATO askeri müdahaleye dair 5. Madde’sini hayata geçirebilir. Transdinyester’de 1200 Rus barış gücü askeri var.

Transdinyester’in doğudaki komşusu Ukrayna, Transdinyester’e karşı bir kara ablukası uygulamak konusunda işbirliği yapan, ABD yapımı GUAM (Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova) bloğu üzerinden Moldova’yla bağlantılı. Oy oranı şu sıralar düşük tek haneli rakamlarda seyreden Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, muazzam iç muhalefete karşın ülkesini NATO’ya sokmak konusunda çok istekli ve bir çatışma çıkması durumunda Transdinyester’e doğudan saldıracağına güvenilebilir.

Geçen hafta Moldovalı bir haber kaynağı, bir muhalefet liderinin şu meşum uyarısını aktardı:

“Moldova’nın etnik azınlıkları Romanya’yla birleşmeye kategorik olarak karşıdır.

“Eğer biz, etnik Moldovalı olmayanlar, Moldova’nın devlet olma halini savunmak durumunda kalacaksak, o zaman Moldova dışında Rusya dahil güçlü müttefikler buluruz. Bununla birlikte Ukrayna, Türkiye ve Bulgaristan da bu kavgaya dahil olacaktır. Geçen sene hepimiz Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’daki yurttaşlarını nasıl koruduğuna şahit olduk. Neden Moldova’da bir iç savaş durumunda Rusya’nın yurttaşlarının ölmesini izleyeceğine inanalım ki? Görevimiz böylesi gelişmeleri önlemektir.” [12]

Gerçekten de, GUAM’daki batı piyonlarının dondurulmuş çatışma ülkeleri olarak anılan ülkelere – Gürcistan ile Abhazya ve Güney Osetya, Azerbaycan ile Dağlık Karabağ ve Moldova ve Ukrayna ile Transdinyester – saldırması durumunda tüm Karadeniz ve Kafkasya bölgesi alev alabilir. Muhtemel bir seçenek, dördüne birden eşzamanlı ve birlik içinde saldırılmasıdır.

Bunun olması için bir olasılık, Azerbaycan ve Ermenistan’la sınırı olan İran’a karşı yoğunlaştırılmış bir saldırıdır. Dağlık Karabağ’ın koruyucusu olan Ermenistan, Azerbaycan’ın Karabağ’a karşı askeri saldırılara başlaması durumunda derhal savaşa girecektir.

15 Eylül’de haberler, 2007’de eski Senato Çoğunluk Liderleri Howard Baker, Tom Daschle, Bob Dole ve George Mitchell tarafından kurulan Washington, DC’deki Bipartisan Policy Center’ın bir raporunda şunların söylendiğini ortaya koydu: “Eğer sert yaptırımlar İslam Cumhuriyeti’ni görüşmelerde samimiyet göstermeye ve zenginleştirme faaliyetlerini durdurmaya ikna etmiyorsa, Beyaz Saray İran’ın nükleer tesislerine karşı ABD öncülüğünde bir askeri saldırı olasılığını ciddi biçimde düşünmeye başlamak zorunda kalacaktır.” [13]

Rapor Virginia’dan eski Demokrat senatör Charles Robb, Indiana’dan eski Cumhuriyetçi senatör Daniel Coats ve ABD Avrupa Komutanlığı’nın eski komutan yardımcısı emekli General Charles Wald tarafından yazılmış.

İran’a özünde sivil nükleer enerji programını terk etmesi için 60 gün süre tanınacak ve teslim olmazsa Obama yönetimi’nin “ek bir uçak gemisinin İran açıklarındaki sulara yerleştirilmesi ve ABD müttefikleriyle ortak tatbikatlar yapmasını” da içeren “açık bir askeri seçeneğe hazırlanması” gerekecek. [14]

Ana İran nükleer reaktörü Buşehr’de kuruluyor ve herhangi bir ABD ve İsrail bombardımanı ya da füze saldırısının ilk hedefi olacaktır. 2006 itibariyle tesisin etrafında yaşayan 3700 Rus uzman ve teknisyen – ve aileleri – var.

Geçtiğimiz sekiz sene boyunca İran’a karşı askeri bir saldırının ABD tarafından Basra Körfezi’ndeki uçak gemileri ve Irak ve Türkiye üzerinden uçacak uzun menzilli İsrail bombardıman uçakları yoluyla yapılacağı varsayılıyordu.

Bu dönemde ABD ve NATO müttefikleri Türkiye’de zaten sahip olduklarının yanı sıra Irak, Afganistan, Pakistan (İran sınırındaki Baluçistan), Kırgızistan ve Tacikistan’da da hava üsleri elde ettiler.

Washington ve Brüksel askeri varlıklarını Karadeniz’de Bulgaristan, Gürcistan ve Romanya’ya ve İran’ın kuzeydoğu sınırındaki Hazar Denizi’nde Azerbaycan’a genişlettiler.

Öyleyse, İran’a karşı büyük bir askeri saldırı planları, bu ülkeye daha önce öngörülenden çok daha yakın mevkilerden hava ve füze saldırıları içerebilir.

Amerikan Savunma Güvenliği İşbirliği Ajansı geçen hafta İran’la sınırı olan tek NATO ülkesi Türkiye’ye neredeyse 8 milyar dolar değerinde, geliştirilmiş ve daha uzun menzilli PAC-3 (Patriot Advance Capability-3) modeli durdurucu füzeler verme planını duyurdu. Proje Türkiye’deki on iki komuta yerine konuşlandırılmak üzere 300’e yakın Patriot füzesi verilmesini de kapsıyor.

Haziran ayında Türk hükümeti NATO AWACS (Hava Uyarı ve Kontrol Sistemleri) uçaklarının Konya’da konuşlandırılabileceğini doğruladı.

AWACS ve Patriot füzelerinin Türkiye’ye son gönderilişi, 2002 sonlarında ve 2003 başlarında Irak işgaline hazırlık içindi.

15 Eylül’de ABD silahlı kuvvetlerinin gazetesi, Stars and Stripes, “İran kaynama noktasındayken ABD, İsrail güçleri füze savunmalarını test edecek” başlıklı bir makale yayınladı. Yazı, iki senede bir yapılan Juniper Cobra savaş tatbikatına dair şu ayrıntıları içeriyordu:

“İsrail güçleriyle geniş ölçekli bir füze savunma tatbikatı için 1000 civarında ABD Avrupa Komutanlığı birliği yakında İsrail’e konuşlandırılacak.

“Bu seneki Juniper Cobra, Ekim’deki görüşmelerin konusu olacak İran’ın nükleer programı hakkında sürekli bir endişe dönemine denk geliyor.

ABD birlikleri, her dört hizmet dalından da, eşit sayıda İsrailli personelle birlikte çalışacaklar ve bilgisayar silmülasyonlu savaş oyunlarına katılacaklar… Juniper Cobra gelecek ayki tatbikat boyunca ABD kontrolündeki X-Band de dahil olmak üzere bir dizi hava ve füze savunma teknolojisini test edecek.” [15]

Aynı haber, bu ayki tatbikatın aylardır süren takviyenin zirve noktası olacağını da belgeliyor.

“Nisan’da, 100 civarında Avrupa merkezli personel, ilk kez – Ekim 2008’de ülkede konuşlandırılan – ABD’nin sahip olduğu bir radar sistemini kapsayan bir füze savunma tatbikatında yer aldı. ABD X-Band radarı bir İran füze saldırısı durumunda İsrail’e erken uyarı vermeyi amaçlıyor.

“Neredeyse bir sene boyunca birliklerin karışık bir bileşimi ve ABD Savunma Bakanlığı’nın sözleşmeli çalışanları, Negev Çölü’ndeki Nevatim hava üssünde bulunan X-Band’ın her gün çalışmasını yönettiler.” [16]

İki gün önce aynı yayın, Pentagon’un 173. Hava Tugayı ve 12. Savaş Uçağı Tugayı’yla geçen hafta Almanya’da “ABD ordusu tarafından şimdiye dek ABD dışında yapılmış bu tip en büyük tatbikat” olan geniş ölçekli bir isyana karşı koyma tatbikatı yaptığını ortaya koydu. [17] İki birlik sırasıyla Afganistan ve Irak’a gitmeye hazırlanıyor, fakat gerektiğinde bu iki ülkeyle de sınırı olan İran’a yönlendirilebilirler.

Karadeniz NATO devletlerinin İran’a karşı çok-uluslu, çok-vektörlü bir saldırıda ne rolleri olabileceği, geçen seneki Gürcistan-Rusya savaşının akıbetinde gösterildi.

Bir sene önce Brüksel’deki NATO karargahında bir basın toplantısında Rusya’nın NATO elçisi Dimitri Rogozin, “Rus istihbaratının, Gürcü askeri altyapısını, İran’a saldırmaları durumunda ABD birliklerine lojistik destek sağlamak üzere kullanılabileceğine dair istihbarat elde ettiklerini söyledi.” [18]

Rogozin’in ayrıca şunları söylediği kaydedildi: “NATO’nun şu an Gürcistan’da yaptığı, bunun hava sahasını gözetleme kapasitesini restore etmek, diğer bir deyişle Rus topçuları tarafından yok edilmiş olan tüm bir yer tespit sistemi ve füze savunma sistemini restore etmek.

“[Gürcistan’daki gözetleme sistemleri ve hava üslerinin restorasyonu] ya bir bütün olarak İttifak’ın ya da özel olarak ABD’nin bu bölgedeki bazı hava operasyonlarına lojistik destek olarak yapılıyor. Havaalanlarının ve tüm sistemlerin hızla yeniden inşa edilmesi, Gürcistan’dan çok uzak olmayan bir başka ülkeye karşı bir hava operasyonunun planlandığını kanıtlıyor…” [19]

Geçen Ekim ayının başlarında Rus Güvenlik Konseyi’nin Sekreteri Nikolay Patruşev, “ABD ve NATO’nun Doğu Avrupa’daki askeri varlıklarını artırma politikasını Rusya üzerinde stratejik askeri üstünlük arayışı olarak tanımladı.

“Yetkili ayrıca ABD’nin İran’a saldırmaya karar vermesi durumunda bölgede müttefiklere ihtiyaç duyacağını ekledi.” [20]

Patruşev, “İran’a karşı füze ve bombardıman saldırıları düzenlemeye karar verirse, ABD sadık müttefiklere gereksinim duyacak. Ve eğer Gürcistan bu savaşın parçası olursa, bu Rusya’nın ulusal güvenliğine ek tehditler yaratacak.” [21]

Geçen Ekim ayının ilerleyen günlerinde bir Azerbaycan web sitesi, 100 İran Hava Kuvvetleri jetinin, ülke sınırında tatbikat yaptığını ve “ABD’den askeri kaynakların Azerbaycan ve Gürcistan topraklarının İran’a saldırmak için kullanılabileceğini bildirdiklerini” kaydediyordu. [22]

Aynı ay The Hindu’da yazan Hintli gazeteci Atul Aneja, önceki Ağustos’taki Gürcü-Rus savaşının etkilerini yazıyor ve şu bilgiyi veriyordu:

“Rusya’nın Gürcistan’daki askeri savunma hakkı iddiası ve Batı Asya’nın [Ortadoğu] çeşitli yerlerindeki güç gösterisi, Washington’daki iç siyasi ve ekonomik kaygılarla birlikte İran’a karşı hemen bir saldırı olasılığının önüne geçmiş görünüyor.

“Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’ya doğru hareketini takiben Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Moskova’nın ciddi İran’a saldırma planlarının ortaya konulduğunu bildiğini kaydetti: ‘Bazı aktörlerin İran’a karşı bir saldırı planladıklarını biliyoruz. Fakat her türlü tek taraflı adıma ve nükleer krize askeri bir çözüme karşıyız.’

“Rusya, Gürcistan’da İran’a karşı saldırılarda kullanılması planlanan iki hava üssünü ele geçirdi. Rus güçleri aynı zamanda olası İran hedeflerinin izlenmesi için yararlı olabilecek silahlar ve İsrail insansız casus uçakları da ele geçirdi.” [23]

Aynı gazete, Rus askeri istihbaratının Washington’un “Gürcistan topraklarında aktif askeri hazırlıklara” giriştiğini kanıtlayan belgeler elde ettiğini belirten Dimitri Rogozin’den alıntı yaparak, İsrail ilişkisine dair bilgi de ekledi:

“İsrail Gürcistan’a sofistike Hermes 450 UAV casus uçakları, çoklu roket fırlatıcılar vermiş olmasının yanı sıra, Güney Osetya’ya karşı saldırıda kullanılan Gürcistan’ın eski Sovyet yapımı tanklarını da modernize etti. Ayrıca İsrailli eğitmenler Gürcü birliklerinin eğitilmesine katkıda bulundu.” [24]

Geçtiğimiz on yıldaki savaşları – Yugoslavya, Afganistan ve Irak’a karşı – ve ABD ve NATO askeri varlığının üç ülkede ve bunların çeperindeki birçok başka ülkede buna eşlik eden büyümesini birbiriyle bağlantısız bir olaylar dizisi olarak görmek yerine, eğilim olduğu gibi görülmeli: Her bir müteakip savaş alanını bir sonraki saldırganlık için sıçrama tahtası olarak kullanan tutarlı ve hesaplanmış bir strateji.

Pentagon Kosova, Afganistan ve Irak’ta asla terk etmeyi düşünmediği büyük askeri üslere sahip. ABD ve onun NATO müttefikleri Bulgaristan, Romanya, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Kuveyt, (ABD Donanması’nın 5. Filo’sunun merkez üs olarak kullandığı) Bahreyn ve civardaki başka ülkelerde önümüzdeki on – belki de yirmi ya da otuz – senenin savaşlarında kullanılabilecek üslere sahip.

1) New York Times, 9 Eylül, 2009
2) Ibid
3) Russian Information Agency Novosti, 15 Eylül, 2009
4) Ibid
5) Wikipedia
6) Agence France-Presse, 8 Eylül, 2009
7) Trend News Agency, 9 Eylül, 2009
8) Georgia Ministry of Defence, 14 Eylül, 2009
9) Turkish Daily News, 30 Ocak, 2007
10) ABD Dışişleri Bakanlığı
11) The Financiarul, 9 Eylül, 2009
12) Infotag, 11 Eylül, 2009
13) Bloomberg News, 15 Eylül, 2009
14) Agy
15) Stars and Stripes, 15 Eylül, 2009
16) Agy
17) Stars and Stripes, 13 Eylül, 2009
18) Russian Information Agency Novosti, 17 Eylül, 2008
19) Russia Today, 17 Eylül, 2008
20) Russian Information Agency Novosti, 1 Ekim, 2008
21) Fars News Agency, 2 Ekim, 2008
22) Today.AZ, 20 Ekim, 2008
23) The Hindu, 13 Ekim, 2008
24) The Hindu, 19 Eylül, 2008