ABD-Rusya gerilimi bitiyor mu?

ABD’nin doğu Avrupa’daki füze kalkanı projesini yenisiyle değiştirmesi ve Rusya’ya işbirliği teklif etmesi sonrasında “ABD ile Rusya arasındaki gerilim bitiyor mu?” sorusu ortaya çıktı.

ABD Başkanı Barack Obama, George W. Bush döneminden kalma Polonya ve Çek Cumhuriyeti merkezli füze savunma stratejisi planını rafa kaldırdıklarını ve yeni bir planı uygulayacaklarını ilan etmişti. Obama’nın açıklaması, yeni planda füze yerleştirilmesi planlanan ülkelerden biri olan Türkiye’de başka bir tartışmayı başlatırken, doğu Avrupa’nın savaş karşıtı çevrelerinde ufak bir zafer havası yarattı.

Obama, 17 Eylül’deki konuşmasında yeni füze savunma yapısının “eski [Bush] programından daha kapsamlı olacağını” söyledi. Üç sene önce Bush döneminde eski planı bizzat öneren kişi olan, Obama’nın da Savunma Bakanı yaptığı Robert Gates, eski planın İran’dan gelecek bir “tehdide” karşı artık en iyi seçenek olmadığını, tek bir sabit merkeze yerleştirilecek bir sistem yerine doğu Akdeniz’deki ABD gemilerinin de destekleyeceği daha mobil bir sistem kuracaklarını söyledi.

Rusya’ya işbirliği çağrısı
Robert Gates, yeni füze savunma sisteminde Pentagon’un Rus radarlarından yararlanma isteği taşıdıklarını da ilan etti. Gates, füze savunma sisteminde “ortak” olduklarını öne sürdüğü Rusya’nın güneyindeki Armavir radarının kendi kapsama alanlarındaki bir boşluğu doldurabileceğini söyledi.

Rusya, Bush dönemindeki doğu Avrupa füze kalkanı planına sert tepki göstermiş, planın İran değil kendisine yönelik olduğunu belirterek, İran’a karşı önlem alınacaksa bunun yönteminin bu olmadığını söylemişti. Rusya’nın füze savunma konusunda işbirliği önerisini de bizzat Ruslar iki sene önce yapmışlardı.

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, hayalci olmadığını ve NATO ile Rusya’nın bir gecede çözemeyecekleri temel ayrılıkları olduğunu bildiğini söyledi. Rasmussen, buna rağmen füze savunma sisteminde işbirliği potansiyeli olduğunu ifade etti.

Rusya’nın NATO elçisi Dimitri Rogozin, Rasmussen’in konuşmasını “beklenmedik ve olumlu bir açıklama” olarak değerlendirerek, iki tarafın füze savunma konusundaki anlaşmazlıkları çözmek üzere ortak bir yol haritası çıkarmaları gerektiğini söyledi. Rogozin’e göre ilk olarak taraflar ortak tehditlerin neler olduğunu belirlemeli, daha sonra bu ülkeler için siyasi, diplomatik ve ekonomik olası çözüm yolları üzerinde çalışılmalı ve ancak üçüncü ve son adımda füze savunma sistemi kurulması gibi askeri önlemlere başvurulmalı.

İranlılar ciddiye almıyor mu?
Doğu Avrupa’daki eski füze kalkanı planının, haklı olarak birçokları tarafından İran değil Rusya’ya karşı olduğu düşünülüyordu. Tahran Üniversitesi’nden Seyit Muhammed Marandi, “En baştan, ABD Doğu Avrupa’da savunma kalkanı kurmak istediğinden beri İranlılar bunun İran’a değil Rusya’ya karşı olduğunu düşündüler” diyor.

Russia Today’e konuşan Marandi, “İran asla AB’ye karşı bir tehdit olmadı ve İranlılar için bu iddia gülünç” diye ekliyor. Marandi’ye göre İranlılar, ABD planındaki son değişikliğin de ABD’nin içinde bulunduğu ekonomik zorluklardan kaynaklandığını düşünüyorlar.

Oysa ABD’nin yeni planı, eskisine oranla çok daha kapsamlı ve pahalı bir plan. Yeni planda kullanılması düşünülen SM-3 füzelerinin geliştirilmesi için şimdiden 2010 bütçesinde milyarlarca dolar ayrılmış bulunuyor.

Füzeler artık Rusya’ya değil İran’a karşı mı?
Diplomatik ilişkinin en tepesinde Rus ve batılı yetkililer “sıcak” açıklamalar yapsalar da, iki tarafın da bu kadar iyimser olduğunu söylemek zor. Washington Post gazetesinin haberine göre Rus ordusunun nükleer araştırma enstitüsünün eski şefi Tümgeneral Vladimir Dvorkin, yeni tasarlanan ABD sisteminin hâlâ Rusya’yı tehdit edebileceğine işaret ediyor. Dvorkin, meselenin yeni sistemin menzili olduğunu, yüksek menzilli sistemin Rusya’yı tehdit edebileceğini belirtiyor.

Çeşitli ABD kaynakları, yeni sistemde radarın Kafkasya’ya yerleştirilebileceğini vurguluyor. ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı James Cartwright da Kafkasya’ya yerleştirilecek X-Band tipi bir radarın Rusya’yı, sistemin kendisine karşı olmadığına ikna edeceğini savundu. Cartwright, “X-Band radarı tek yönlü. Başka bir deyişle, bir kez yerleştirdiğinizde, tek bir yöne bakar. Ve güneye, İran’a doğru baktığı çok açık olacak” dedi.

Doğu Avrupa’dan tümden vaz mı geçildi?
Oysa, ABD’nin halihazırda Avrupa’da Rusya’nın batısını kontrol edebildiği başka radar sistemleri de var. Rusya’yı daha çok ilgilendiren, Polonya’ya yerleştirilecek füzelerdi. Yeni planda ağırlığın Türkiye’ye kaydırılmış olması, doğu Avrupa’dan tümden vazgeçildiği anlamına gelmemeli.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, ABD’nin Polonya’yla yaptığı anlaşmaya uyarak ülkeye Patriot füzeleri yerleştireceğini açıkladı. Yeni planın açıklandığı sıralarda Sikorski, planı ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Çek Dışişleri Bakanı Jan Kohout’la görüşüyordu. Sikorski, ABD’nin kendilerini ülkeye füze yerleştirileceğine temin ettiklerinin altını çizdi ve yeni sistemde de yer alacaklarını, somut teklifi beklediklerini belirtti.

Çek Savunma Bakanı Martin Bartak, yeni planda kendi rollerinin ne olacağını sene sonuna doğru ABD’li yetkililerle görüşeceklerini açıkladı. Bartak, ABD’yle üst düzey görüşmelerde Çek Cumhuriyeti’nin hava gücünün yeniden inşası gibi başka askeri işbirliği konularının da görüşüleceğini duyurdu.

New York Times gazetesinde çıkan bir haber ise planın başka bir yönüne daha dikkat çekiyordu. Gazetedeki haberde “Polonya Bush planı çerçevesinde daha büyük durdurucu füzelere ev sahipliği yapmayı zaten kabul etmiş olduğu için, daha ufak füzeleri de kabul edeceği öngörülebilir. Ve hatta Çek Cumhuriyeti ve Polonya kabul etmezlerse, Romanya ve Bulgaristan gibi başka eski-Varşova paktı ülkeleri kabul edebilir” denilerek, yeni sistem için Bulgaristan ve Romanya’nın adının geçtiği de ortaya konuldu.

Yeni planın İran’ı daha yakından kıskaca almayı amaçladığı açık olmakla birlikte, Rusya’ya karşı askeri kapasitesi de eskisi gibi etkisini sürdürüyor. ABD ve NATO ile Rusya arasındaki gerginliğin ağırlık merkezinin Kafkasya’ya kaydığı ve gerilimin genelde üçüncü ülkeler üzerinden çıkarılan çatışmalarla patlak verdiği düşünüldüğünde, yeni planın Rusya açısından daha tehdit edici olduğu dahi iddia edilebilir.
(soL - Dış Haberler)