Mustafa K. Erdemol yazdı: İşte IŞİD'in sattığı kadınların ücreti...

Recep Tayyiplerin “müslüman” saymadığı IŞİD'in sattığı kadınları satın alanlar kim peki? Hangi dine mensuplar? Mezar ötesi anlayışların, bu dünyanın kar üzerine kurulu sisteminden nasıl faydalandığının küçük bir örneğidir kadın satışı. Kadının, “satılamadığı” yerlerde, töreyle, muta nikahıyla, berdelle el değiştirmesi kültürel bir tutumdur. Müslümanların IŞİD'e kızmaya yüzleri var mı?

Mustafa K. Erdemol

Haber değeri görülmemiş (!) olmalı ki, necip Türk medyasında yer almadı bu bilgi. Geçen yılın Kasım ayında internette yayınlanan, önceleri bir fantazidir deyip geçilen, Irak-Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) sattığı kadınların fiyatlarını içeren liste Birleşmiş Milletler tarafından doğrulandı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Çatışmalarda Cinsel Şiddetin Önlenmesi Özel Temsilcisi Zainab Bangura, fiyat listesinin gerçek olduğunu açıkladı. Buna göre IŞİD'in sattığı kız çocuklarının fiyatı 165 dolar.

Bangura, kadınların adeta “bir fıçı petrol gibi” çok sayıda erkek tarafından alınıp satılabildiğini, IŞİD militanlarının bu kadınları bazen binlerce dolar fidye karşılığında ailelerine de satabildiğini ifade etti.

YAŞLI OLANIN FİYATI DÜŞÜK
Basit bir fiyat listesi bu. En düşük fiyat yaşı büyük kadınlar için ödeniyor. Dolar üzerinden satışları yapılan yaşları 1-9 arasındaki kız çocuklarının fiyatı 165 dolar, ergenlik çağındaki kızların fiyatı 124 dolar, yaşları 20’nin üzerinde olan kadınların fiyatları ise daha düşük. 40 yaşının üzerindeki kadınlar ise 41 dolardan satışa sunuluyor.

Satın alma ya da açık artırma yöntemiyle yapılan kadın satışı, örgüt içerisindeki hiyerarşiye dayanıyor. Örgüt liderlerine kadın seçmede öncelik tanınıyor tabii. Bangura, zengin sivillerin daha sonra kendi tekliflerini (binlerce dolar olabiliyor bu) sunmalarına izin verildiğini, kalan kadınların da belirlenen fiyatlarla dileyene satıldığını söylüyor.

Radikal gruplar tarafından kontrol edilen topraklarda köle ticaretinin ortadan kaldırılmasının neredeyse imkânsız olduğuna inanan Bangura “ellerinde bu kadınlarla nasıl muamele edileceği konusunda bir program ve mekanizma var. Evlilik büroları bu tür 'evlilikleri', kadın satışlarını, fiyat listesini düzenliyor. Onlar sıradan bir isyancı grup değiller. Farklılar. Geleneksel bir ordu, iyi bir şekilde çalışan bir devlet teşkilatı karışımı gibiler ” diye ekliyor.

Bugüne kadar Iraklı, Suriyeli binlerce kadın köle olarak satılmak durumunda kaldı, bölgeye yapılan saldırılardan sonra yaklaşık 3 bin Yezidi kadın ya da kız çocuğu Irak'ta esir alındı. Militanların kontrolündeki bölgelerde, diğer azınlıklar ile aynı şekilde muamele görüyorlar, yani durumları korkunç kötü.

Geçen yılın sonunda, "İslam devleti", militanlarına kadın ya da çocuk kölelere ilişkin kuralları içeren bir kitapçık da yayınlamıştı.

BU İSLAM DEĞİLSE...
IŞİD'in İslamı temsil etmediğini söylemek kolay elbette. “Gerçek İslam”ın bu olmadığını söylemek de, iman sahiplerini rahatlatan, vicdani sorumluluktan kurtaran bir etki yaratıyor olabilir. “Tek derdi” İslam olan Recep Tayyip Erdoğan'ın Müslüman saymadığı IŞİD'in sattığı bu kadınları alanlar kim o halde? Hangi dine mensuplar bunlar? BM yetkilisi IŞİD'in hakimiyeti altındaki bölgelerde yaptığı bu iğrenç ticaretin müşterilerinin o yörenin müslüman sakinleri olduğunu da belirtiyor özellikle.

Dolayısıyla kadına yönelik geleneksel bakışın bu satışın “meşru” temelini oluşturduğunu kim inkar edebilir? İslam'da kadının yeri konusundaki görüşler kimse için sır değil. Kadının toplumdaki yeri İslam'da kendisine layık görülen yer kadar. Emek-üretim süreci içinde yer almayan, almasına izin verilmeyen kadının sıradan bir nesneye dönüştürülmesi İslamın kültürel kodlarıyla ilgili. Bu kodlar bu satışa izin veren zemini oluşturuyor. IŞİD'in yok edilmesi, bu iğrenç ticaretin aşşağılık müşterilerinin zihniyetini, öteden beri var olan “kültürlerini” ortadan kaldırmıyor. IŞİD'i kötü gösterip, iyi “müslüman” örneği vermek ucuz bir propaganda. İslam'ın kadına yaklaşımın kolaylaştırdığı bir satıştır IŞİD'in bu ticareti.

MEZAR ÖTESİ ANLAYIŞ BUDUR
Kapitalizmin metalaştırma anlayışının tüm hızıyla kadın bedeni üzerinde her gün yeşerdiği İslam coğrafyasında, tüm korkunçluğuna rağmen IŞİD sadece küçük bir ayrıntıdır. Sorunun temeli derinlerde. Mezar ötesi anlayışların, bu dünyanın kar üzerine kurulu sisteminden nasıl faydalandığının da küçük bir örneğidir kadın satışı. Kadının, “satılamadığı” yerlerde, töreyle, muta nikahıyla, berdelle el değiştirmesi kültürel bir tutumdur. IŞİD bunu hiç değilse adıyla sanıyla yapıyor. Kadına dininin verdiği değer kadar fiyat biçiyor. Yaşlı, elden ayaktan düşen kadını makbul görmeyen sadece IŞİD midir sanıyoruz? Yıllar önce bir İspanya gezisinde dört kadınla evlilik konusunda ne düşündüğü sorulan Recep Tayyip Erdoğan, “eşi artık erkeğin ihtiyaçlarına yanıt veremeyecek durumdaysa İslam erkeğin başka bir kadını almasını uygun görebilir” derken hangi kültürel, dini koddan yararlanmıştı? IŞİD ,işte bu kodların üzerinde oturuyor. 1 yaşındaki kız çocuğuna bile fiyat biçen IŞİD'i, “altı yaşındaki kızlarla evlenilebilir” diyen Sosyal Doku (Ne demekse ) Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız adlı hasta, kadın satıyor diye eleştirebilir mi? Kendi annelerini bile “tahrik olunabilecek varlıklar” olarak gören Alpaslan Kuytul adlı diğer hasta IŞİD'in kadın satışına karşı çıkabilir mi?

Ya da dindışı gericiliğin ülkemizdeki en yetkin temsilcilerinden, “bir sübyancının bir çocuğu arzulamasını yanlış bulmuyorum” diyecek kadar aklını yitirmiş “liberal”, sübyan hakları savunucusu Gülay Göktürk, IŞİD'in 1 yaşındaki kız çocuğuna fiyat biçerek satmasına nasıl itiraz edebilir?

IŞİD'i kimlerin desteklediğini, kimlerin kurduğunu, ortaya saldığını elbette biliyoruz. 

Peki bu uğursuz örgütü “yaşatan”ın hangi kültür olduğunu biliyor muyuz?