Brezilya: 'Kemer sıkma programı Dilma'nın siyasi intiharı oldu'

Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff'e yönelik olası soruşturma hakkında soL'a konuşan Brezilyalı sosyolog Leonardo Fontes,"Kemer sıkma programı uygulamaya karar vermesi, Dilma’nın siyasi intiharı oldu; çünkü, ilerici toplumsal hareketlerden ve örgütlü işçi kesiminden gelen desteğini yitirirdi. Finans/ekonomi sektöründen umduğu desteği de alamadı" ifadelerini kullandı.

Özlem Taştan

Brezilya, siyasal bir krizin eşiğinde. Geçtiğimiz günlerde yapılan oylamada, Kongre Alt Meclisi, Devlet Başkanı Dilma Rousseff'in yargılanmasının önünü açtı. Önerge Senato'da onaylanırsa (uzmanlara göre bu yüksek bir ihtimal), yapılacak soruşturma sonunda Roussef başkanlık görevinden alınabilir. 

Söz konusu soruşturma sürecini ve siyasal anlamlarını, Brezilyalı sosyolog Leonardo Fontes'le konuştuk. Fontes, Huffington Post'da Brezilya siyaseti hakkında yorumlar yazıyor.* 

Başkan Rousseff'in yargılanmasına yönelik son gelişmeler, uluslararası basının da gündeminde. Öncelikle, söz konusu soruşturma nedir, kısaca açıklar mısınız? Tartışmanın siyasal tarafları, iddialar neler?

Soruşturma, Dilma’ya yöneltilen iki suçlamaya dayandırılıyor: İlki, başkanlığının birinci ve ikinci döneminde, Kongre’nin onayını almadan, kamu bankalarından kredi almış olması. Ayrıca, kamu bütçesi yanıltmakla suçlanıyor. Fakat ben, pek çok iktisatçının ve hukukçunun da savunduğu gibi, bunun başkanlık görevinden almak için yeterli sebep olmadığını düşünüyorum; Anayasa’nın [görevden almak için] şart koştuğu  “görevi kötüye kullanma suçu” niteliğinde olmadığını düşünüyorum. Bence, aslında [bu suçlamalar] görevden almak için bir bahane. Çünkü, Dilma’ya yönelik destek azaldı; ekonomi iyi gitmiyor. Ayrıca, pek çok siyasetçi, Dilma hükümetinden memnun değil. Bir çok sebepten dolayı…En başta, bu siyasetçilerden bazıları, özellikle, Alt Parlamento'nun başkanı Eduardo Cunha, bir tür cezasızlık arayışı içinde. Kendi konumlarını korumak için, siyasal düzeni değiştirmeye çalışıyorlar.

SİYASETİN 'YARGISALLAŞMASI'

Lula da dahil olmak üzere, İşçi Partisi'nden üst düzey siyasetçilere, Petrobras yöneticilerine ve onlarla ilişkili iş adamlarına yönelik yolsuzluk soruşturmaları son 10 senedir gündemde. Öte yandan, Dilma’nın sorgulanmasını isteyen Alt Meclis üyelerinin yarısından çoğunun da hakkında açılmış bir yolsuzluk soruşturması var. Yargı'nın tarafsızlığına dair yönelik eleştiriler de söz konusu. Brezilya siyasetinde son yılarda Yargı'nın önemli bir aktör olarak rol oynamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Evet, sanırım, Brezilya’da, savcılar kurulunu bir kamu bakanlığı olarak kurumsallaştıran 1988 Anayasası'nın yürürlüğe girdiği tarihten bu güne, Yargı sistemi giderek güçlendi. Fakat, Lula başkan olduktan sonra, söz konusu savcılık makamına daha da  fazla özerklik verildi. Şöyle ki: Başkan, listedeki ilk üç savcıdan birini Kamu Bakanı olarak aday gösterir. Lula ve Dilma, her zaman bu listede ilk sırada olanı aday gösterdi. Kendilerinden öncekiler böyle yapmıyordu. Aynı zamanda, Lula, özellikle ilk görev döneminde, Fedaral Polis’e büyük bir özerklik ve güç verdi- daha sonra, aynı Federal Polis, “Araba Yıkama Operasyonu” olarak adlandırılan soruşturmada önemli bir rol üstlendi…Yani, 2002’den sonra, Federal Polis ve Kamu Bakanlığı daha özerk oldu. Ayrıca, pek çok solcu kişi ve ilerici toplumsal hareket, siyasetin ‘yargısallaşması’ını teşvik ettiler. Çünkü bunun faydasını görüyorlar. Örneğin, LGBT hakları, kadın hakları ve diğer azınlık haklarına yönelik güvenceler getirilmesinde, Yargı çok önemli bir rol oynadı. Yani, Yargı’nın bu özerklik ve gücü, sol tarafından bir araç olarak kullanıldı. Sanırım, demokrasimizin konsolide olması böyle bir sonuç verdi. Bügünlerde olup biten ise, yargı gücünün çoğunluğunu, orta sınıf ve daha muhafazakar bir formasyona sahip insanlardan oluşturuyor. Bu insanların bir kısmı, İşçi Partisi’ni soruştururken, kendi siyasal amaçlarını ve tercihlerini gözetiyorlar. Onlara göre, yolsuzluğun asıl nedeni, İşçi Partisi ve iktidardaki uygulamaları.

Son olarak, Dilma'ya yönelik soruşturma sürecinin, Brezilya’daki mevcut ekonomik kriz ve kemer sıkma programıyla bağlantıları neler?

Dilma, ilk başkanlık döneminde, başka bir ekonomik siyaset izlemeye çalıştı. Sanayi üretimini teşviklerle artırmaya çalıştı. Faiz oranlarını büyük oranda düşürdü, banka kredilerini yaygınlaştırmaya çalıştı. Bunlar finansal piyasasında güçlü bir çıkar çevresi yarattı. Sanayi sektörü, bu teşvike Dilma’nın beklediği yanıtı vermedi. İlk dönemde ekonomik büyüme, Lula’nın döneminin ve kendi beklentilerinin altında gerçekleşti. Aynı zamanda, 2011’den itibaren, uluslararası ekonomik kriz, Brezilya’yı oldukça güçlü bir şekilde etkisi altına aldı. Kriz, Dilma’nın ekonomik programına zarar veriyor. 2013’ten itibaren, özellikle finansal sektörü, kemer sıkma politikaları uygulanması için baskı yapıyor. Çünkü artık, tüm bu sosyal haklar, sanayi teşvikleri için yeterli bütçe yok. 

'KEMER SIKMA PROGRAMINI UYGULAMAYA KARAR VERMESİ DİLMA'NIN SİYASİ İNTİHARI OLDU'

Dilma da buna karşılık, ikinci kez seçildikten sonra, seçimde vaat ettiği ve ilk döneminde de uygulamakta olduğu programı tamamiyle değiştirdi. Kemer sıkma programını yürürlüğe koydu. Finansal çıkar çevreleriyle sıkı ilişkileri olan bir ekonomi bakanı atadı. Tüm bunlar, kamusal alandaki desteğini kaçınılmaz olarak azaltıyor. İşçi Partisi’ni ve Dilma yönetimini destekleyen tüm işçiler, yoksul kesimler, "hayır, ona bunun için oy vermedik" demeye başladılar. Desteği %10’nun altına düşmüş durumda. 

Öte yandan, kemer sıkma programını destekleyenler, Dilma’nın yaptığının yetersiz olduğunu savunuyor. Aslında bu politikayı uygulamak istemiyor, sadece kamu bütçesinde göstermelik önlemler alıyor diyor. Güçlü bir kemer sıkma programını uygulamaya geçirecek başka bir başkanın iktidara gelmesini istiyorlar. Bence, kemer sıkma programı uygulamaya karar vermesi, Dilma’nın siyasi intiharı oldu; çünkü, ilerici toplumsal hareketlerden ve örgütlü işçi kesiminden gelen desteğini yitirirdi. Finans/ekonomi sektöründen umduğu desteği de alamadı.

* Leonardo Fontes, http://www.huffingtonpost.com/leonardo-fontes/ 

Fontes, aynı zamanda, Rio de Janeiro Devlet Üniversitesi, Siyasal ve Sosyal Çalışmalar Enstitüsü'nde doktora araştırması yürütüyor.