Rektörlerin utanç verici metnine yanıt akademisyenlerden geldi: ODTÜ'nün yanındayız!

Bazı üniversitelerin rektörlerinin utanç verici ODTÜ açıklamasına akademisyenlerden büyük tepki geldi. Ankara Üniversitesi’nin ardından diğer üniversiteler de ODTÜ’lü öğrencilere destek verdi.

Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi rektörlerinin yaptığı ortak açıklama akademisyenlerin büyük tepkisini çekti. Daha sonra aralarında Hacettepe Üniversitesi’nin de bulunduğu başka üniversite rektörleri de benzer şekilde Başbakan’ı desteklerken, ODTÜ öğrencilerine yapılan saldırılara destek sundu.

Bazı üniversitelerin rektörleri tarafından yapılan bu ortak açıklamaya akademisyenler de ortak bir açıklamayla tepki gösterdi. Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde görev yapan öğretim üyeleri rektörlerin açıklamasına katılmadıklarını duyurdu.

Akademisyenler polis şiddetini kınadı
Yapılan ortak açıklama şöyle:

ODTÜ'de yaşanan üzüntü ve kaygı verici olaylarla ilgili olarak üniversitelerimiz tarafından bir açıklama yapıldığını gazetelerden öğrendik. Biz, aşağıda imzası bulunan ve Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi görev yapmakta olan öğretim elemanları olarak bu açıklamaya hiçbir şekilde katılmadığımızı beyan ediyoruz.
...
ODTÜ'de yaşanan olaylarda öğrencilerin maruz kaldığı polis şiddetini kınıyoruz. ODTÜ’lü meslektaşlarımızın tüm ifadelerine rağmen, söz konusu açıklamayı yapan üniversite yönetimlerinin, polisin olayları başlattığı, olayların ilk aşamasından itibaren iyi niyetli davranmadığı ve orantısız güç kullandığı gerçeğini gözardı etmelerini manidar buluyoruz. Polis şiddeti karşısında tek vücut olarak tepki gösteren ODTÜ’lü meslektaşlarımızın ve öğrencilerin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Üniversitenin özgürlüğü sadece öğretim elemanlarının araştırma ve ifade özgürlüğünden ibaret değildir. Öğrencilerin düşünce, ifade ve protesto özgürlükleri de üniversite ortamının ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’de son yıllarda öğrenciler üzerinde artan baskılara sessiz kalan, akademik özgürlüklere yapılan müdahaleler karşısında susan üniversite yönetimlerinin, iktidarı elinde tutanlara hoş görünmek maksadıyla yaptıkları açıklama, akademi tarihine kara bir leke olarak düşmüştür.

Üniversiteler, iktidarların böbürleneceği projeler üreten, şirketlerin taşeronu gibi çalışan, kâr hedefine odaklanan imalathaneler değildir. Akademinin vazgeçilmez görevlerinden biri de, hiçbir baskı altında kalmadan, toplum ve iktidarı sorgulamak, bunlar hakkında bilimsel ve eleştirel görüşlerini dile getirmektir. Üniversiteler, güçlünün karşısına bilgi, bilim ve özgürlükçü düşünce ile çıkabilmelidir. Araştırma alanı fark etmeksizin akademik özgürlükler bir bütündür. Akademik özgürlüklere saygı gösterilmeyen kurumlarda, nasıl kullanılacağı ve neye hizmet edeceği sorgulanmaksızın üretilen bilginin, toplumlar üzerinde yıkıcı etkileri olabileceğini tarih bizlere birçok defa göstermiştir.

Bugün, baskıcı politikaların ana hedefi haline gelmiş olan ODTÜ’lü akademisyen ve öğrencilerin yanında yer almak, akademi ve demokrasi tarihi açısından vazgeçilmez bir sorumluluktur. Basit iktidar hesapları ve ikbal kaygıları ile ODTÜ’ye karşı tavır alan üniversite yönetimleri ve bu yönetimleri destekleyenler veya bu politikalar karşısında sessiz kalanlar, bu davranışlarının hesabını, akademik özgürlükler ve demokrasi tarihi önünde vermek zorunda kalacaklardır.

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Elemanları, İstanbul Üniversitesi Öğretim Elemanları, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Elemanları, Marmara Üniversitesi Öğretim Elemanları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Elemanları, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Elemanları"

Hacettepe’ye imzasını geri çekme çağrısı
Konuya ilişkin bir diğer açıklama da Hacettepe Üniversitesi Eğitim Sen İşyeri Temsilciliği’nden geldi. Hacettepe Üniversitesi’nin ODTÜ’lü öğrencileri suçlayan metinden imzasını çekmesinin talep edildiği açıklamada şunlar söylendi:

"18 Aralık 2012 tarihinde ODTÜ yerleşkesinde hükümete yönelik barışçıl protestonun akıl almaz bir polis şiddetiyle karşılanmasının ardından öğrencilerinin protesto hakkına sahip çıkan ve çığrından çıkmış polis şiddetine eleştiri getiren ODTÜ rektörlüğü ve üniversite öğretim elemanları Başbakan eliyle hedef tahtasına oturtuldu.

Yaşanan olayların niteliği ayan beyan ortadayken, asgari bilimsel özgürlük fikrinin ve demokrasi kültürünün olduğu herhangi bir ülkede üniversite kamuoyunun bu saldırgan üsluba karşı çıkması ve Başbakana evrensel hak ve özgürlükleri hatırlatması beklenirdi.

Ne yazık ki üniversitelerimiz gelecek kuşakların okuduklarında gurur duyacakları bir tutum almak yerine gücün karşısında eğilmeyi tercih ettiler ve gerçeğin karşısında yalanın, demokrasi karşısında totalitarizmin tarafında yer aldılar. Hacettepe Üniversitesinin de aralarında olduğu 12 üniversitenin imzaladığı bir bildiri ile yaşanan şiddetten öğrencileri sorumlu tuttular. Üniversite rektörleri sözkonusu açıklamada, her fırsatta temel hak ve özgürlükleri hedefe koyan hükümet yetkililerine teşekkür etmeyi de ihmal etmediler. Bu açıklamanın Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP milletvekili Prof. Burhan Kuzu’nun 24 Aralık 2012 tarihli Radikal gazetesine verdiği ibretlik mülakatta sarfettiği üniversitelere ve demokrasiye yönelik saldırgan sözleriyle aynı güne rastlaması tarihin ironilerinden birisi olarak anımsanacaktır.

Üniversite rektörleri bu açıklamayla bir bilim insanının sahip çıkması gereken temel ilkeye yani gerçeğe sadakat ilkesine sırt çevirmiştir. Yaşananlar ayan beyan ortadadır. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün kamera kayıtları polisin hiçbir uyarıda bulunmadan barışçıl bir yürüyüşe gaz bombaları ile saldırdığını kanıtlamaktadır. Gözaltına alınan öğrencilerin sorgu tutanakları ve kamera kayıtları olaylarda iddia edildiğinin aksine molotof kokteyli atmak ve lastik yakmak gibi eylemler yapılmadığını açıkça göstermektedir. Burada bir bilim insanının sorgulaması gereken bir başbakanın neden bir törene 105 koruma aracı, 20 zırhlı araç, 8 TOMA ile 3600 polis ile gittiği olmalıdır. Bilim insanları kendilerine servis edilen psikolojik harekat bültenlerine itibar etmek yerine hiç değilse ODTÜ rektörlüğünün yaptığı açıklamaları anlamaya çalışmalıdır.

Hacettepe Üniversite Eğitim-Sen İşyeri Temsilciliği olarak, Üniversitemiz Rektörlüğünün bu ortak açıklamaya verdiği imzayı geri çekmesini talep ediyoruz. Kaldı ki Üniversite yönetiminin böyle bir metni üniversite bileşenleri ile tartışmaya açmadan imza atması bile en temel bir demokratik ilkenin ihlalidir. Ayrıca Başbakan’ın saldırgan üslubunda ifadesini bulan otoriter anlayışın yarın sizi de hedef almayacağını kimse garanti edemez.

Tarih sizi eğer hatırlayacaksa verdiğiniz imza ile değil, çektiğiniz imza ile hatırlayacaktır."

Akdeniz Üniversitesi öğretim elemanlarından tepki
Konuya ilişkin açıklama yapan Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği de yaşanan saldırılara dikkat çekerek öğrencilere destek verdiğini duyurdu:

“Bir Başbakan ancak binlerce polis eşliğinde üniversiteye girebiliyorsa, meşruiyetini tümüyle yitirmiş demektir.

Ancak binlerce polisle dolaşabilen bir Başbakan icraatlarının haksızlığını kabul ediyor demektir.

En demokratik hak arayışları binlerce gaz bombasıyla susturulmaya çalışılıyorsa o ülkede diktatoryal bir gidiş var demektir.

Demokratik, laik, bilimsel üniversite mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz"

Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri de tepki göstermişti
Ankara Üniversitesi'nden 93 Öğretim Üyesi, yayınlandıkları metinle ODTÜ'de Başbakan Erdoğan'ı protesto eden öğrencilere yönelik polis terörüne karşı protestonun demokratik bir hak olduğunu savundu ve öğrencilere sahip çıktı.

(soL-Haber Merkezi)