Google’a güvenmeli miyiz?

Google sivil yaşamda her zaman elimizin altında, bu da Google’ı, yozlaşmış özel istihbarat şirketleri ve Blackbird gibi karanlık yarı-kiralık markalarla aynı yatakta görmek isteyeceğiniz en son şirket yapıyor.

Yasha Levine
Pando.com - 26 Mart 2014

NSA casusluğu konusundaki curcuna sürerken, Google’ın halkla ilişkiler uzmanları sizi, şirketlerinin ABD’nin askeri-endüstriyel kompleksinden pek uzak durduğuna ikna etmek istiyor.

Bu hafta Google, satın aldığı iki robotik üreticisi şirketine, DARPA’nın [ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı araştırma kurumu] fon vermesini reddederek büyük şov yaptı. Gerçi şirketler zaten bizzat Savunma Bakanlığı’nca yeterince fonlanıyordu ama... Hoş bir jestti bu, Silikon Vadisi’nin hükümet müdahalesinden kurtulmasını dileyenlerden de sıcak karşılama gördü.

Ne yazık ki, kalabalıklarca coşkuyla karşılanan bir duyuru Google’ın kamu imajı için iyiyse de şirketin ABD askeri ve istihbarat kurumlarıyla uzun ve süregiden yakın çalışma tarihini pek değişterecek bir şey değil.

Önceki bir yazımda, Google’ın biz sivillere e-posta ve arama motoru sağlamaktan çok ötesini yaptığını ayrıntılarıyla yazmıştım. Teknolojisini, dünyadaki en güçlü ve etkili istihbarat örgütlerinin gözetleme operasyonlarını geliştirmeleri için satıyor: NSA, FBI, CIA, DEA, NGA alfabenin türlü kombinasyonları.

Bazı örneklerde -mesela şirketin NSA ve kardeş kurumu NGA’yla anlaşmalarında- Google devlet kurumlarıyla doğrudan birlikte çalışıyor. Ama son yıllarda Google daha fazla taşeronluk yapmaya başladı: askeri şirketlerle ortaklıklar kurarak ürünlerini askeri ve istihbarat kurumlarına satıyor. Google’ın ısrarla takip ettiği bir strateji bu, böylece ABD’nin askeri-istihbarat-endüstriyel kompleksinin adam kayırmacı demirbaş şebekelerine kancasını daha iyi takıyor.

Geçen on yılda Google Federal (şirketin Washington D.C. bölümü) Lockheed Martin gibi geleneksel askeri şirketlerin yanı sıra, kimi daha ufak butik şirketlerle de ortaklık kurdu - ki bunların arasında, CIA’yla yakın bağlantılı eski paralı asker şirketi Blackwater da var.
Bu yaklaşım 2006 yılında başladı.

O sıralarda Google Federal, lobi gücünü artırmaya ve askeri ve istihbarat şirketi deneyimi olan satışçılar artırmaya başladı - ki bunlardan en az biri, Yatırım Müdürü Jim Young, CIA’de çalışıyordu. Ortaklıklar artmaya başladı. Hedef, bu derin bağlar üzerinden Google teknolojisini satmaktı.
Ve strateji çalıştı.

Washington Post, Google’ın yeni yaklaşımının başarısını 2010’da şöyle özetliyordu:

“Direktör Michael Bradshaw dört yıl önce Google Federal’e geldiğinde, eyaletteki tüm devletle iş yapan şirketleri kapı kapı dolaşıp ortaklıklar kurmayı denedi. Dört yıl sonra, hükümete çalışan birçok geleneksel büyük şirket, Google’la da çalışmaya başladı. İki taraf da işbirliğinde çıkarı olduğunu gördü. Google’ın geniş ticari başarısına rağmen, ortaklıklar bu internet devinin başka bir kârlı pazarda mevzi kazanmasını sağladı.”
Kim bu “hükümete çalışan birçok geleneksel büyük şirket”? Washington Post makalesinde, Lockheed Martin’in adı geçiyordu. Ama ötesi var.
Gizliliği bulunmayan “devlet ihale veritabanı”na bakıldığında, Google’ın, dünyanın en büyük üç silah üretisinden biri olan Northrop Grumman’la ortak olduğunu görüyoruz.

2008’de Google, Savunma Bakanlığı’nın Google Earth uygulamasından faydalanmak için projesini yapmak üzere Eyak’la 2 milyar 735 milyon dolarlık ortaklık kurdu. Eyak, Alaska merkezli bir butik silah şirketi. Tüm başarılı silah şirketleri gibi, Eyak’ın yöneticileri de yakın zamanda 28 milyon dolarlık bir rüşvet skandalıyla gündeme geldi.

Ama Google’ın gizli ihalelerdeki ortaklıklarını bulmak, şaşırtıcı olmasa gerek, o kadar kolay değil.

Daha önce gizliliği kaldırılan, 2003’te Google’ın NSA’dan aldığı iş talimatı sayesinde, bazı örneklerde şirketin, ABD hükümetinin izni dışında bilgi ifşa etmesinin hatta ihalelerin varlığını dahi kabul etmesinin yasak olduğunu biliyoruz.

Yine de Google’ın “Hükümet Girişimi” sayfası bazı ipuçları barındırıyor. Google sayfadai hükümete sağladığı ürün ve hizmetlerde ortaklık yaptığı bazı şirketleri listeliyor.

Aralarında Califormia merkezli dev askeri şirket ve yarı-resmi istihbarat ajansı SAIC de var. Tim Shorrock’un “Kiralık Casuslar” kitabına göre SAIC’in 40 binin üzerindeki çalışanlarının yarısı “temiz sicil” sahibi - çoğunluğu da doğrudan NSA’dan geliyor.

Daha az tanınan bir diğer şirket de dikkat çekiyor: Blackbird Technologies, CIA’yle ve kötü şöhretli Blackwater’la güçlü bağlara sahip, ketum bir yüksek askeri teknoloji şirketi.

Şirket üzerine yazan az sayıdaki gazetecilerden Noah Shachtman, Blackbird’ü “Adam Avlama A.Ş.” olarak tarif ediyor, çünkü şirketin başlıca ürünü, şüpheli teröristlerin veya “önemli şahısların” gizlice etiketlenmesi, takip edilmesi ve yerlerinin tespit edilmesi için kullanılan sofistike bir yer bulma böceği. Bu böcekler sadece kişinin yerini bulmakla kalmıyor, cep telefonu iletişimlerini, kablosuz internet kullanımlarını gözlüyor ve belli ki internet üzerinden bilgi aktarabiliyor.

Çok çılgın, değil mi?
Blackbird’ü askeri Google Earth yazılımı versiyonunda Google’ın ortağı yapan teknolojisinin önemli kısmını mekan izleme oluşturuyor ve bu teknoloji, ABD askeri ve istihbarat camiasıyla yakın işbirliği içinde geliştirildi.
Ama Blackbird’ün, çok muhtemelen pasif gözlem işinin ötesinde de parmağı var. Bazı eski Blackbird çalışanları, Noah Shachtman’a şirketin rutin olarak “rutinin dışına çıktığını” söylüyor. Yani şirket savaş bölgelerinde özel silahlı operasyonlarda rol alıyor ve kayıp veya esir askerleri kurtarma misyonlarına katılıyor.

Sahaya silahlı askerler süren bir askeri gözlem teknolojisi şirketi? Hmm... Sanki Blackbird, daha farklı bir şirket tanımı gerektiriyor gibi - Blackwater/Xe gibi paralı asker şirketlerine biraz daha yakın bir tanım.

Gerçekten de Blackbird, Blackwater’la ve kurucusu Eric Prince’le bağlantılı görünüyor. 2010’da Jeremy Scahill, Blackbird’ün özünde Blackwater’ın bir uzantısı olduğunu yazmıştı.

Şimdilerde Blackbird’ün Başkan Yardımcısı olan ve eskiden Blackwater için çalışan Cofer Black’in kariyeri dikkat çekici.

CIA gizli servisi için, çoğunlukla Afrika ve Ortadoğu’da çalıştı. 1990’larda Sudan’da CIA İstasyon Şefi’ydi, ki o zamanlar Usame bin Ladin’in operasyon merkezi de bu ülkeydi. 11 Eylül saldırılarının arifesinde CIA’nın Kontrterör Merkezi’nin de başındaydı. Saldırıyı önleyemeyince, El Kaidecileri avlama işinin başına getirildi, sonra da CIA’in “sıradışı icra” programının mimarı olarak ünlendi - terör şüphelilerinin kaçırılıp dünyanın birçok yerindeki gizli CIA mekanlarında işkenceyle ifadelerinin alınması programı.

Tüm bunlar ne anlama geliyor?
Google yönetimi, Edward Snowden’ın NSA sızıntılarının arifesinde, hükümetin gözetleme politikaları konusunda kamuya epey eleştirel açıklamalar yaptı. Google Başkanı Eric Schmidt, bunu “kabul edilemez” bulduğunu söyledi ve Başkan Barack Obama’ya kişisel şikayette bulundu. Şirket, hükümetin gözetleme politikalarında reforma gidilmesi için çalışan bir Silikon Vadisi örgütlenmesinin kurulmasına da önayak oldu.
Elbette Google yöneticileri kameralar önünde dilediklerini yapabilirler, şirketi askeri-endüstriyel kompleksten uzak tutmaya da çalışabilirler. Ama Google’ın SAIC, Northrop Grumman ve Blackbird gibi askeri şirketlerle ortaklıkları, şirketin Amerikan askeri gözetleme yapılanmasıyla kol kola olduğuna dair daha fazla kanıt sunar.

Özellikle SAIC ve Northrop Gumman’ın NSA’yla işbirliği konusunda uzun bir geçmişi var - tam da Google’ın sözde karşı olduğu ülke içi gözetleme programlarının tasarlanması, inşa edilmesi ve işletilmesi noktalarında. Bunlar gibi şüpheli ortakları olduğu müddetçe, Google’ın Oakland’da göstericilere ve sendikacılara karşı casusluk yapmak için kurulan tartışmalı bir polis gözetleme merkezine hizmet sunmakta tereddüt etmemesine şaşırmamak gerek.

Microsoft, Oracle, IBM ve Amazon gibi çoğu büyük teknoloji şirketi de askeri gözetleme devletimizle kol kola. Google’ı öne çıkaran, şirketin, Amerikan halkına dair sahip olduğu veri ve bilginin devasa hacmi.

Bizim, yani her gün bilgilerimizi Google’a emanet eden milyonların, Google’ın ne olduğunu anlaması önemli. Geleneksel bir internet servis sağlayıcısı değil bu şirket. Hatta, hafif alaycı kimselerin dediği gibi, bir reklam şirketi de değil. Google tamamen yeni tipte bir canavar: hem gerçek hem siber dünyadaki gündelik yaşantımızın çoğunluğunu süzme misyonu üstlenmiş, kâr amaçlı bir küresel gözetleme şirketi. Amacı, bizi olabilecek en derin şekilde izlemek, analiz etmek ve etiketlemek -kimiz, ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz, kimle konuşuyoruz, ne düşünüyoruz- ve bu bilgiyi paraya çevirmenin yollarını bulmak.

Google sivil yaşamda her zaman elimizin altında, bu da Google’ı, yozlaşmış özel istihbarat şirketleri ve Blackbird gibi karanlık yarı-kiralık markalarla aynı yatakta görmek isteyeceğiniz en son şirket yapıyor.