Avrupa Ulusal Bilim Akademileri Federasyonu (ALLEA), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yazdığı bir mektupla Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) yapılan son düzenlemelerle kurumun bilim akademisi vasfını yitirdiğini belirtti. Bir kopyası Başbakan Erdoğan’a da gönderilen mektupta, TÜBA’yla ilgili yapılan düzenlemelerin Türkiye Cumhuriyeti’nin bilim camiasındaki saygınlığının tehdit ettiği ifade edildi.
"Uyarılarımızı dikkate almadınız"
ALLEA Yönetim Kurulu, 12 Eylül 2011’de ALLEA’nın önceki yönetimi tarafından yapılan uyarıların dikkate alınmaması üzerine Cumhurbaşkanı Gül’e yeni bir mektup yazma ihtiyacı duyduğunu ifade etti. Mektupta “Tüm Avrupa Akademileri’nin (ALLEA) önceki başkanlığının çok sayıda akademi, akademi federasyonu ve uluslararası bilim camiasının ileri gelen isimleriyle birlikte ifade ettiği hoşnutsuzluk ve şaşkınlık ifade eden mektubunun TÜBA ile ilgili mevzuatın geri alınmasıyla sonuçlanmamasından derin bir üzüntü duyuyoruz” denildi.
27 Ağustos 2011’de yapılan mevzuat değişikliğiyle TÜBA üyeliğine seçilme ve TÜBA Başkanı’nın atanma koşulları değiştirildi. Düzenleme, kurumun özerkliği ve bağımsızlığını ortadan kaldıracağı gerekçesiyle ulusal ve uluslararası bilim camiası tarafından yoğun tepkiyle karşılandı.
ALLEA tarafından Gül’e yollanan ikinci mektupta, bağımsızlık ve bilim alanında üstün başarının bütün dünyada bilim akademilerine seçilmenin ana kriteri olduğu vurgulanarak, “Yalnızca bu kriterlere uyulduğu sürece bir Akademi’nin toplumda bilimsel vicdanın temsilcisi olarak işlev görmesi mümkündür” denildi. İtibar görmek ve uluslararası bilim camiasıyla bütünleşmek isteyen her bilim akademisinin bu iki ölçüte uymak zorunda olduğunun altını çizen ALLEA yönetimi, bir bilim akademisinin ideolojik, siyasi ve ekonomik bağımsızlığa sahip bir kurum olarak, faaliyetlerini bilimsel mükemmeliyet ve özerklik temelinde yürütmesinin zorunlu olduğunu vurguladı.
“Korkularımız gerçek oldu”
Mektup şu şekilde devam etti:
“Bilim ve siyaset arasında bu denli yakın bir ilişkinin olası faydalarının Türk Akademisi’nin özerkliğini ve bağımsızlığını yitirmesinin gölgesi altında kalacağı yönündeki korkularımızın gerçek olduğunu üzülerek görüyoruz. Bu korkular ne yazık ki kısa süre önce gündeme gelen yeni TÜBA üyelerinin aday gösterilmesi ve atanması ve TÜBA Başkanı’nın atanması sürecinde kendini göstermiştir. Bir Akademide başkanın ve yeni üyelerin bilimsel liyakat temelinde ve hükümet organları ya da üçüncü tarafların müdahalesi olmaksızın bilim camiası tarafından aday gösterilmesi ve seçilmesi büyük önem taşır.”
“Türkiye Cumhuriyeti bilim camiasında itibarını kaybediyor”
ALLEA yönetimi mektubuna, TÜBA’nın geçmişte uluslararası bilim camiasında büyük saygınlığa sahip bir kurum olduğu vurguladıktan sonra şöyle devam etti:
“Ekselansları, lütfen bu köklü değişikliklerin, Akademi’nin yalnızca bilim ve teknolojinin geleceği konusunda ulusal ölçekteki tartışmalarda bir güvenilirliğinin kalmaması sonucunu doğurmayacağını, küresel ölçekteki bilimsel alışverişlerde de güvenilirliğini yitireceğini belirtmemize müsaade edin. Türkiye Cumhuriyeti bilim camiasındaki itibarını kaybetme tehlikesi altındadır.”
“Bu çerçevede sizi bir kez daha söz konusu mevzuat değişikliğini geri çevirerek, Akademi’ye özerkliğini yeniden kazandırmaya ve bağımsızlık ve bilimsel mükemmeliyet gibi temel kriterleri korumaya davet ediyoruz.”
(soL-Bilim)