Efsanevi bir devrimci sembol olarak machete

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları

Otobüslere binmişiz, Havana’daki tüm üniversite yurtlarından öğrenciler, şehrin en doğu ucundaki yurda, Microdiez’e gidiyoruz, gönüllü çalışmaya... İndik, onlarca öğrenci. Evleri Havana yakınlarında olanlar Pazar günü olmasından dolayı şehir dışında olduklarından, yabancı öğrenciler sık göze çarpıyor dünyanın her tarafından insan var.

Ne yapacağız, yurdun önünden sahile kadar olan bölgedeki otları keseceğiz, tamam nasıl yapacağız, macheteyle, tamam, aman aldığınız macheteleri kaybetmeyin sayıları kısıtlı yorulunca başkasına verin, tamam.

Ve işte elimde! Küba devriminin sembolü olan silah. Sadece devrimin mi? Asıl bağımsızlık savaşlarının... İspanyolların gördüklerinde korkudan titredikleri – yeri geldiğinde – kılıç (tak balçağı, al sana silah! Bu yüzden İspanyollar şeker kamışı hasadında kullanılan ve haliyle her evde bulunan bu tarım aletini engelleyememişler belki ama, balçak bulundurmayı yasaklamışlar).

Vur, ha, vur, ha, vur, ha...Yahu kesemiyorum ben otları? Yandaki Kübalılar’a bakıyorum, şimdiden iki metre ilerlemişler. Biraz izleyip kopya çekmeye çalışıyorum, nafile. Açısını mı tutturamıyorum, nedir. Bir Kübalı fark ediyor vuruşlarımdaki acemilik ve suratımdaki ızdırabı, geliyor gösteriyor, Şöyle savurman lazım, omzunu yanlış kullanıyorsun... Ama yok, beceremiyorum. Böylesine anlamlı bir çalışmada emek vermek için dolup taşıyorum, lakin olmuyor. Küba topraklarında elde machete dünyanın her yanından insanla gönüllü çalışmanın romantik imgesi, bir trajedi olup üstüme çöküyor. İçinde bulunduğum şu trajik durumda dışarıdan bakanlara verdiğim görüntünün komikliğini farkındalığım ise, trajedinin en büyüğü... Ah bir tırpan olaydı diyeceğim, ne İngilizcesini ne İspanyolcasını biliyorum, diyemiyorum, tarif edeyim derken daha bir gülünç oluyorum.

Anlayacağınız, macheteyle, bu büyük devrimci sembolle ilk imtihanımı hezimetle sonlandırıyorum.

Az şey mi machete? Karikatürlerde Kübalı yurtseverlerin elinde parlar machete, halen Devrimi Savunma Komiteleri’nin ambleminde machete tutan Kübalı vardır. 1895-1898 Bağımsızlık Savaşı’nda büyük general Máximo Gómez’in yardımcılığını yapan Bernabé Boza, otuz sene sonra anılarını yazdığında “İspanyollar macheteden öyle korkarlardı ki, Kübalılar’la karşı karşıya gelmekten kaçarlardı” der. Boza’ya göre “Al machete” çığlığını duyup yürekleri korkuyla dolan İspanyollar, şaha kalkan atlarını İspanyolların üzerine sürerek taarruza kalkan Kübalılar’ın machetelerinin boğazları keserken çıkardığı dehşet verici “çis, ças” seslerini asla akıllarından çıkaramazlar.

Kübalı tarihçi Erasmo Dumpierre, Kübalılar’ın o zamanlar temel silahı olan machete karşısında İspanyollar’ın en kuvvetli silahının dahi işe yaramadığını yazar. Küba Güzel Sanatlar Müzesi’nde savaşı resmeden tablolarda Kübalılar hep machete taarruzlarında, at sırtında resmedilmiştir. Karşı taraftaki İspanyollar’ın, tüfeklerinin namlularını tuhaf bir şekilde havaya doğru tutmaları resmin gerçekçiliğini sorgulatır size ama, şaha kalkmış atının sırtında, elinde machetesi parlayan Kübalı’ya kalpten inanır, sevgi ve hayranlık duyarsınız.

Sadece Kübalılar mı? İspanyollar da iyi bilir bu efsanevi silahın rolünü. Franco döneminin askeri tarihçisi Carlos Martínez Campos, 1895-98 savaşını Kübalılar’ın kazanmasını, macheteyi kullanmakta gösterdikleri beceriye bağlar. Gerçi Carlos Martínez Campos’un, 1895’te İspanyol kralı adına Küba’nın askeri valisi olan Arsenio Martínez Campos’un soyundan gelmesi “Acaba çocukluğunda dinlediği hikâyelerin mi etkisinde kalmış?” diye sordurur size ama, - hele ki benim gibi Kübalılar’ın macheteyi nasıl kullandığını pratikte acı bir tecrübeyle gördüyseniz - takdir edersiniz Kübalı yurtsever savaşçıları.

ABD’liler bile adeta büyülenmiştir machete imgesiyle. 1896’da savaş muhabiri James Hyde Clark, Kübalılar’ı “Yerlilerin sesleriyle bağırarak” ya da “bin sırtlanın sesiyle haykırarak” machete hücumuna kalkmış, İspanyol piyadesini kılıçtan geçirirken resmeder. Bunda ABD’nin o dönem İspanya’ya karşı Kübalılar’ı desteklemesinin de rolü olabilir diye geçirirsiniz aklınızdan, ama habere inanmamak için hiçbir sebep yoktur, zira muhabir Küba’dadır. Bundan 16 sene önce, 1994’te dahi imge gücünden hiçbir şey yitirmemiştir. Joseph Smith, Kübalılar’ın “favori silahı” olan machetenin o dönem “en modern tüfeğin kurşunundan dahi daha ölümcül” olduğunu yazar.

Bir saniye...

Tüfekten daha mı ölümcül? 1895’te?

İmgeye atfedilen özelliğin bunca abartılması, sonunda imgenin gerçekliğini sorgulatır size. Araştırırsınız.

Bakarsınız ki, bu efsanevi devrimci sembol, gerçekten de bir efsanedir aslında.

Sadece 1895-98 savaşında değil, 60’lardaki savaşta da Kübalılar’ın temel silahı elbette tüfektir machete falan değil. Sadece tüfek de değil, tabanca, el bombası, dinamit... İspanyollar’ın elinde Mavzer vardır dönemin en ileri silahı. Kübalılar’ın elinde elbette her türlü silah vardır ama en çok Remington kullanırlar – ABD’deki göçmenlerin katkısı. 2,2 kilometredir Mavzer’in menzili (Remington’ın 4 katı), nasıl macheteyle saldırılır nizami, saldırıyı bekleyen ve bu silahı taşıyan birliğe?

Kullandılar elbette Kübalılar macheteyi, ama taktik hamleler için. En sık kullanımı, pusu kurdukları İspanyol askerlerinin bir araya gelip, tüfeklere kolay hedef olmalarını sağlamak için kalkılan şaşırtma saldırılarıydı, ki atlılar kısa sürede geri çekilirdi. Sonra başlardı Kübalılar, sömürgecileri tek tek indirmeye. Birçok savaşta İspanyollar, pusuda, saklanmış olan Kübalı direnişçileri görmezlerdi bile – kayıp verir, geri çekilirlerdi.

Üstelik Kübalılar’ın iyi nişancılığı karşısında, İspanyol ordusunun nişancılığı tek kelimeyle berbattı. Egemen sınıfların korkusunun ürünüydü bu, ya da, başka türlü bakarsak, İspanyol emekçilerinin bir hediyesi: Ayaklanmalardan ölesiye korkan kral, İspanyollar’ın savaşa gidene kadar tüfek kullanmayı bilmesine izin vermezdi. İlk kurşunlarını Kübalılar’a sıkardı çoğu İspanyol askeri – haliyle, karavana.

Ancak efsanevi bir devrimci semboldür machete. Gerçekte bu ününü biraz, hatta bayağı tırpanlayan ögelere rağmen.

Belki de her sembolde biraz efsane payı vardır. Ama önemi büyüktür devrimci sembollerin. Gerçekliğin, sembolün temsil ettiğine ters yanlarına rağmen...

[email protected]

Not: Askeri tarihe dair bilgiler için şu kaynaktan faydalandım: John Lawrence Tone, The Machete and the Liberation of Cuba, The Journal of Military History, Sayı 62, Ocak 1998.