Devrim Silahla Savunulur

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları

Devrim silahla savunulur.

Fakat bu silahlar, patlamak zorunda değildir.

Küba, devrimden bu yana ABD’nin askeri tehdidi altında yaşıyor. Tehdit, Domuzlar Körfezi’nde gerçeğe dönmüş, fakat Küba halkının, Havana’nın Devrim Meydanı’nda Fidel’i dinledikten sonra dağıtılan tüfeklerden birini kapar kapmaz kamyonlara atlayıp buraya gelen Kübalılar’ın namlularına takılmıştı.

Küba, 1961’deki savaşı 72 saatte kazandı. Oysa savaşta galip gelmenin tek yolu değil bu. ABD’nin ülkeye saldırmasını önlediği her an kazanıyor savaşı Kübalılar. 50 senedir kazanıyorlar savaşı.

Silahlar patlamıyor belki ama, hazır tutuluyor.

Bugün Küba’da geniş çaplı bir askeri savunma tatbikatı başlıyor. Hazırlıklar üç gün sürecek, 29 Kasım Pazar günü de halkın da katılımıyla manevralar yapılacak. Devrimin ardından Fidel Castro ve liderliğin geliştirdiği savunma stratejisi, halkın topyekün direnişine dayanıyor. Küba’nın önemli bir uçak filosu yok. Ada ülkesinde donanmadan söz etmek de güç. Silahlar yeraltında saklanıyor. Adanın tüm önemli kısımlarında yeraltında büyük ve görkemli bir tünel sistemi oluşturulduğu biliniyor. “Nasılsa inecekler” diyor Fidel, “nasılsa toprağa ayak basacaklar. O zaman yeneceğiz.”

Küba, bir askeri saldırıyı olası gördüğü zamanlarda da, pek olası görmediği zamanlarda da savunmasını güçlendirmeyi asla bırakmadı. Bunun garantilerinden birisi, ordunun başındaki isimdi: Raúl Castro. Örgütçü kişiliği, en iyi orduyu nasıl yönettiğinden biliniyordu bu parti önderinin. Çalışkanlığı, ordunun başındaki çalışma temposundan tanınıyordu. “Kanlarımız nehir olup akacağına, terlerimiz nehir olsun aksın” diyordu.

Kübalılar’ın bir askeri saldırıyı olası öngördüğü günler, özellikle 1980’de Ronald Reagan’ın ABD Başkanlığı’na gelmesinden sonra önemli ölçüde arttı. Bu günlerde “Tüm Halkın Savaşı” kavramı geliştirildi. Sadece adanın İspanyollar’a karşı Mambiler’in yürüttüğü günlerden, Sierra Maestra’daki gerilla mücadelesine edindiği savaş tecrübesine dayanmıyordu strateji, Domuzlar Körfezi, Afrika’daki savaşlar, ve elbette Vietnamlı uzmanların aktardığı deneyimler önemli yer tutuyordu.

1980’de önce Kara Milis Birlikleri oluşturuldu. İlk olarak kadın ve erkek 521.305 milisten oluşan bu güç, dört sene içerisinde –gerekli silahların sağlanması sonucu– 1.069.083 kişiye ulaştı. Büyük bir milis gücünün oluşturulması, düzenli ordunun küçültülebilmesine ve böylece ciddi masraflardan kaçınılabilmesine olanak sağladı. Aynı dönemde, tüm adada belirlenen 1400 yer Savunma Bölgesi ilan edildi ve buralarda yerel savunma stratejileri planlandı.

Orduyla ya da milislerle bağlantılı olmayan kişiler arasında da Üretim ve Savunma Tugayları kuruldu. Yaklaşık 50 bin tugayda üç milyon Kübalı bulunuyor. Bu tugaylar, savaş durumunda gerektiğinde silahla çarpışacak, daha önemlisi ise üretimin sürekliliğini ve sivil savunmayı örgütleyecekti.

Atlanmaması gereken bir nokta, bu askeri örgütlenmeye paralel olarak aynı yıllarda Halk İktidarı (Poder Popular) ve Devlet Merkezi Yönetim Organizmaları (OACE) gibi organların da yaratılmış olması. Savaşta ordu, sadece genelkurmay düzeyinde değil, tüm düzeylerde sivil yönetimle sıkı işbirliği içinde hareket etmeliydi.

O yıllardan beri Küba, savaş hazırlığını ihmal etmedi. Savaş, Kübalılar için başka ülkelere saldırmak değil, halkın topraklarını, yaşamını savunmak anlamına geliyordu.

Bu sene düzenlenecek olan tatbikat, ordunun en geniş çaplı tatbikatı. Bu büyüklükte tatbikatlar şimdiye dek dört defa yapıldı: 1980, 1983, 1986 ve 2004’te. (Raúl’ün geçen aylarda, 2003 yılında Bush’un Küba’ya saldırma planları bulunduğunu öğrendiklerini açıklamıştı.) 2004’teki tatbikatın ardından tatbikatın başarısından pek memnun kalan Fidel, güvenlik nedeniyle halka açıklayamadıkları için üzüntü duyduğu önemli yenilik ve başarılara imza attıklarını söylemişti.

Hazır tutuyor Kübalılar silahlarını, ve geliştiriyorlar. Çünkü devrim silahla savunulur, biliyorlar.

Ama kadın çocuk dahil bir buçuk milyonluk nüfusa sahip halkın, 300 bin kişilik devasa İspanyol sömürge ordusunu nasıl dize getirdiğini de biliyorlar. Silahlar mı? Şeker kamışı tarlasında sabah akşam salladığınız machete’ye balçağı taktınız mı, alın size silah!* Oysa machete’ler bezdirmedi İspanyolları, onları sallayan Kübalılar bezdirdi.

Silah gereklidir, evet, ama onu kullanacak adam daha gereklidir. O yüzden tüm bir halk, savaşa hazırlanıyor Kübalılar.

Devrim örgütlü bir halkla savunulur çünkü, biliyorlar.

[email protected]

* Balçak, kılıcın kabzasıyla ağzı arasında, kılıcı tutan eli karşı tarafın kılıç darbesinden koruyan çıkıntılı kısmın adı. Machete, gövdesi sert bir bitki olan şeker kamışını kesebilmek için büyük ve geniş ağızlı bir bıçak. İspanyollar, sömürge zamanlarında macheteleri haliyle yasaklayamadıkları için, balçakları suç aleti saymışlar. Bir evde balçak bulunması tutuklama sebebiymiş. Bu yasak, elbette, her köylü ailesinin evin bir köşesinde birkaç balçak saklamasını engelleyememiş. Küba tarihinde sıkça görüldüğü gibi, ada dışında hazırlık yapan yurtsever generaller, az sayıda savaşçıyla birlikte bağımsızlık savaşı vermek üzere adaya çıkarma yaptıklarında, civardaki köylere atlarla haber salınır, balçağı machete'ye takan köylüler atlarını kaptıkları gibi generalin etrafında binlerce kişilik ordular oluştururlarmış.