Bir darbeciyle röportaj

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR - KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları

Honduras'taki darbenin ardından kritik dönemecin, Başkan Manuel Zelaya'nın uçakla ülkesine döneceği an olduğunu söylemiştik. Pazar akşamı Zelaya iki uçakla yola çıktı, Honduras ordusu uçakları havada düşürmekle tehdit etti, havalimanında piste engeller koymuşlardı.

Halk, akın akın havalimanına gelmişti. Olay gününden fotoğraflar, yüz binin üzerinde insan gösteriyor. Ordu, şimdiye kadar kentin girişlerinde yollarını kesip almadığı, böylece gözden ırak tuttuğu göstericilerin bu defa havalimanına yaklaşmalarına izin verdi. Kitle havalimanına doğru ilerlerken, aslında keskin nişancıların pususuna ilerliyorlardı. Bir noktada yürüyüşün önü kesildi, kitle çembere alındığını fark etti, ve askerler silahsız halk üzerine ateş açtılar. Ölümler yaşandı.

Zelaya, uçağını El Salvador'a kırmak zorunda kaldı.

Pazar akşamı yaşananlar, olayların gidişatını maalesef darbecilerin lehine çevirmiştir. Şu an darbecilerin ihtiyacı olan, kısa vadede zaman kazanmaktır. Uzun vadede şu ya da bu devlet tarafından tanınacak, her zaman alttan alta var olacak ABD desteği sayesinde yaşayacaklar hesap bu.

Zelaya, Honduras'a uçma zamanını, OAS'ın ABD'ciliğiyle ünlü başkanı José Miguel Insulza'nın teklifi üzerine Perşembe'den Cumartesi'ye, sonrasında Pazar'a ertelediğinde taktik olarak büyük hata yapmıştı. Birçok sebep sayılabilir, ama temelde şunu söylemek mümkün: inisiyatif ilk defa bu kadar solun elindeyken ve Obama, öyle ya da böyle kendilerinin darbe hükümetine destek vermelerini zorlaştıracak bir açıklama yapmışken darbecilere zaman tanınmamalıydı.

Her neyse, Honduras'ı izlemeye devam edeceğiz. Honduras'ın geleceği için güvenebileceğimiz tek gücün, Honduras halkının örgütlülüğü olduğunu unutmadan...

***

Albay Herberth Bayardo Inestroza. Kendisi, Honduras ordusunun en üst düzey hukuk danışmanı. Bir röportaj verdi Miami Herald gazetesine. Röportajdan pasajlar aktarmayı uygun gördüm bu hafta için. Röportajın tamamına, uzun olduğu için yer veremiyorum. Fakat kendi içinde defalarca çelişen bu röportaj, sadece darbecilerin hukuksuzluğunu değil, psikolojilerini göstermek açısından da önemli diye düşünüyorum. Albay, yaptıkları işin yasadışı olduğunu söylüyor, ardından yasal olduğunu iddia ediyor. Her fırsatta Venezuela "öcüsünü" dillendiriyor.

Genelkurmay'a ne konuda danışmanlık ediyordunuz?
Silahlı Kuvvetler'in, yürütmenin getireceği olası bir yasadışı düzen nedeniyle zor durumda kalmaması için.

Böylesi bir düzen gelebileceğine sizi inandıran ne oldu?
ALBA hakkında Venezuela'yla varılan anlaşma ve askeri şeflerin siyasi bir seremonide yer aldıkları La Libertad meydanındaki imza töreninden beri yaşananlar oldu. Bir diğeri de, yürütmenin Savunma bakanı ya da bakan yardımcısı olacak yerde, Genelkurmay Başkanlığı altkumandanı olmasıydı. Bu normal değildi.

[Rahatsızlığınızı bildirdiğiniz Genelkurmay Başkanı] ne tepki verdi?
Farkındaydı, fakat emirlerinin yeterince yasal bir zemin bulabileceği belli bir anı bekliyordu. Bolivya'da, Venezuela'da, Ekvador'da olan bitenin ayırdına varmak için, ne geleceğini görmek için çok zeki olmaya gerek yok. Bu ülkelerde ordu kontrol altına alındı, ve orduyu kontrol altına alırsanız gerisi gelir.

[Albayın, Başkan Zelaya'yı "orduya verdiği gensoruya yardım etmesi emrinin yasadışı olması nedeniyle görevden aldıklarını söylemesi üzerine] Fakat Başkumandan, Devlet Başkanı olmayı sürdürüyordu?
Evet ama yasanın dışında kalıyordu.

Sadece belli bir yasada, Albay.
Devletin tüm yargısal alanında. Onun ülkede yarattığı tüm yıkımları incelemeniz gerekir.

Yüksek Mahkeme'nin bir emri var ve siz bu emre uyuyorsunuz, fakat Başkan'ı ülkeden atmaya karar verdiğinizde, bunu devlet hukukunun üstüne çıkarak yapıyorsunuz?
Evet, fakat devletin selameti için.

Yüksek Mahkemenin emrine, kan dökülmesini önlemek için mi uymadığınızı söylüyorsunuz?
Evet, doğru. (...) Biz ilkeli adamlarız, onurlu adamlarız.

Fakat Albay, ordunun başına geçmesi olasılığının kanınızı dondurduğunu söylediğiniz bu bay halkın oyuyla başkanlığa seçildi.
O merkez sol bir partiden, ve geçen sene Chávez kamuoyu önünde kanıtladığından beri daha da dönüyordu.

Niçin uluslararası kamuoyunun bu olanları bir darbe olarak adlandırdığını düşünüyorsunuz?
Çünkü Honduras'ta olanları anlamıyorlar. Darbe olması için yasalara karşı gelinmiş olması gerekir, burada bu yaşanmadı.

Zelaya'nın dönmesi için siyasi bir anlaşmaya varılmasını kabul eder miydiniz?
Bu ne yanıt vereceğimi bilemezdim, çünkü bu kararı almak bana düşmez... ne yapacağımı bilemezdim. Ama gerçekleşirse bu, Honduras'ta hukuk devletinin sonu olur. Çünkü o [Zelaya] değişmeyecek, solcu fikirleriyle devam edecek.

Ordu sağcı bir genelkurmay başkanıyla, solcu bir genelkurmay başkanından daha mı fazla rahat eder?
1980 yılında, ben o zamanlar asteğmendim, bizler burada yıkıcı güçlere karşı savaşıyorduk ve kardeşin kardeşi öldürdüğü bir savaşın yaşanmadığı tek ülke bizdik. Bizim, bu formasyonumuzla, sol bir hükümetle ilişki kurmamız çok zor. Bu imkansız.

Zelaya'nın ülkeye dönmesini zor mu görüyorsunuz?
İmkansız. Aklı varsa Honduras'a dönmez. Chávez gelmeyeceğini söyledi, ve niye gelmeyeceğini de söyledi, biliyorsunuz: bir keskin nişancının onu vurmasından korktuğunu söyledi.

Peki bir keskin nişancıdan korkmalı mı?
Buraya geldiğinde hepimizi aşağıladı, ve hükümet buna izin verdi.

Yani korkmalı mı korkmamalı mı?
Elbette korkmalı. Çünkü bize saygısızlık etti. Bizi "goril" yerine koydu.

[Röportajı yapan, Albay'ın sürekli "biz" demesine atıfta bulunuyor] "Tercih ettik" derken kimi kastediyorsunuz?
Silahlı Kuvvetleri. Çünkü iki üç kişinin eylemi değildi bu. Arkalarında olan herkes tarafından desteklendi. Başkan, ordunun bölündüğünü söylerken yanılıyor.

Söyledikleriniz kulağa darbe gibi geliyor.
Hayır, demek istediğim, yasalara uygun davranılması kararıyla uyum içindeydik. Bu duruma gelinmesini en az isteyenler bizlerdik.

Peki sonunda Zelaya'nın başkanlığa dönmesinin koşulları gerçekleşirse?
İstifamı verir ülkeden ayrılırım, çünkü buna karışmış politikacıların yanı sıra bizler de kovuşturmaya uğrarız.

[email protected]