AKP Bünyamin’i kurtarmak zorunda

Milliyet fotomuhabiri Bünyamin Aygün, Suriye’de kaçırıldı.

Kaçırılmasının ertesi gününde itibaren MİT yetkilileri, Aygün’ün çalışma arkadaşları ve yakınlarıyla temasa geçti. “Sessiz kalma” tavsiyesinde bulundular. Aile de, akrabalar da tavsiyeye uydu.

Aygün’ü İslamcı örgütler kaçırmıştı. Haliyle, fidye istiyorlardı. MİT de Bünyamin Aygün hakkında medyada haber çıkarsa, ünlü ve değerli biri olduğu düşünülüp fidyenin artacağını, işin zorlaşacağını söylüyordu.

Haklılık payı var elbette bu argümanın. Öte yandan, böyle bir durumda ailenin el mahkum MİT’e güvenmek zorunda kalacağı da hesaba katılmalı.

Biz de kaçırılmanın ertesi günü olaydan haberdar olmuş, ailenin ve iş arkadaşlarının kararına saygı gereği haber yapmamıştık.

Bu hafta içinde olay önce sosyal medyada duyulmaya başladı, sonra Hürriyet gazetesinin internet sitesinde “son dakika” ibaresiyle yayımlandı. Ardından, haliyle, her yerde haber oldu.

Sessizlik sağlamak doğru muydu noktasını tartışmak niyetinde değilim. Zaten kesin bir fikrim de yok.

Fakat MİT’e ve AKP’ye bu konuda hiç güvenmemek için elimizde çok fazla veri var.

Lübnanlı hacıların kaçırılması olayını hatırlayın. Kaçırılma olayından yalnızca iki gün sonra Ahmet Davutoğlu, Lübnanlı mevkidaşını arayıp “Hacılar Türk yetkililerine teslim edildi” müjdesini vermişti. Şaka gibi ama, sonradan yalanladılar. Nasıl bir hataysa artık!

İki hafta sonra, hacılarla birlikte kaçırılıp salıverilen Lübnanlı kadınlardan biri, Lübnan kanalı LBCI’da yayımlanan bir programı izlerken heyecanla yerinden fırladı. Hatay’daki mülteci kampından röportajlar verilen programda, kamera kadrajına kendilerini kaçıranlardan ikisi girmişti! Adamlar Hatay’da, kamptaydı. İsimlerini bile biliyordu. Türkiye’ye bildirildi. Sonuç? Koca bir hiç! MİT, gidip elinin altındaki adamları almadı. Arada Anadolu Ajansı görüntüler yayımladı, MİT “temasımız var” dedi. Ama yerleri de belli olan hacılar bir türlü “kurtarılmadı”.

Lübnanlılar aylarca Beyrut’taki Türk Elçiliği ve THY ofisi önünde eylemler yaptı. MİT’in zahmet edip hacıları serbest bıraktırması için ancak THY pilotlarının kaçırılması gerekti. AKP’nin anladığı dil buydu.

Şimdi, Bünyamin Aygün rehin.

MİT, Suriye savaşını Şam’ın kazanacağı henüz kesinleşmemişken tüm dünyaya “Bizim Suriye’deki bütün gruplarla temasımız var” diye hava atıyordu.

Artık bu gruplarla girdikleri kirli ilişkilerin dökümünü çıkarmak için birkaç ciltlik kitap yazmak gerekir.

Türkiye’yi bu savaşa AKP soktu. MİT, bu kirli savaşın en büyük sorumlularından.

Bünyamin’in içine düştüğü durumun da baş sorumlusu AKP ve MİT’tir.

Şimdi hepsinin ayakkabı kutularına sakladıkları ve koalisyon ortaklarının birbirinin suratına atmaya başladığı pisliklerle meşguller ama…

Bu beyefendiler bir an önce Bünyamin’in kurtulmasını sağlamak zorunda.

Bünyamin’in başına gelebilecek her türlü zararın hesabını AKP ve MİT verir. AKP hükümetinin ne işler çevirdiğini öğrenmemiz için Heysem Topalca’nın Suriyeli yetkililere ötmesine gerek yok. Zaten biliyoruz. Kimse suçu başkasına atma girişimlerinizi yutmaz.

Şimdi gidin, bir kez olsun gerçek işinizi yapın, Bünyamin’i alıp getirin. Aksi halde, zaten hepinizi savaş suçlusu yapmaya kırk defa yetecek kadar kabarık sicilinize, büyük bir suç daha eklenmiş olacak. Bünyamin’in ailesi ve arkadaşlarının nefretiyle birlikte.