68'li Ana-Kanlı 1 Mayıs

Kanlı 1 Mayıstı- ilk kurşun sağanağında bir kurşun Erhan Karaçay’ın kolundaki saati kopartmıştı Elektrik Mühendisleri Odası’nın İstanbul Başkanı şimdilerde AKM‘nin önünde Ortaköylü devrimcilerle birlikteydi.

Meydan, insanlar şiddetli fırtınadaki buğday tarlası gibi üst üste yere yatmıştı. Pazerlerin tiz siren sesleri silah seslerine karışmıştı. Güzel insan Ahmet İşvan öylesine şaşkındı ki polisce tartaklandığının farkında bile değildi.

Akşam alacasında Pamuk Eczanesi’nin çatısında, Sular İdaresi’nin üstünde elde silah kontrgerilla tetikçilerinin silüetleri görünüyordu. Onlarca kurşun hedefini bulmuştu. Onlar Erhan Karaçay kadar talihli değildi…

Meydan kan revan içindeydi. Sonrasında yüzbinleri aşan kalabalık, kürsüyü koruma altında tutanlar, acılarını sırtlanıp meydandan çekilmişti.

Onbinlerce evde günlerce matem havası sürdü. Bizim evde de ağızları bıçak açmadı.

Annem birgün büyük bir bohça koydu önüme. Disk’in- sol siyasetlerin görevli önlükleri, pazu bantları kızıl çatkıları kadınların. Bayraklar, flamalar yıkanıp, ütülenip katlanmıştı.

„Götür yerlerine ver oğul, yine gerekir…” dedi.

“Can pazarı“ meydandan topladıklarıydı. Geçenlerde toprağa verdik. O şimdi her 68’li ana gibi yıkayıp, ütülediği bayrakların flamaların meydanlarda kızlarının ve oğullarının ellerinde püfür püfür dalgalandığını biliyor. Meydanlar ki buğday, gelincik, isyan tarlası. O şimdi her 68’li ana gibi sonsuz uykusunda huzur içinde uyuyor. “Derlenip dürülmedi bayraklar”