Merkel’in ihanetiymiş! Yahu bi sus!

İsteyen, “Boş ver, bu adam zaten ne dediğini pek bilmez” diye görmezlikten gelebilir. Berlin’in, Ankara’da cumhuriyetin yıkılıp yerine mafya ekonomisine dayalı dinci bir emirlik-şeyhlik kurulduğunu (“Tayyibistan”) sayesinde tüm dünyaya kanıtlayabildiği bir gazetecinin dünkü demecinden söz açacağız. İslamofaşist bir iktidar rehin aldı ve ömründen bir yıl çaldı diye, bazı şımarıklardan solcu yontmanın ne kadar bayağı bir hakaret olduğuna değineceğiz. Bunlar böyle: Ergen köpürgenler! Buradan ekmek yiyorlar.

Ömürlerinde tek bir satır bile hem yeni hem de emekçilere-aydınlanmaya yararlı bir şey yazmayacaklardır. Yeni diye önümüze sürdükleri sola düşmandır, emeğe ve aydınlanmaya yararlı diye gevelediklerinin de yeni hiçbir yanı yoktur. “Kâzip şöhretler” ordusu işte...

Adını anmayalım, ama bilen biliyor: Tayyibist şiddetin bir yıl rehin aldığı ünlü gazeteci, şimdilerde sağcı bir gazetenin solcu kahraman yapılmaya çalışılan eski Türkiye muhabiri, hafta sonunu şenlendirdi demeçler vererek.

Utandık. Onun adına değil. Bizdekiler adına... Söylediği en önemli şey bir “ihanet tespiti” ve bizim derdimiz bu gazetecinin konumunu tartışmak değil. Çünkü hazret haklı.

Haklı?

Önce hazret: Teşekkür ettiği Alman hükümetini, şimdiye kadar izlediği Türkiye politikası nedeniyle eleştiriyor ve “Esas olarak Angela Merkel hükümetinin tüm ilerici ve demokratik güçlere ihanet ettiğini düşünüyorum” ifadelerini kullanıyor. İyi.

Bu kadar yeter.

Hep yazdık: Bunların solculukla falan bir ilgileri yok, zaten böyle bir talepleri de yok, solculuğa bir kinle yaklaştıkları ise sır değil, ama tuhaf bir biçimde -misal- Türkiye solundan bir saygı görme talebinden de vazgeçemiyorlar. Daha önce de yazmış olmalıyız: Bunlar, Murat Belge-Ahmet Altan’ın gelişkin ikizleri kabul edilebilir, ama esas olarak 1989’un artçı depremlerini temsil eden çeşitli renklerdeki tetikçiler olarak görülmelidirler. İtiraz edeceklerini de sanmayız.

Bizim derdimiz bizimle.

İçimizdeki “ilerici ve demokratik güçlerin” güven adresleriyle...

Soralım: Tayyibist şiddetin tokadını yiyen bu Alman-Türk gazeteci haklı mı? Türkiye’nin ilerici ve demokratik güçleri, Avrupa gericiliğinin kilit isimlerinden, hatta liderlerinden Angela Merkel’e büyük bir güvenle bağlanmış mıdır ve bu güvene Merkel ihanet mi etmiştir?

Türkiye’de solun şu veya bu yamacına sığınan birilerinin, bu densiz gazeteciye, “La anladık, bi sus, kendi işine bak, yeter artık” falan diyebileceğine inanan var mı?

Açık adres verelim: Bir dönem Syriza alçaklığını yere göğe koyamayanlar, onların çeşitli renklerdeki destekçileri, internet siteleri, yayınları vs... Buralardan bu densiz Alman-Türk gazeteciye, “Türkiye’nin ilerici ve demokratik güçleri olarak” Merkel’e hiçbir zaman güvenmediklerini, bu gerici kadının bu nedenle Türkiye’nin ilericilerine ve demokrat güçlerine asla ihanet edemeyeceğini hatırlatan bir “yetkili” çıkacak mı?

Çıkmayacak.

Çünkü adam doğru söylüyor.

Türkiye’nin “ilerici ve demokratik güçleri”, sosyalizmle aralarındaki mesafe oranında ve mutlaka, Merkel’in ihanetine üzülecek kadar Avrupa gericiliğinin tamamlayıcı parçasıdır.

“Sosyalizm, hemen şimdi!” diyen bir avuç devrimci dışında, Türkiye’nin tüm ilerici ve demokratik güçleri, Avrupa gericiliğinden, Angela Merkel’den, paldır küldür çekip giden Martin Schulz’dan, eski enişte Sigmar Gabriel’den, “solcu” taz veya onun gürbüz sağcı ikizi Die Welt'ten, Gerhard Schröder’den vs., isimleri istediğiniz kadar çoğaltın, ihanet değil destek bekleyecek kadar bu sistemin parçasıdır. Bunlar, kapitalist-emperyalist kirin ta kendisi değil midir?

Sonuçta, adam doğru söylüyor.

Türkiye solu, bu güruhla arasındaki bütün bağları kopartamadığı ve etkisizleştiremediği sürece, kendisi etkisizliğe, en azından entelektüel etkisizliğe mahkûmdur. (Şu andaki bazı ışıklarımıza bakarsak, çok şükür, artık değildir.)

Angela Merkel, Türkiye ilericilerine ve demokratik güçlerini ihanet etmişmiş... Vay... Bakalım (hadi kendilerini solda görenlerden başlayalım) bir yetkili, “Ne diyon hemşerim sen, sen kendi Tercüman gazetesi kılıklı gazetende yemlenmene bak, bizim işlerimize karışma” diyecek mi? Bekliyoruz.

Çürüme had safhadadır. Kir, korkunç boyutlardadır, tamam. Böyle “kahramanları”, İslamofaşistlerin gadrine uğradıklarında desteklemek ve sonra da hemen çevremizden uzaklaştırmak, hak ettikleri kapitalist kir banyolarında sosyalist yürüyüşe saldırmalarını beklemek, ama bunları göğüslemek için de donanım biriktirmek, örgütlenmek, örgütlenmek, örgütlenmek...

Başka bir çare bilen varsa Türkiye paramparça olurken, beri gelsin.

“Merkel’in ihanet ettiği ilericileri ve demokratları” adamdan mı sayacağız?

İyi ki genç devrimcilerimiz var.