Bejan Matur, Der Spiegel ve Türkiye’nin 1989’u

Osman Çutsay'ın “Bejan Matur, Der Spiegel ve Türkiye'nin 1989'u” başlıklı yazısı 28 Mart 2013 Perşembe tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Geçtiğimiz günlerde soL’da Prof. Dr. Domenico Losurdo’nun kitabından hareketle Batı’da Stalin’le ilgili yeni çıkışların ilginç bir dökümünü veren yazar arkadaşımız Tevfik Taş, haftanın ilk günü dikkatimizi bir konuya çekti: Der Spiegel dergisinin yeni sayısında şair Bejan Matur’un bir yazısı yayımlanmıştı. Kendince Türkiye’nin kırılma noktasını imliyor ve yabancı güçleri göreve çağırıyordu.

İyi de, niye?

Yanlış anlaşılmasın, soru “Niye Zaman’daki köşe yazılarıyla halkımızı irşad ve ihya eyleyen eski solcu Bejan Matur 1 milyonu aşkın tirajıyla Almanca konuşulan dünyanın en büyük haftalık dergisinde böyle bir yazı yazdı?” değil, şu: “Neden Almanca konuşulan dünyanın reel sosyalizmi bile gömebilecek kadar etkili yayın organı Der Spiegel’de şimdi böyle bir yazı yayımlanıyor?”

Yanıtı çok acıdır. İklim değişmiş, kararmıştır.

Artık iktidar ve muhalefet, bir avuç devrimci sosyalist hariç, Türkiye’nin bir anomali, bir yanlış doğum, doğmaması gereken ve çok yanlış yaşamış bir “sapkın yaratık” olduğu konusunda hemfikirdir. Türkiye’nin demokrasi dışı bir anomali olduğu konusunda sağla sol arasında köklü bir görüş ayrılığı yoktur.

O zaman, Bejan Matur neden Almanya’nın bu en etkili dergisinde kendisine bahşedilmiş bir sayfayı reddetsin? Neden orada Türk devleti ile PKK arasındaki müzakerelerde bir arabulucu olmadıkça sonuç da alınamayacağını ilan etmesin? Hakkı yok mu?

Küçücük bir kızken, kendisini devlet sayan Türkçü katillerden işkence görmesi, onu bu ülke halkının paramparça edilmesine karşı duyarsızlaştırmış, sola da düşman etmişse, bunu fazla mı görmemiz lazım? Haksız mı?

Ağır travmalardan geçmiş insanlarımızın bu “dış güç” veya “arabulucu” çağrılarını doğru bulmayız, büyük felaketimiz için kullanıldıklarını belirtiriz ama Türkçülüğün de Türkiye yangınına dökülen benzin olduğunu biliriz. Bu, bir kenarda dursun.

Tarihe geç çıkan Kürtlerin yeni müzakerelerle bir dönüm noktasında olduğunu belirten Matur, Alman kamuoyuna şöyle sesleniyor: “BDP eşdeğer bir taraf olarak müzakerelerde bulunamıyor ve sadece Türk tarafının haberlerini getiren bir taşıyıcıdır. Her ihtilafta olduğu gibi, Kürt sorunu üzerine yürütülen müzakerelerde de, gelinen evrede üçüncü bir arabulucu güce ihtiyaç vardır. Bu yoksa, esaslı bir çözüm de mümkün değildir. Bu yüzden, Türkiye ile Avrupa arasındaki bir zamanların yakın bağlılığını hatırlamanın tam zamanıdır. Kürtlerle müzakere sürecinde artık bu dostluğun da sınanması mümkün olabilir.”

Burada “niyet okuması” filan yapmıyoruz. Her şey çok açık. Bejan Matur’un bu makalesini Almanca olarak okuyan herkes, Türkiye’nin tarihsel meşruiyetten yoksun, kendisini yönetemeyen, Kürtler için Türklerce kurulmuş bir cehennem olduğunu, bu cehennemin en kısa sürede ortadan kaldırılması gerektiğini düşünecek, tasfiye sürecinin de denetlenmesini isteyecektir.

Korkunç bir yerdeyiz. Acılı bir şairin nasıl kullanıldığını ve daha kimlerin nasıl kullanılacağını hep birlikte görecek, tarihten de kan içinde çekileceğiz. 1989’da “darmaduman” olanlar gibi...

Türkiye 1989’unu yaşıyor, artık sosyalizm yoksa Türkiye de yok.