Avrupa ve Balbay

Mustafa Balbay ile çok uzun bir süre aynı gazetedeydik. Yaşadığı haksızlık konusunda Avrupalı meslektaşlarımızı, politikacıları da bilgilendirmeye çalıştım. Sonuç acıdır: Batı, bir kurum olarak, 5 yılı göz göre göre çalınan bu gazeteciyi ve benzer durumdaki yüzlerce insanı görmedi. Görenleri hiç abartmayalım. Türk gericiliği, “Genç subaylar rahatsız” haberlerinden sonra Balbay’dan intikam almaya yeminliydi. Hukuk falan tanımadan bunu da yaptılar. Çünkü Avrupa’nın sorun çıkarmayacağını hep biliyorlardı.

Şimdi kardeşimiz içeriden çıkar çıkmaz “itidal” çağrılarında bulunuyor. Sanki cellatından özür diliyor. Oysa...

Hitler zihniyeti, Türk gericiliğinin iyi anladığı bir şey. Amerikan bayağılığı, Hitler politikalarında sadece kan görür, oysa temelinde sermaye için herkesi “hizaya getirme hırsının” yattığı bir aşırılıktır bu zihniyet. Şekil şartlarının önemsenmediği bir oyun. Belirleyici olan, kan miktarı, askeri işgal ve Yahudi düşmanlığı falan değil, bu haksız hukuksuz hizaya getirme mantığıdır. İşte Balbay, bu felaketin görece erken kurtulmuş mağdurlarından biri.

Soru: Kim çıkardı Mustafa Balbay’ı içeriden?

Buraya geleceğim. İyi biliyorum gazetesinin bir şey yapmadığını, yaptıklarının başka bir başlık altında incelenmesi gerektiğini, tıpkı Avrupa demokrasisi gibi yasak savdığını iddia etme hakkım var. İçerideki Balbay’ın yerine bir Ankara Temsilcisi atanınca, bu skandalı protesto için Frankfurt’tan dönemin sorumlu müdürüne telefon açıp “Yapılan, Mustafa’yı arkadan vurmaktır. Böyle bir hançeri reddediyorum. Umurunuzda olmayacağını biliyorum, ama kayıtlara geçsin diye telefon ediyorum” demiştim. Şimdi hem yukarıdaki sorunun yanıtını vereceğim hem de başka bir Türkiye’de yaşadığımızı hatırlatacağım.

AsParti ve cemaat destekli Erdoğan, 12 Eylül’ün devamcısı bu gerici koalisyon, “Haziran İsyanı” Gezi Parkı’nda patlayıncaya kadar, Hitler’in Almanlarından emin olduğu gibi emindi Türkiye halkından. Türk gericiliği herkesi hizaya getirdiğine inanıyordu. Dolayısıyla Balbay ve binlerce insana eziyet eder, hukuk falan tanımazken, hiç düşünmüyordu.

İşte Haziran İsyanı veya Gezi, bunların burnunu kırdı. Ama başkalarının da... Balbay konusunda Avrupa demokrasisi, Cumhuriyet gazetesi ve CHP yönetimleri yasak savarken, Gezi herkesin gerçek rengini ortaya çıkarıverdi. Haziran İsyanı’ndaki milyonlar ve can veren, kör kalan kardeşlerimiz Balbay’ı zindandan çekip alıverdi. Yakın bir gelecekte başta Yalçın Küçük Hocamız olmak üzere diğerlerini de çekip alacak olan onlardır.

Dolayısıyla Türkiye’yi her yazısıyla biraz daha bölen en sığ milliyetçilerden Emin Çölaşan ve dostları, Erdoğan’a Batı’dan baskı geldiğini iddia ederken, sadece düzeylerini açık etmiş oluyorlar. Muasır Avrupa medeniyeti, Balbay’la simgelenen hukuk katliamına eğilmemiştir bile. Bu, belgelidir ve hâlâ da öyle: Örneğin, Balbay içeriden çıkalı iki gün oldu, bu satırlar yazıldığı sırada bu skandal, Avrupa’nın en büyük dili Almancada haber olabilmiş değildir. Avrupa solunun “Türkiyelileri“ veya Türkiye masaları ise utanmadan Ergenekon masalları anlatmayı sürdürüyor.

Gazetesi ile bir döküm çıkaracaktır kuşkusuz. Ama Balbay olmasaydı, o gazetenin tirajı yarı yarıya düşerdi. Dolayısıyla Balbay’dan çok kendilerini korudular. Balbay’ın gazetesinde, bir gazetecilik utancı olarak Doğan Akın-Aydın Engin zihniyeti egemendir.

Mustafa Balbay’ı Avrupa kurtarmadı, partisi ve gazetesi çıkaramadı içeriden. Bunu, haziran boyunca sokağa dökülen milyonlar yaptı. Yoksul ve fedakar halkımız. Balbay’ın hiçbir kuruma değil, sadece kanları dökülen Haziran İsyancılarına şükran borcu var. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Neyi mi? Tarihimizde örnekleri çok: Balbaylar, zindandan ya bir aslan olarak çıkıyor ve gerçekten hesap alıyorlar ya da hızla bir süs kedisine dönüşüyorlar. Yakında anlarız.