Yeni...

Yayınlanan kararnamelere şaşırıyor ülke, niye ki?

Cumhuriyet’in nasıl yıkılacağı ve yerine kurulacak sistemin nasıl oluşturulacağı referandum ile oylanmadı mı, önce OHAL ile çıkarılan yasalar tek tek yürürlüğe girip uygulanmadı mı, ardından yapılan seçimlerle bütün değişiklere evet denmedi mi?

O zaman Cumhuriyet’in bitirilmesine itirazı olanlar niye yakınıp, şikâyet edip havanda su dövüyorlar?

Biz bu yüzden “Bu Düzen Değişmeli”, sürdürülebilir bir durum kalmamıştır diyerek tam da buna işaret ederken, dört elleri, hatta pençeleriyle çürümüşlüğe yapışanların şimdi itiraz hakları var mı?

Evet, tüm kurumlar tek tek ele geçiriliyor geçirilecek, dahası olacak yurttaşların evlerinin içindeki düzenlemeler bile aynı akıl tarafından yapılacak.

Gülmeyin ama öyle olacak.

Ülkenin canı yanıyormuş yansın,  saltanat sürücülerin umurunda bile değil, olmayacak.

95 yıllık kazanımların tamamı yok edilirken, oynadığı filmi seyredip kendine acı acı gülen nöbetçi figüranlar durumuna düştü ülke.

Yeni Türkiye, 15 Temmuz’un ardından kurgulanmış ve planlı-programlı bir rota da yürüyen düzenbazlıklar üstüne bina ediliyor.

Temeli temelsiz olan bir bina, ne betonu beton ne demiri demir, ne ustası usta, ne çırakları ehil.

Akıllarında yalnızca din, para ve onun kurallarını temelin dibine yerleştirmek var.

Bunun için satılan satılır, yıkılan yıkılır, ele geçirilmesi gereken ele geçirilir, yok edilmesi gereken yok edilir.

O kadar aceleciler ki yayınladıkları kararnameleri kendi içlerinde bile tartışmaya gerek duymadan savuruyorlar üstümüze, sonra bakıyorlar ki böyle olmaz olmayacak iki gün sonra o kararnameyi geri çekip yenisini yayınlıyorlar.

Yap-boz oyunu.

Sanat kurumları ile ilgili olanları bunun en net örneği.

Önce el koydular, baktılar ki işin içinden çıkılmıyor, sanat yaratıcıları bağırıyor, üç gün sonra geri çektiler.

Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera Balesi kuruluş yasalarının önce iptali sonra yeni bir kararnameyle iptalden vazgeçilmesi böyle oldu, sonrasında ne olacak belirsiz.

15 Ağustos günü, yeni sanat sezonu için kurumlarına imza atmaya gidecek olan sanatçıları ne sürprizler bekliyor, hangi oyunlar oynanacak, o kastlarda olmayı kabul etmeyenler olacak mı, olacaksa onlara ne olacak, bölge müdürlüklerinde emirlerle hangi oyunlar, gösteriler askıya çıkacak, sanatçı hakları ne olacak bilinmiyor.

Bilinen “Şanlı 15 Temmuz Destanı” adını taşıyan bir müsamerenin perde gerisi hazırlıklarının sürdürüldüğü, bunun için her tür olanağın seferber edildiğidir.

Bu arada işsizlik, enflasyon, bütçe açığı, rakamlar büyüyor, döviz kurları dans ediyor filan umurlarında değil gibi görünse de tam tersi, tutuştular.

Kasa tamtakır.

Güncelleme adıyla zam yağmuru sürüyor, sürecek.

İşçi kıyımları, işçi cinayetleri, grev ve direniş yasakları sürüyor, sürecek.

Ahlaksızlık ahlak ilan ediliyor. Tacizlere, tecavüzlere, kadın ve çocuk cinayetlerine devam edilecek.

Tüm kültürel varlıkların talanı, doğa ve çevre katliamları artık yasal olarak yapılabilecek.

Yanlarında yer tutan çeteler, tarikatlar saltanatlarını sürüyorlar. Daha çok “kan banyosu” daha çok “vatan haini”, daha çok “emret ki ölelim” salyalarını saçanlar olacak.

İmamlaştırma son hız devam edecek.

Toplantı, gösteri, yürüyüş, düşünceyi açıklama yasakları şaha kalkacak.

Adım adım şeriat hukuku uygulamalarına yol veriliyor.

OHAL kaldırılıyor denip sürekli kılınacak ve bunun adına demokrasi denip ezan, kuran, minare süslü nutuklar çekilecek.

Uzatmayalım.

Kandan kına yakılmıyor çünkü.

Buradan çıkışın omuz başlarımızdan tutup, yeni şarkılarla yeni halaylar kurmaktan geçtiğini görmemek ise körlük olsa gerek.

[email protected]