Vah vah…

Üzüldüm.

Adamın bağırsaklarını ölçtüler-biçtiler, midesine balıklama dalarak eşeleyip deştiler.

Kaç gündür öyle yan gelmiş yatıyor, yazık.

Kimseyle görüşmüyor-görüştürülmüyor iki numaralı efendisi hariç!

Nasıl olduysa oldu Efendi gelir gelmez, bizimki hop ayaklanıverdi.

Efendi gitti tekrar yataklara düştü.

Basına dağıtılan iki fotoğraf sizin de dikkatinizi çekmiştir.

Zavallım çökmüş, yüzü-gözü süzülmüş, iki güne erimiş gitmiş!

Hani aklı karışıyor insanın, Cumartesi için 'işinin başına dönecek' deniyordu olmadı.

Şimdi, 'bir hafta daha dinlenecek' deniyor.

Adamcağızın 'daha ağır bir hastalıktan ameliyat edildiği' gibi dedikodular dolaşınca, durum gerçekten ciddi mi diye düşünmeden edemiyorum.

Doktorları bizim anlayacağımız dilden konuşmuyorlar ne ameliyatı olduğu gizleniyor gibi geliyor bana.

Çünkü durum ağır.

Baksanıza, Bakanlar Kurulu'nda yok, Mecliste grup toplantısına katılamıyor çok sevdiği yurt dışı gezileri iptal ediliyor.

Caferiler 'in kendilerini kırbaçlama törenlerini de kaçırdı.

Koskoca 'Medeniyetler Buluşması'na' gidip gidemeyeceği bile belirsiz.

Olacak iş değil.

Benim anlamadığım Kısıklı'daki evin önü niye kalabalık değil?

Adam içerde acılar içinde kıvranıyor, dışarda kapının önünde bir Allah'ın kulu yok.

İş mi yani?

Beyler bu adam size dağı-taşı bağışladı, umumunuzu kayırdı-kolladı-doyurdu, memleketin tüm nimetlerini ayaklarınızın altına serdi, şimdi başına bir iş geldi, yalnızlaştı!

AKP nasıl olur da bu durumu bir büyük şova dönüştürmeyi düşünmez, anlayamıyorum.

Şöyle o evin yollarına güller dökülse, her gün tavaf edilse, durmaksızın dualar okunsa, temsili namazlar kılınsa, çevresi gül sularıyla yıkansa, Diyanet İşleri fetva yayınlasa camilerde hutbeler verilse, fena mı olur?

Daha çabuk iyileşmez mi?

Kapıda nasıl olsa polis nöbette ümmet nöbete dursa yakışmaz mı yani?

Bu iş öyle oraya konulacak bir 'ziyaretçi defteri 'ile geçiştirilecek kadar basit bir iş değil.

Söylenmedi demeyin, sonra pişman olursunuz!

Yalnız AKP kurmaylarının, valilerinin, emniyet müdürlerinin, savcılarının Allah'ı var, haklarını yemeyelim, adamlar işlerine doludizgin devam ediyorlar.

Gebze'de HES direnişçileri coplanıp-biberleniyor, İzmit'te her gün gençler yaka-paça tutuklanıyor, hafta sonu Hopa direnişçilerini yargılayacaklar, KCK, Ergenekon son hız devam ediyor.

Millet zıvanadan çıktı, sokak ortalarında cinayetler işleniyor.

Ülkenin bir yarısı kan gölü, dağ-taş bombalanıyor.

Cezaevlerinde yer yok.

Yoksulluk, yolsuzluk dörtnala koşuyor.

Van'da insanlık birer-ikişer, yanarak-donarak ölüyor.

Taş atan çocuklar, Sevgi Evleri'ne kapatılıyor.

Sağlık sistemi saat gibi işliyor, iki yıl sonraya röntgen, 3 yıl sonraya ameliyat sıraları veriliyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı 'Çocukları Camilere Götürme' projesiyle Altın Lale Ödül'ü alacak.

Katsayı kaldırıldı, imamlık okuyanlar artık her meslek alanını özgürce seçebilecekler.

Ekonomik veriler leylim ley.

Maliye Bakanlığı'nın içinden büyük bir fay hattının geçtiği saptandı!

Her on yurttaştan yedisinin kredi kartı borcu var.

Ülke halkının yarısına yakını icralık.

İşsizlik bahsini hiç açmayalım.

Yani değişen bir şey yok, işler tıkır tıkır yürüyor!

Adam evinde yan gelip yatıyormuş, durumu kötüymüş, bir şey olursa işler yürümezmiş filan denirse sakın ola inanmayın!

Varlığı da bir yokluğu da.

[email protected]