Sustunuz...

Kan, kin, nefret, düşmanlık nutukları atıldığında sustunuz.

Evlerinin yatak odalarından, tuvaletlerinden kasa kasa, kutu kutu çıkan kaynağı belirsiz paralar, faizleriyle iade edilirken sustunuz.

Ormanlar, ovalar, dereler, nehirler, göller, yaylalar, köyler, kentler, sahiller, madenler, fabrikalar talan edilirken sustunuz.

Devletin mal varlıklarını devletin bankalarından krediler alarak satın alanlara, satanlara sustunuz.

Kentsel üleşimle ülkenin tüm kültürel varlıkları haramilere sunulup, ülke betondan bir tabutluğa dönüştürüldüğünde sustunuz.

Din simsarlığı ile laiklik ayaklar altına alınıp eğitim sistemimiz imamlaştırılırken sustunuz.

Diyanet İşleri Başkanlığının, tarikat ve cemaat adıyla örgütlenen yobazlığın gerici fetvalarına sustunuz.

Binlerce okul imam hatip yapılırken sustunuz.

Kurdukları vakıflarında çocuklarımızın ırzına geçtiler, sustunuz.

10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu devletin izniyle evlendirildi, sustunuz.

18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı, sustunuz.

Yılda 8 bin çocuğun ırzına geçiliyor, sustunuz.

Son 6 yılda 142 bin 298 çocuk dini nikâhla evlendirilip anne yapıldı, sustunuz.

2,5 milyon çocuk işçinin varlığına sustunuz.

Sübyan mekteplerine sustunuz.

Tecavüz ve tacizin adresi olmuş binlerce Kuran Kursuna sustunuz.

Ülkede 10 bin 53 öğretim kurumu var, bunların üçte ikisi mutlak bir tarikat ya da cemaate bağlı, sustunuz.

Kadın cinayetlerine sustunuz.

İmamlara nikâh yetkisi verildiğinde sustunuz.

Savaş tacirliğine, kardeş kanı dökülmesine sustunuz.

Ülke tüm dünyanın gözünde beş paralık edilirken sustunuz.

Üniversitelerimizden bilim kovulup eğitim gericiliğin cehaletine teslim edilirken sustunuz.

Sağlık sistemi üç beş soyguncuya peşkeş çekilip paralı yapılınca sustunuz.

Yalnızca barış, eşitlik ve özgürlük isteyen çocuklarımız kurşunlanırken, sokak ortasında dövülerek öldürülürken sustunuz.

Katlettikleri çocuklarımızın annelerine küfürler yağdırdıklarında sustunuz.

Bebeğinin cenazesini buzdolabının derin dondurucusunda saklamak zorunda kalan annenin feryadına sustunuz.

Gazetecilerin kelepçelenip içeri atılmalarına sustunuz.

Sanatçılar, aydınlar, yazarlar düşman ilan edilirken, haklarında davalar açılıp, işlerinden atılırken sustunuz.

Oyunlar yasaklanırken, KHK ile tiyatrolar, sanat ve kültür dernekleri kapatılırken sustunuz.

Sansüre sustunuz.

Heykeller yıkılırken sustunuz.

AKM yıkımının kanunsuzluğuna sustunuz.

Bombalara sustunuz.

Kaos için kurulan kumpaslara sustunuz.

OHAL ve KHK faşizmine sustunuz.

Adalet iç edilirken sustunuz.

Cezaevlerine atılan 70 bin öğrenciye sustunuz.

Barış istedikleri için işlerinden atılan, terörist ilan edilip yargılanan akademisyenlere sustunuz.

Anneleriyle birlikte mahpus damlarında işkence edilen 0-6 yaş arası 703 bebeğe sustunuz.

İş cinayetlerine sustunuz.

İşçi haklarının gaspına sustunuz.

Emekçilerin örgütlenme özgürlüklerinin gaspına sustunuz.

İşten atmalara, işsizliğe sustunuz.

Parlamenter sisteme perde indirilirken, meclisin tüm yetkileri tek tek budanırken sustunuz.

Şimdi “onaracağız” diye ortaya çıktınız.

Neyi, nasıl, ne zaman ve bu ağır faturayı kime keserek?

Çağın talancılarından hesap soracağınızı bile söyleyemiyorsunuz.

Bu düzende sürdürülebilir ne kaldı sorusuna yanıt veremiyor, olamayacak vaatler yağdırıyorsunuz.

Oysa erdemli ve onurlu olan, ayağa kalkıp haramilerin saltanatını yıkarak yeni, eşit, özgür, kardeşçe yaşanabilir, herkesin aş, iş, konut sahibi olduğu, çağdaş ve bilimsel eğitimden, sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandığı, laik, adaletli, üreten ve hakça bölüşen, sanatın tüm insanlık için barış saçtığı, çocukları mutlu bir ülke kurulabilir.

[email protected]