Ölüyoruz ve unutuluyoruz…

Mevsimler birbirine karışıyor, yağmur rüzgârlara, bulutlar güneşlere, tohumlar çiçeklere, karıncalar su gözelerine, martılar çığlıklara ve biz ölüyoruz.

Ardımızdan iki yaldızlı söz, törenlerde kurulan kürsülerden bolca nutuk, cami avlularında iki dost kucaklaşması, alkışlar, sonra yolculanıyoruz toprağa.

Akıyor zaman çiçek çiçek anılarla yüklü. Doğum günlerimizde iki silik resim, ölüm yıldönümlerinde iki yakışıklı söz hepsi o kadar.

Ne katmışız bu hayata soran sorgulayan yok. Hangi umudu yeşertmenin peşindeymişiz, hangi acıyı bal eylemişiz, hangi sevinçleri savurmuşuz gökyüzüne, hangi çocukların gülüşlerinde büyümüş yüreklerimiz, hangi aşkın bahçesinde dolanmışız umurunda değil hiç kimsenin.

Unutuluyoruz.

Alkışlanan oyunlar, gülünen, ağlanan replikler nasıl can bulmuş bedenlerimizde, hangi sözün peşinde koşmuşuz binlerce an bilen yok.

Yazılmamış bir oyunun son sahnesi gibi bu hayat.

Işıklar altında selam verilen günler bitince kara perde iner inmez sahnenin önüne, susuyor salondakiler, birbirlerine bakınıyorlar sorgusuz. Farkında değiller ceplerindeki kelimeleri o sahneden ödünç aldıklarının.

Şimdi sıra hayatının tamamını sahnenin sihrine adamış, bin kahır, bir cefa yaşasa da her şeye inat umut içinde gülüşler saçmış Enis Fosforoğlu’nda.

Onu da unutacaksınız.

Hangi birimizin adını ansam bilemedim ama ta Kel Hasan’dan, Afife Jale’den beri ölüyoruz ve unutuluyoruz.

Yandan çarklı bir ada vapurunda mavi suların ardından koşturan martılara simit atmak kadar sevinçli olsa keşke hayat.

Olmuyor, olamıyor.

Kanunların ve kemanların kâh ağlaşıp kâh gülüştüğü nihavent bir İstanbul şarkısı olsa keşke hayat.

Olmuyor, olamıyor.

Acelesi var insanın. 

Aşkı tüketiyor, sevinci tüketiyor, umudu tüketiyor ama tüketemiyor hüznü ve kahrı.

Oysa tersini yapsak, yaşatsak aşkı, sevinci, umudu yenik düşer kahır ve üzünçler.

Sahnelerden üstümüze taşanları sahiplensek, kuşansak onları birer buğday tanesi gibi, tohum edip savursak toprağa yeşertsek hayatı.

Yapmıyorsunuz, vaktiniz yok.

Unutmak en kolayı.

Ölüyoruz ve unutuluyoruz.

[email protected]