Linç...

Faşistler, İstanbul’un orta yerinde, ülkemin yüz akı sanatçımız İdil Biret’in dinletisini basıp, “burası kutsal mekandır, burada içki içilmez” diye uluyarak, sürü halinde namaza duruyorlar!

Hangi akla hizmet olduğu çok belli olan bu çapulcu gösterisinin ön saflarındaki gözlerini kan bürümüş kurtçukların, bağırıp çağırmaları çok şeyi açık ediyor.

Daha on gün önce, Hrant Dink duruşmasında, tanıklar konuşurken, pis pis sırıtanlar aynı ağılın beslemeleri değiller midir?

Ülke, ‘kim bunlar’ diye sorular soran cahillerden ve akıl karıştırıcılardan geçilmiyor!

Nasıl medyaysa, sıra katillere ve katil övücülere gelince kafası karman çorman!

Oysa görünen ortadadır.

‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diye tehditler savuranlar, aslında planlı bir kışkırtmanın elebaşlarıdır.

Bu uluslararası skandalın azmettiricileri ve saldırganları için neler yapılacak birlikte göreceğiz.

Daha ilk izlenimin sonuçları ortadadır.

Kışkırtıcı yayınlarını sürdüren Vakit gazetesi olayı manşetten vermeye devam ediyor.

Basın konseyi suskun!

Yargı gereğini yapmıyor!

“İfadeleri alınan göstericiler serbest bırakılmışlardır”.

Açık biçimiyle olay, ‘düşünce ve ifade özgürlüğü sınırları içinde’ değerlendirilmiştir.

Bu aymazlık değil ise nedir?

Sanatsalsal bir etkinliği basıp küfürler savurarak, ölüm kusan konuşmalar yapmak ve bu iğrençliği örtmek için düzmece namaza durmak düşünce ve ifade özgürlüğü sınırları içinde tanımlanıyorsa, burada koskoca bir sorun var demektir.

Biz çıkıp istediğimiz kadar demeçler vererek, süslü-püslü laflar edelim!

Kapı kulu tosuncuklarının sırtları insanlığın gözleri önünde sıvazlanıyor.

BBP, Alperen Ocakları ve perde gerisinde filan değil, perde önündeki Vakit gazetesi yaptıkları ile övünüyorlar.

AKP ise olup bitenleri alkışlıyor.

Yandaş medyanın kalemlerinden ‘bal’ damlıyor.

STV, Kanal 7 ve benzeri TV’lerin haber bültenlerinde olayla ilgili haberler, kin ve nefret saçıyorlar.

“ Kutsal mekanda içki içilmesi protesto edildi”.

Sanata, sanatçıya, sanat izleyicilerine linç saldırısı, ‘protesto’ olarak duyuruluyor!

Hiç birimiz durup sormuyor muyuz? Kim bunlar diye!

Unutuyoruz. Çabuk unutuyoruz.

Daha dün, 2 Temmuz 93 Sivas’ın 16. yılı için meydanlarda, aynı katiller sürüsünün aramızda dolaştıklarını dillendirdik.

Görülen odur ki Maraş’ın dağlarına çakılan ölüm kusucu için, övgüler düzenler yine el birliği yapıyorlar.

Kültür Bakanı’nın açıklaması, olayın sorumlularından hesap sorulacağının hiçbir belirtisini barındırmıyor.

Hükümetin başı ise sus-pus!

Katil övmek, suçu ve suçluyu göklere çıkarıp baş tacı etmek tam da AKP kara aklının işidir.

Günlerdir anlatmak istediğimiz, AKP’nin Osmanlıcılığı budur işte.

Dün Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da, Yozgat’ta olup bitenler bu gün İstanbul’da prova ediliyor.
İnsanlık ise, yine seyrediyor.
Gerisi, laf-ı güzaf.

[email protected]