Çaldılar

Soruyor adamın biri, beyimiz “çünkü çaldılar” diyerek yanıtlayıp, gevrek gevrek gülüyor.

Bu zat bakanlık, başbakanlık, meclis başkanlığı yaptırılmış biri.

Bir başkası “böyle bir hileyi kırk yıl düşünsek aklımıza gelmezdi” diyor, bir diğeri “İstanbul’daki kanunsuzluk Türkiye’nin kaybolmasına sebep olur” diyor, en tepedeki “Madem 31 Mart’ta aldın 23 Haziran’da da al bakalım nasıl alacaksın” diyor.

Sosyal medya anında kampanyalar ile sallanıyor, süslümanlar, hacı-hoca-molla akıllı “gazeteci” adlı tetikçiler, partinin vekilleri, belediye başkanları aynı anda “çaldılar” diye bağırıyorlar.

Nasıl oluyorsa, bir zarfın içinde 4 pusula var üçü geçerli biri geçersiz, o geçersizler çalınmış oylar!

Oysa YSK’nın açıklaması “sandık kurulu başkanları kamu görevlisi olmadığı için” diye başlıyor.

Bu arada ülkenin saygın hukukçuları, hukuk örgütlerinin temsilcileri konuşuyor, yetmiyor dünyadan sesler çıkıyor, dinleyen yok.

“YSK kararlarını yedek üyelerle değil asıl üyelerle alır. Oylamada 7 kişilik asıl üyenin yanında 4 yedek üye var, bu işte tam kanunsuzluktur ve Anayasa’ya aykırıdır.” saptaması yapılıyor, dinleyen yok.

Hakkı çiğnenenlerin partileri bu kanunsuzluğa teslim oldukları için susuyor, 23 Haziran’ı bekliyorlar.

Yıllardır korku duvarının dibinde bekleşen bazı “sanatçılar” seslerini çıkarıyorlar, anında linç kampanyaları, tehditler, ötekileştirmeler, küfürler, hakaretler, düşmanlıklar kusuluyor.

Biliyoruz bu seçimler daha çok su kaldırır ve henüz yolun başındayız. Kampanyalara yol verildiğinde neler yaşanacağını birlikte göreceğiz ancak 39 ilçe de halkın parası ve devletin sınırsız olanaklarıyla mitingler yapacak olan RTE, yine sabah-akşam nutuklar çekerek B. Yıldırım’ı yanında bir aksesuar gibi taşıyıp, vaatler üstüne vaatler yağdırarak, 25 yıldır yönettiği İstanbul’u teslim etmemek için gereğini yapacak.

Kim ne derse desin, bunun asıl sorumlusu, kazanılmış seçimlerin iptal edilmesini kabullenip, boykot seçeneğini tartışmaya bile gerek duymayan, kanunsuzluğa alet olarak mevcut sistemin sürmesinden yana karar alanlar ve böylelikle önlerine konan sandığa evet diyenlerdir.

“Kazandık, yine kazanacağız, hem de daha yüksek oy yüzdesiyle” açıklamalarının ise ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır. Eğer seçim olacaksa öyle hak, hukuk, adalet gibi içleri çoktan boşaltılmış kavramların artık hiçbir önemi yoktur.

AKP için “İstanbul ya alınacak ya alınacak” kadar hayati bir meseledir ve bunun için yapılamayacak şey yoktur.

Yalansa yalan, çalmaksa çalmak, düşmanlıksa düşmanlık, kanunsuzluksa kanunsuzluk.

Ülke ekonomisi batmış, halk yoksulluğun, yokluğun, adaletsizliğin pençelerinde acılar çekiyormuş, dışarıda sorunlar dağ olmuş umurlarında değil.

Nedenini ise bir kez daha yinelemek de yarar var, “İstanbul düşerse AKP düşer.”

[email protected]