Beş paralık vicdan…

Sivas katliamından tam 19 yıl sonra, ‘zaman aşımı’ gerçek oldu.

Ardımızdan gelen kuşaklar bilmelidirler.

AKP uluslararası tüm sözleşmeleri ayaklar altına alarak, büyük bir insanlık suçunu, yeni bir suçla örtmüştür.

Karar ortaya çıktığı ilk günden bugüne, katliamda yaşamlarını yitiren dostlarımızın aileleri, SANATÇILAR GİRİŞİMİ olarak bizler ve duyarlı tüm yurttaşlar, bağıra-çağıra adalet istiyoruz.

Biliyoruz.

Kendisinden adalet istediğimiz akıl, insanlığı ateşe veren akıldır.

Bu gerçeği bile bile, ‘insanlığa karşı işlenmiş suçlar zaman aşımına uğratılamaz’ demek boşluğa ıslık çalmakla eş değer olsa gerek!

Ama neylersin umut tükenmiyor.

2 Temmuz Sivas 93, bu topraklarda yaşanmış, insanlığın yüz karası bir kıyımdır ve hepimizin alnındaki kara lekedir.

Olayın yaşandığı günden bugüne tüm hükümetler ve tüm sistem partileri suç ortaklarıdırlar.

AKP, katliam kurmaylarına partisinin içinde yer vermesine, katil sürüsüne avukatlık yapan aymazları parlamentoya taşımasına karşın, olayla ilgili hiçbir sorumluluğu paylaşmamaktadır!

Oysa katliamı işleyen ve destekleyen sürü sayesinde iktidardadır.

Zaman aşımı kararı ortaya çıktığında, ‘hayırlı olsun’ diyen başbakanın tavrı utanç vericidir.

Faşist MHP ve BBP suç ortaklarıdır.

Dönemin SHP’sinin eli-yüzü kan içindedir.

Dönemin bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanı, emniyet yetkilileri, genelkurmay başkanı katliamın suç ortaklarıdır.

Tam 19 yıldır, 15.000 kişinin tekbir sesleri ile ateşe verdikleri Madımak, hepimizin vicdanlarında halen yanmaktadır.

19 yıldır yargı önüne çıkarılmayan katiller aramızda dolaşmaktadırlar.

Kimileri parlamentoda vekil, kimileri avukat, kimileri kamu kurumlarında işçi, kimileri parti görevlisi, kimileri belediyelerde meclis üyesi, kimileriyse yurtdışında 19 yıldır kaçak!

Utanmıyorlar, vicdanları rahat.

Bugün yine böyle bir kalkışma olsa yine önderlik eder, yine canlarımızı ateşe vermekten tek adım bile geri durmazlar.

Ülkem zaten yangın yeridir.

Ve her an yeni bir toplumsal cinayete gebedir.

Yarın başka bir il, başka bir ilçede benzeri bir gerici kalkışmanın olmaması için hiçbir neden yoktur!

Anadolu iç ve dış barışıklığını yitirmiştir.

Irkçılık ve dinci yobazlığın ortaya saçtığı kin tohumları ayrışmayı hızlandırmaktadır ve intikam ile nefret aklın önüne geçmiştir.

Dayatmalarla çıkartılan yasalar aracılığıyla akıllar esir edilmek istenmektedir.

Hem içerde hem dışarda, dayılanma ve külhanbeylik, siyasi arenanın yeni jargonu olmuş, faşizm bu yapının ruhuna taht kurmuştur.

Bu ülkenin alnı ak namuslu insanlarına, yurtseverlerine, devrimcilerine, sanatçılarına düşen görevse, büyük bir devrimci dayanışma ile ortaya çıkmayı becerebilmektir.

İnsanlığımızın umudu yalnızca orada yeşerecektir.

Biliyoruz, tüm dayatmalara-baskılara-yargısız infazlara-tutuklamalara karşın bu irade vardır ve yaşam bulmayı beklemektedir.

Sivas’ta can veren onca kardeşim gibi, Behçet Aysan, Metin Altıok, Asaf Koçak, Nesimi Çimen, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin eğer yaşıyor olsalardı bu iradenin hayatla buluşması için üretirler ve ellerini ellerimize uzatırlardı.

AKP’den halen medet uman uşak akla da bir çift sözüm var.

Ey madrabaz, daha nereye kadar sürdüreceksin yardakçılığını, daha ne kadar ayaklar altında tutacaksın insanlık erdemini?

Görmüyor musun faşizm ülkemin atar damarlarını budayıp, kanını emiyor.

Senin de ellerin-gözlerin yanmadı mı Sivas’ta?

Beş paralık da olsa vicdanın yok mu?

[email protected]