Suriye Çalışma Grubu Raporu neleri içeriyor?

Son bir hafta içinde, zamanlama olarak birbirine yakın, üç tavsiye raporu ortaya çıktı. Bunlardan sırasıyla ilki, uzmanlar tarafından hazırlanan Suriye Çalışma Grubu Raporu* 24 Eylül’de ABD Kongresi’ne (Temsilciler Meclisi ve Senato) sunuldu; ikincisi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin organize ettiği “Uluslararası Suriye Konferansı: Suriye’de Barışa Açılan Kapı” 28 Eylül günü toplandı ve CHP yönetimi konferansın açılış konuşmasında görüşünü sundu ve aynı gün bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Üçüncüsü, Türkiye’de iktidar 30 Eylül’de MGK bildirisiyle Suriye’ye ilişkin görüşünü yansıttı.

Bunların hiçbiri bağlayıcı değil, tavsiye niteliğinde. Yine de önemliler, çünkü yakın geleceğe ilişkin ipuçları yakalamak mümkün. Bu yazıda, Suriye Çalışma Grubu Raporu’nun neleri içerdiği üzerinde duralım. Diğer ikisini sonraki haftalarda ele alırız.

Suriye Çalışma Grubu (SÇG) yaptıkları tespitlerden yola çıkarak ABD Kongre üyelerine şu tavsiyelerde bulunuyor (aynen çeviriyorum):

“i-Askeri olarak ABD’nin Suriye’den çekilmesi durdurulmalı; IŞİD’in yenilgisinden ortaya çıkan topraklarda elde edilen kazanımlar pekiştirilmeli, bunun için IŞİD’den kurtulan topluluklara yönetişim, kaynak tahsisi ve güvenlik konularında alternatif model desteği verilmeli; 

SÇG’ye göre ABD (1) IŞİD’in yeniden isyan etmesine karşı misyonunu güçlendirmeli, (2) çeşitli beklenmedik durumlar karşısında yeterince hazırlıklı olunmalı, (3) kuzeydoğu Suriye için ABD’den gelecek istikrar fonu yeniden harekete geçirilmeli; (4) SDG’ye daha kapsayıcı yönetim modelini benimsemesi için baskı yapılmalı; (5) IŞİD tutukluları problemi öncelikli hale getirilmeli; ve (6) Irak'la olan diplomatik ve askeri angajman öncelikli kılınmalı.

ii- Suriye içindeki koşullar düzelinceye kadar, Esad rejiminin diplomatik izolasyonu, yalnızlaştırılması sürdürülmeli ve ona karşı uygulanan yaptırımlar devam etmeli; Esad rejimi ile diplomatik ilişki kurulmasından kaçınılmalı ve ABD yönetimi müttefiklerini bu konuda uyarmalı. Ek olarak, uluslararası toplum, Suriye’deki savaş suçlarından sorumlu olanların nihai hesap verebilirliği için zemin hazırlamaya başlamalı, ancak bu siyasi bir çözüm için ön koşul olmamalıdır.

iii- Rusya’nın ABD’nin istediği yerlerdeki siyasi çözümlere ne ölçüde istekli olduğu sınanmalı ve doğruluğu somut eylemlerle gösterilmeli ve Rusya’ya Suriye’de bulunmasının maliyetinin yüksek olacağı hissettirilmeli. Birçok gözlemci, ABD ile Rusya arasında varılacak bir uzlaşının Suriye’de çözüme doğru ilerlemenin ön şartı olduğuna inanıyor, ancak Rusya sürekli olarak Suriye'deki taahhütlerini yerine getirme konusunda başarısız oldu. Amerika Birleşik Devletleri, herhangi bir siyasi çözüm tartışmasına uygun olarak Rusya'nın somut eylemlerini talep etmeli ve bu tür eylemlerin yapılmaması halinde Moskova'ya taviz vermekten kaçınmalıdır. Aynı zamanda, ABD, Moskova’ya, Suriye’de Rusya’nın kısmen savaş suçlarındaki karmaşık rolünü hatırlatarak ona baskı uygulamalıdır.

iv- İran güçleri ve onun adına savaşanların Suriye’den çıkarılması hedefine kilitlenilmeli, fakat bu aşamalı olarak yapılmalı. Kısa vadeli amaç, İran’ın Suriye’deki eylemlerinin maliyetini yükseltirken, İran’ın müttefiklerinin ve vekaleten savaşçılarının Suriye’de daha fazla etkin olmalarının önüne geçilmeli; bunun için ABD İsrail’in hava saldırılarına destek vermeye devam etmeli, desteklemeli, İran’ın ortakları ve vekillerini Suriye, Lübnan ve Irak’ta mali olarak destekleme kabiliyetini zayıflatacak yaptırımları artırmalıdır. ABD askeri varlığını Tanf askeri üssünde sürdürmeli, İran’ın Suriye’deki etkilerini açığa çıkarmak için gerekli desteği sunmalıdır. ABD, Suriye’de herhangi bir siyasi çözüm için İran kuvvetlerinin ve ona vekaleten savaşanların Suriye’den çekilmesinin önşart olması konusunda ısrarlı olmaya devam etmelidir.

v- Türkiye ile işbirliği yapmak için alanlar araştırın ve Türkiye'yi kuzeydoğu Suriye'ye girmekten kaçınmak ve Afrin ve Fırat Kalkanı alanlarındaki koşulları iyileştirmek için Türkiye’nin meşru güvenlik endişeleri dikkate alınmalıdır. ABD’nin kuzeydoğu Suriye sınırındaki bir güvenlik bölgesi veya güvenlik mekanizması üzerinde anlaşmaya varma çabaları devam etmeli ve Suriye’yi ABD-Türkiye ilişkisindeki diğer sorunlardan ayırmak için her türlü çaba gösterilmeli. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri arasında bir yumuşamaya yol açmak için Türkiye-PKK barış müzakerelerinin yeniden başlatılmasını teşvik etmelidir. Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'yi kontrol ettiği Suriye bölgelerinde koşulları ve erişimi iyileştirmek için bastırmalı.

vi- İdlib'de olası bir insani felaketin önlenmesi arayışında olunmalı, öte yandan orada bulunan terrorist grupların varlığının farkında olunmalı. ABD, İdlib’de bulunan terörist gruplardan dış saldırı planlayabilecek olanlar üzerindeki baskıyı artırmalı. Aynı zamanda, ABD Esad rejimini ve ortaklarını bölgedeki sivilleri hedef almaya devam etmelerini engellemeye çalışmalıdır. İdlib’de yenilenmesi beklenen insani ve mülteci krizine hazırlanırken, ABD’nin Türkiye’ye mültecilere hizmet veren sivil toplum örgütlerinin (STK’lar) çalışmalarını kolaylaştırması için baskı yapması salık veriliyor.

vii- Suriye içindeki insani krize dikkat edilmeli, aynı zamanda Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin zorlukları da önemsenmelidir. Amerika Birleşik Devletleri, Suriye içindeki ve dışındaki hassas nüfusa insani yardım sağlanmasının sürekliliği için çalışmalıdır. ABD, BM'nin “sınır aşan yardım kararının” yenilenmesi için bastırmalı, Suriye'ye yönelik insani yardımları finanse etmek için diğer devletleri bir araya getirmeli ve mültecileri barındıran ülkeleri desteklemek için uluslararası finans kurumlarıyla birlikte çalışmalı. ABD, Suriyeli mültecileri zorla geri gönderme çabalarına karşı durmalı ve Suriyeli mültecileri Amerika Birleşik Devletleri'nde kabul etmeye yeniden başlamalıdır.”

Bu rapor esas itibarıyla emperyalist bir gücün Suriye konusunda nasıl davranması gerektiğini anlatıyor. Nitekim raporu hazırlayanlar Trump yönetimine askeri açıdan ABD’nin Suriye’den çekilmemesi gerektiğini açıkça söylüyorlar. Rusya ve İran’ın işini zorlaştıracak sorunlar üretilmesi tavsiye ediliyor.

Rusya denklemin içinde ve Suriye’de siyasi çözüm sürecinde ABD ile eşit statüde görülüyor. 

Türkiye konusu oldukça ilginç. Türkiye yönetiminden beklentileri halen devam ediyor. Öte yandan bu raporda ABD yönetimine AKP yönetimini terörist olarak tanımladığı örgütler ile yakınlaştırmaya gayret etmesi tavsiye ediliyor. Açıkça deniyor ki; ABD yönetimi Türkiye yönetimini PKK ile yeniden çözüm masasına oturtmak için çaba göstermeli, böylece ABD’nin kol kanat gerdiği Suriye Demokratik Güçleri (PYD/YPG’yi kapsıyor) ile Türkiye yönetimi arasında bir yumuşama ortaya çıkacağı umuluyor. AKP’nin bu rapora tepkisi ne olacak merak konusu!

Bütün olarak bakıldığında, bu rapor esas itibarıyla Suriye’de siyasi bir çözümü öngörmüyor, gerektiğinde sorunların nasıl dönüştürülebileceğinin ipuçlarını veriyor. Cenevre süreci başlamadan orada çıkarabileceği pürüzleri olgunlaştırmaya çalışıyorlar. Emperyalist bir güce sorun çıkarabilme yeteneği hatırlatılıyor bu raporda!

Bu raporda sözü geçen tavsiyelerin hiçbiri çözüme yönelik değil. Öte yandan, herkes bir şeyin farkında: Suriye halkı “yetti artık” noktasında. Yetti artık duruşu küçük hesaplara dayanan fırsatçılığa dönüşürse, Suriye, emperyalistler arası rekabetin oyun sahası olmaya devam edecektir. Bu raporda ABD’nin bölgeden çekilmemesi gerektiği tavsiye edilmekle kalmıyor, çekilmeyeceği açıkça ortaya konuyor.

Son olarak, rapor ayrıntılı irdelendiğinde Türkiye açısından şu sorular akla geliyor: Türkiye hızla İran ve Rusya konusunda yeni bir müzakere sürecine mi zorlanıyor?

Suriye politikasında AKP yönetimi yaptığı yanlıştan geri adım atsa dahi, Suriye yönetimi ile ilişkilerini düzeltebilmesinin imkansız olduğu bir noktaya mı savruluyor? 

Hepsi merak konusu!


* https://www.usip.org/syria-study-group-final-report