Günübirlik ziyaretin anlamı

Erdoğan’ın günübirlik (27 Ağustos) Rusya ziyareti, esas itibarıyla, iki konu üzerine odaklandı: Savunma sanayii işbirliği ve İdlib konusu.

Savunma sanayi işbirliği konusu daha çok Rusya’nın ürettiği silahların görücüye çıkarılması olarak yansıdı, ayrıca ABD silah tekellerine size mecbur değiliz mesajı verilmiş oldu. Yeni savaş ve sivil amaçlı uçakların alımının nasıl yapılacağı hakkında henüz yolun başında oldukları anlaşılıyor.

Bu ziyaretin önemli bir amacı İdlib konusunu konuşmaktı.

Günün sonunda, Putin: “İdlib’deki durumdan kaygılıyız”, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalı” dedi. “Türkiye’nin güvenlik kaygılarının farkındayız” dedi. Türkiye’nin göç kaynaklı üstlendiği yükün büyük olduğunun da altını çizdi.

Erdoğan, “Rejimin İdlib’de Mayıs ayından beri sürdürdüğü saldırıların Soçi mutabakatının hayata geçirilmesine sekte vurduğu”nu, “Soçi mutabakatının ancak rejimin saldırılarının durdurulması ile hayata geçirilebilir” olduğunu söyledi.

Yukarıda söylenenlerin hiçbiri yeni değil. Taraflar pozisyonlarını yinelediler.

Bu görüşmeler devam ederken YPG’nin Türkiye sınırından uzaklaştığı basına sevk edildi. ABD bu görüntü üzerinden biz Türkiye ile işbirliği yapmak istiyoruz mesajı vermek istedi. Aynı doğrultuda F35 savaş uçakları hakkında da ılımlı pozisyon alacağı, bir yıl bu konuyu gündemde tutacağını, S400’lerin aktif hale getirilmesinin Nisan 2020’nin de ötesine kaydırılmasını beklediğini duyurdu.

Bütün bunlar diplomatik başarı mı?

Evet diyenler, kendilerini dahi inandıramazlar!

Bu durum, bir aktörün taviz vererek iki tarafa da bağımlılığını sürdürmesi anlamına gelir: İdlib’de Rusya’ya; Suriye’nin kuzeyinde, güya Güvenli Bölge’de ABD’ye bağımlılık. (Liberaller ve İslamcılar buna karşılıklı bağımlılık der, inanan kalmışsa!)

Trajedi ise; sözü edilen topraklar Suriye’ye ait.

Peki, günübirlik ziyaret niçin gerçekleşti? 

Soçi mutabakatını kurtarmak için…

Putin de Erdoğan da Soçi mutabakatının uygulanmadığının farkında. Bu günübirlik ziyaretin, Eylül ortasında Rusya, Türkiye ve İran’ın Astana süreci çerçevesinde Türkiye’de yapacağı üçlü zirveyi kurtarmak için yapıldığını söylemek mümkündür.