Almanya’nın üs talebi

Alman ordusunun İncirlik'te üs kurmak istediğine dair haberin Der Spiegel’de yayımlanması hafife alınacak bir konu değil.

Peki, bu haberi nasıl okuyacağız? Bunu emperyalizmin açık bir göstergesi olarak yorumlamak mümkündür, siyasal bir duruş belirlemek için de yeterlidir. Buna rağmen, bu haberin üzerinde daha çok düşünülmesi, ayrıntılı sorular üretilmesi gerekir. Hafife alınacak bir konu değil.

Öncelikle Almanya’nın Türkiye toprakları içinde bulunan bir alanda askeri bakımdan uzun süreli, belki de kalıcı, konuşlanmak isteği dile getiriliyor. Almanya niçin böyle bir talepte bulunuyor?

Almanya bu talebini hangi mekanizma üzerinden talep edecek? Türkiye ev sahibi olduğu için öncelikli muhatabı burası. Fakat hangi çerçevede bu talebi yapıyor Almanya? İkili ilişkilerle sınırlı olmadığı açık. Almanya bu talebini NATO çerçevesinde gündeme getirecektir. Bu talebi güya IŞİD’a karşı oluşturulan koalisyon üyesi olarak dillendiriyor. Belli ki IŞİD’ın kalıcı olacağı da hesaba katılarak bu çerçeve düşünülmüş.

İncirlik üssüne yapacağı yatırım/harcamanın toplamı 65-70 milyon dolar olacağına dair haberler dolaşıyor. Bu harcamayı yapmak istediğine göre iş bayağı ciddi, etraflıca çalışılmış. Alman askerlerinin kalacağı barınma yerleri inşaatının 2017 Nisan ayına kadar süreceği öngörülüyor. Muhtemelen askeri nitelikli (radar ve elektronik cihazlar vs) konuşlanma daha erken dönemde tamamlanacak. Tornedo askeri istihbarat uçakları ise hâlihazırda konuşlanmış durumda.

Eğer mesele IŞİD’a karşı mücadele ise bu kadar çok hava gücüne ihtiyaç olamaz. Unutmayalım, Rusya 500 milyon dolar harcayarak ABD ve müttefiklerinin 4 yılda yaptığını beş ayda gerçekleştirdi. IŞİD’a karşı mücadele ediyoruz söylencesi artık inandırıcı olmaktan çıktı.

Almanya’nın İncirlik üssüne IŞİD karşıtı koalisyon üyesi fakat ayrı bir aktör olarak yerleşmek istemesi de Almanya’nın daha geniş çaplı bir senaryo üzerinden hareket ettiğine işaret etmektedir.

Almanya’nın kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutuğu belli fakat bunun kadar önemli bir başka nokta daha var. Almanya kapitalist sistem bakımından önemli bir aktördür. Hele Britanya’nın Avrupa Birliği ile imtihanı (Haziran’da yapılacak AB referandumu) ayrılış ile sonuçlanırsa ABD açısından yeni bir durum ortaya çıkabilir. Kapitalist-emperyalist sistem bakımından ABD ile Almanya’nın politikalarının yakınsanması daha önemli hale gelmektedir, aksi halde kapitalist-emperyalist yapılar arasında ciddi çatışmalar yaşanabilir. Kapitalist-emperyalist sistem içinde ittifaklar kayganlaşmış durumda ve rekabetler kızışmaktadır. Rusya’ya karşı ABD ile Almanya aynı cephede kalıp kalamayacağı henüz netleşmemiştir. Bazı konularda çıkarları örtüşmekle birlikte enerji konusunda Almanya daha ihtiyatlı davranmakta, bu nedenle Rusya ile cepheden karşı karşıya gelmemek için özenlidir.

Almanya Orta Doğu’da daha çok şey istemektedir. İşte bu nedenle İncirlik’te kendine ait üs kurmayı planlayan Almanya yalnızca Türkiye değil, ABD ile de bu konuyu görüşmüş olması muhtemeldir. Almanya’nın İncirlik üssünde kendine tahsis edilecek alanda konuşlanmak isteği üçlü müzakere edilmiş olabilir, edilmemişse de mutlaka gündeme gelecektir.

Bu talep bölge için oldukça riskli, Türkiye için vahim sonuçlar doğuracak potansiyele sahiptir. Elbette vahim sonuçlar doğuracağını yurtseverler düşünebilir; emperyalizmden beslenenler için bu bir sorun değil, yeni bir fırsattır. Emperyalizmle işbirliği yapanlar için halkın çıkarları birincil değildir; önemli olan 65-70 milyon dolarlık harcamadan 2-3 milyonluk kısmı kendi yandaşlarına tahsis edilebilsin. Görüldüğü üzere dış politika, en genel anlamda uluslararası ilişkiler, sınıfsal çıkarlardan azade değildir.

Son aylarda yaşananlara bütüncül bakıldığında ABD, Almanya ve Türkiye arasında var olan ilişkilerin yeni bir duruma doğru evirilme potansiyeli olduğuna dikkat çekmek mümkündür. Elbette bu sürecin sancılı, yakıcı ve yıkıcı olacağı açıktır.

AKP yönetimi bu süreci kendi iktidarını sürdürebilir kılmak için kullanmak isteyebilir, fakat emperyalizm orta ölçekli aktörlerin bölgesel hegemon olmasına izin vermiyor, bu nedenle AKP yönetimi için bu dönüşüm kolay olmayacak, sürecin kendisi AKP için de yakıcı olabilecektir.

Sürecin yıkıcılığı ise emperyalizmin bölgeyi yeniden tanzim etmek isteğiyle ilgilidir. ABD ile Almanya’nın ortak pozisyon alması bölgede yıkıcılığı tahayyül edebileceğimizin ötesine taşıyabilir.

Yıkım süreci gerçekleşirken İncirlik üssü yalnızca ABD’ye değil, Almanya’ya da hizmet sunabilecek potansiyele sahip. İşte bu nedenle Almanya İncirlik üssüne uzun süreli, belki de kalıcı konuşlanmak istiyor.

Endişemiz o dur ki, iktidarın duruşu kendinden önceki bütün yönetimlerin duruşlarından daha kötü bir noktadadır. Muhalefetin durumu da iç açıcı gözükmüyor; henüz bu konuyu yeterince ciddiye almış gözükmüyorlar.