ABD ve Türkiye’de tuhaflıklar

ABD’de Trump yönetiminin Erdoğan ile telefon görüşmesini takiben 7 Ekim’de kuzey Suriye’den çekilme duyurusu konuya ilgi duyan herkesi alarma geçirdi. Öncelikle ABD yönetimi içinde ve Cumhuriyetçi Parti özelinde, ama daha önemlisi, her iki parti içine geniş ölçüde yerleşmiş bulunan yeni-muhafazakarlar Trump’ın açıklamasına (ikinci kez, ilki Aralık 2018’de) tepki gösterdiler. Bazıları “ABD’nin güvenirliği tartışma konusu haline getiriliyor” diyerek Trump’ın kararını eleştirdi. Başkaları, örneğin Pentagon yetkilileri, Trump’ın kararına dolaylı karşı çıktılar, taktiksel çekilme olabileceğine dair imada bulunan açıklamalarla yetindiler. 

Suriye Demokratik Güçleri (ABD’nin desteklediği PYD/YPG ve bazı Arap muhalif grupları kapsıyor) sözcüleri “Suriye yönetimine yakınlaşırız” diyerek Trump’a “bizi satarsan patronajımızı değiştiririz” mesajı verdi. Suriye yönetimi elbette alanı boş bırakmayacaktır, stratejik olmasa dahi, taktiksel yakınlaşma için karşılıklı uvertürler olabilir.

Rusya ve İran’dan gelen açıklamalar ABD’nin çekilme kararının stratejik olup olmadığını sorgular nitelikte. Peskov henüz “bize kimse çekileceğini söylemedi” dedi. İran dışişleri bakanı Zarif, Türkiye’nin yapacağı operasyona karşı olduğunu açıkça ortaya koydu.

Trump’ın “çekiliyoruz” açıklamasına yönelik ABD’de yükselen tepkiler, Trump’ın ek açıklamalar yapmasına yol açtı. Yaptığı yeni açıklamalarda Türkiye’yi tehdit eden sözler söyledi. Trump, “Türkiye belirlediğim sınırların dışına çıkarsa ekonomisini mahvederim, daha önce de yaptım” dedi.

Türkiye’de iktidarın, Trump’ın kuzey Suriye’den çekilme duyurusunu ciddiye alıp, politikasını bu eksene oturtmaya çalıştığı anlaşılıyor. Trump’ın çekilme duyurusu stratejik mi yoksa taktiksel mi sorusu yeterince irdelenmiş gözükmüyor. 

Trump kararında ısrarlı olacağını belirtirken, öte yandan ortak muhalefet (Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti içinde bulunan yeni-muhafazakarlar) Trump’a karşı güçlerini birleştirmeye çalışıyor. Kısacası, ABD sermaye grupları arasında kıyasıya mücadele yaşanıyor. Konu Temsilciler Meclisi ve Senato’ya taşınacak, büyük olasılıkla yeni pazarlıklar yapılacak. Tabii ki söz konusu pazarlıklar sermaye grupları arasında olacak. 

Trump’ın çekilme kararı Türkiye’de de tartışılıyor, tuhaflıklarıyla. Türkiye’de iktidar, Trump’ın çekilme kararı duyurusunun stratejik mi, taktiksel mi olduğunu yeterince irdelemeden, müdahale kararını hayata geçireceğini söyledi. Tuhaflık şurada: Trump’ın duyurusunun ilkini Trump’tan daha fazla ciddiye alırken, tehditkar duyurularını görmezden geldiler. Kasım ortasında buluşunca konuşuruz tonunda açıklamalar yapıldı.

Düzen içi muhalefet partilerinin açıklamalarına bakılırsa iktidar daha hazırlıklı gözüküyor, en azından iç politika bağlamında. İktidar iç hukuku (Anayasanın 92. Maddesi) ilgilendiren konuları hiçbir anlamda demokratik olmayan yöntemlerle aşmaya yönelik adım atarken, düzen içi muhalefet partileri tuhaf açıklamalarda bulunuyorlar. İktidar, bu ay sonunda süresi dolacak Suriye ve Irak’a asker gönderme hakkındaki tezkereyi içerik bakımından genişletip güvenli bölge ile ilişkilendirirken, CHP yönetimi ciddi bir muhalefet göstermeyeceğini duyurdu. Grup toplantısı konuşmasında Kılıçdaroğlu tezkere ile ilgili ne karar vereceklerini şöyle açıkladı: “Oradaki askerlerin burnu kanamasın diye tezkereye içimiz yana yana evet diyeceğiz” dedi. Bu tavır tezkerenin içeriği veya Suriye politikasının ne olması gerektiğinden ziyade, CHP yönetiminin İYİ Parti ile kurduğu ittifakın niteliği ile ilgi olduğuna işaret ediyor. CHP kurduğu ittifak sistemini riske sokmamak adına ciddi bir eleştiri ve muhalefet yapmamaya karar vermiş gözüküyor. 

HDP’den gelen açıklama da başka bir türden tuhaf. HDP sözcüsü “AB ve BM’ye müdahaleyi durdurun diyor”, AB’den medet umuyor. Halbuki AB sözcüleri bizi şimdilik bu işe bulaştırmayın diyorlar. AB’nin kararı taktiksel. Muhtemelen AB yetkilileri ABD’nin kararının stratejik olup olmadığına bakacaklar.

Türkiye iç politikasında yaşananlar ittifak kurarken yalnızca büyük aktörlere değil, küçük aktörlere de dikkat edilmesi gerektiğini gösteriyor. İttifak ortağınız sizi muhalefet edemez kılabilir. Kiminle yol yürünebileceğinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Marifet, ittifak ortağının büyük veya küçük olmasında değil, yola kiminle çıktığın ve nereye gittiğinde, bu net olarak ortaya çıkıyor. Gönül rahatlığıyla muhalefet edemeyen düzen içi muhalefet partilerinin tavırları trajikomik. 

Halbuki benimsenebilecek duruş çok açık. Hiç bir şey bilmiyorsan, emperyalizmin oyuncağı olma, onun değirmenine su taşıma. Bu bile başlangıç için yeterli olur.