Sırrı, Sayın Devlet ve Sayın Öcalan

İmralı Tutanakları konusunda soldaki derin sessizlik sürüyor.

"Başkanım şunlar iyi de işte bunlar sürece ayak diriyor" cümleleri güzelce yerini bulmuş tutanaklarda.

Cümlelerde adı geçenlerde, adı geçmese de "kıza söylenen sözün gelini" olanlarda tık yok.

Tepkiler var.

Sırrı Süreyya'nın Öcalan'la birlikte Türkiye solunu çekiştirebilmelerine, bu çekiştirmelerde söylenenlere tepki gösteren insanlar. Twitter, Facebook gibi mecralarda açık ya da yarı açık biçimlerde bakan herkesin ya da sadece dostlarının görebileceği şekilde söylenen insanlar.

Asıl can alıcı konuyaysa henüz gördüğüm kadarıyla kimse dikkat çekmedi.

Hatırlatayım Nisan 2013 tarihli tutanakta şu konuşmalar geçiyor (Sırrı ve Sayın Öcalan adları bana ait. Tutanaklarda S.S.Önder ve A. Öcalan olarak geçiyor.:

Sırrı: Soldaki durumu ikiye bölmek gerekiyor. Yarattığı şok etkisiyle sarsıldı herkes. Bir kısmı temkinli yaklaştı. Bir kısmı hayal kırıklığı ile içindeki Kemalist'i açığa çıkardı. Biz birinci elden bilgilendirmeler yapıyoruz.

Sayın Öcalan: Temkinli yaklaşanlar kimlerdir?

Sırrı: Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir vb. ÖDP çevreleri. TKP vb. çevreler daha vahim yaklaştılar.

Sayın Öcalan: Nasuh Mitap ne yapıyor?

Sırrı: O benim Mamak'tan cezaevi arkadaşım. Diğerlerinden daha onurlu ve direngen bir cezaevi çizgisi vardı, ama şimdi münzevi bir hayat yaşıyor.

Sayın Öcalan: Biz bu süreci Solun da önünü açmak için yürütüyoruz. Sol dirilecek, bastırılan solun önünü açıyoruz. Onların da legalleşmesi gerekiyor. Burjuvazi zor ile bastırdığı için biz illegaliteyi seçmek zorunda kaldık. Yoksa normal olan legalitedir. Parlamentonun ileride yapacağı çağrıyla sol da legalleşecek. AKP muhafazakardır, diğerleri milliyetçi - ulusalcı. Arada muazzam bir boşluk var. Sol bunu doldurabilir.

(İmralı tutanakları, Weşanen Mezopotamya, Neuss - Almanya, Kasım 2015, sayfa 50)

Görüşler üzerine bir şey söylemeyeceğim. Öcalan'ın sola biçtiği rolün (önü açılmış olanının bu arada!) muhafazakarlıkla milliyetçilik arasındaki "muazzam boşluğa" dair olması mesela, gerçekten çok hoş. "İkibuçuk metre karelik" bir boşluğu mu kastediyor acaba?

Ama asıl üzerinde durulması gereken nokta başka. Tutanaklar kitabında "Bastırılan solun önünü açıyoruz" başlığıyla aktarılan 3 Nisan tarihli görüşme esasen Öcalan'ın "islam bayrağı altında yaşam" açıklamasını yaptığı Newroz mesajı ve hızlanan sürece ilişkin farklı tepkilerin değerlendirildiği bir görüşme.

Görüşmenin bir yerindeyse sürece yönelik soldaki yaklaşımlar konuşuluyor.

Bir bakıma solun "sürece" uyumu masaya konulmuş oluyor.

Pekdemir ve Müftüoğlu'nun belirlediği ÖDP çizgisinden şikayetçiler. TKP ise vahim.

Öcalan "Nasuh Mitap bize yakın durmaz mı" mealindeki sorusunu soruyor.

Sayın Öcalan ve Sırrı, süreci, sürecin önündeki engelleri, sürece dönük toplumsal tepkileri, solun konumlanışını konuşuyorlar.

Buna dönük gözlediğim iki tür tepki var.

“TKP vahim” gibi ifadeler nedeniyle oluşanlar.

Ve bu yaklaşımın Öcalan ve Sırrı'nın "solu nasıl etsek de sürece yedeklesek" gibi bir gündemi olduğunu çıkarsayarak verilen tepkiler.

Ben bu arada kaynayan bir noktaya işaret edeceğim sadece.

Bu konuşmalar yapılırken odada "sayın yetkili" de vardı.

Sayın Devlet...

Acaba sola verilmesi gereken süreç ayarı konusunu, buradaki operasyonel ihtiyaçları Sayın Öcalan'la Sayın Devlet başbaşayken de görüşmüşler midir?

Yok canım daha neler!