Rabbim hacamat dedi!

Kemal Unakıtan, Recep Tayyip Erdoğan’ın pek sevgili sağ kollarından birisiydi. 2002 seçimlerinde adaylığı reddedilen Erdoğan’ın yerine onun isteğiyle birinci sıradan aday oldu. Yine Erdoğan’ın kararıyla ilk AKP kabinesinde Maliye Bakanı olarak yerini aldı.

Özelleştirme şampiyonuydu. TÜPRAŞ, TEKEL, ERDEMİR, İSDEMİR, SEKA, Seydişehir Alüminyum Tesisleri, Sümerbank (Sümer Holding) ve başka bir sürü işletme yanında bir sürü liman.

2009’da biraz da sağlık sorunları nedeniyle karşıdevrimin bu en hızlı koşusuna ara verdiğinde Erdoğan’ın da yavaş yavaş taşımakta zorlanmaya başladığı bir “renkli” sicil oluşturmuştu.

Çocuklarının, damat ve gelinlerinin on parmağında on marifet vardı! “Niş” sektörlere muhteşem girişler yapıyorlardı. Oğlu Abdullah Unakıtan kuş gribi paniğinin yaşandığı dönemde pastorize yumurta (likit yumurta) işinden iyi para kazandı örneğin. Gerçek girişimci ruh! Dönemi oku, ihtiyacı sapta, yatırımı yap ve paranı kazan. Tabii sen bu hamlenin hazırlıklarını yaparken, babacığın AB uyum yasaları gereği, büyük şirketlere ve pastanelere pastorize yumurta kullanma zorunluluğu getiren yönetmeliği çıkarıversin!

Hikayeleri uzun, oğlanın şirketinin adı AB Gıda! Bir de Mısır ithal etme hikayeleri var. Gümrük vergisi yüzde 25’ken “tavuklarını beslemek için” ithal ettiler. Vergi daha sonra sırayla yüzde 45’e ve 70’e çıktı!

Çocuklarının şirketleri çok gündem olduğunda, “Ne yiyecek bu çocuklar, Adama, 'soyadımı taşıma' mı diyeceğim. Soyadını mı değiştirecek, babası Maliye Bakanı oldu diye” sözleriyle “onurunu” savunmuştu.

Ciddi sağlık sorunları vardı.

2005’te yaşadığı bir zehirlenmeye bağlı dehidratasyon sonucu böbrekleri iflas etmişti. Tel Aviv’de Kök hücre operasyonları ile çözüm aradı, sonuç alamadı. 2013’te dünürünün verdiği bir böbrek nakledildi kendisine.

Bu arada da ciddi bir kalp sorunu.

Unakıtan’ın unutulmayacak onlarca hikayesi (!) hafızalara kazınmış sivri cümlesi varken, Cleveland’da geçirdiği kalp operasyonu onun eşine ait “Rabbim Cleveland dedi” cümlesi ile anılmasını sağladı.

Kemal beyin ciddi bir kalp operasyonu geçirmesi gerekiyordu. Aile kaygılıydı. Karar veremiyorlardı. Sonuçta para afedersiniz biraz çok gibi, yani bizim “şurada yapsak SGK öder mi” türü kaygılarımız onlarda sözkonusu değil. Böyle olunca seçenekler çoğalıyor, karar vermek zorlaşıyor. Sonunda kararsızlığı bozan Ahsen hanımın gördüğü bir rüya oldu.

Ahsen Unakıtan, ameliyatla ilgili kararlarını da böyle açıklamıştı: Rabbim Cleveland dedi!

Rabbim büyük, rabbim kullarını seviyor. Herkese durumuna göre yol gösteriyor. Düşünsenize, aynı sıralarda bir SSK hastanesinde yatmış sırasını bekleyen bir hastanın eşinin rüyasına girip “Cleveland” dese… Şüphesiz islam kolaylık dinidir.

Kemal beyi, iki yıl önce kaybettik. 70 yaşındaydı. Maslak Acıbadem Hastahanesi’nde gördüğü tedavi iflas etmiş bedenini hayatta tutamadı.

Edirneli Kemal beyi niye andım?

Dün Edirne’de bir hekim yine hastanede hasta yakınlarının saldırısına uğradı. AKP’nin 15 yıldır değişmeyen sağlık politikası: Sağlık sisteminin yarattığı tüm sorunlarda hekimleri ve sağlık çalışanlarını hedef göstermek. Buna son günlerde yine bizzat Erdoğan’ın “önderlik” ettiği TTB operasyonu eklendi. Uluslararası saygınlığı olan bir tıp profesörü birkaç gün önce Cerrahpaşa Hastanesi önünde hastalara ve yakınlarına yalvarıyordu, “hekimler sizin sağaltıcılarınız, onlar sizin yaşamınız için çalışıyor. Onlara sahip çıkın” diye. O böyle derken, rabbim “saldır!” diyordu.

Beklenmeyecek şey değil, yine bir sağlık çalışanı saldırıya maruz kaldı.

Ve yine bu günlerde, kara çarşaflı kadınları eliyle Türk Tabipleri Birliği, yani hekimlerin meslek örgütü, Erdoğan'ı selamlayan bir pankartla protesto ediliyordu: Dik dur eğilme, hacamatçılar seninle!

Sanırım çoğu kişinin ilk tepkisi aynı olmuştur. Hep beraber, “bunlar bu kafayla, sağlıkta işleri imamlara ve hacamatçılara bırakacaklar” diye düşündük. “Eh, o zaman görürsünüz hacamatçılarla ne kadar oluyormuş sağlık. Hekimleri hedef göster, hacamatçıları sokağa sal. Zaten hastanelerde imam kadrosu açalı yıllar olmuş.”

Safız biraz. Beyefendiler, grip olduklarında gizli ortağı oldukları hastanelerde kat kapatıyorlar!

O yetmediğinde “rabbim” devreye giriyor, Cleveland diyor.

Başta söylemiştim, herkese durumuna göre. İslam kolaylık dini.

Parası yetene “rabbim” Cleveland diyor.

Yetmeyene çare yok mu?

Var!

Onlara da, “rabbim” hacamat diyor. Yanında “pılasebosu” bedava.