İmamlarla dans

Siyasetten kaçıyorsunuz, siyaseti olur olmaz her şeye karıştıranlardan hoşlanmıyorsunuz.

İyi de o zaman niye böyle her konuda politika yapıyorsunuz?

Mesela şu imam hatip dönüşümleri konusunda yaptıklarınıza bir bakalım.

Çok kurnazca politika yaptığınızı düşünürken, nasıl boşa düştüğünüzü bir görelim.

Diyelim, büyük oğlunuzun okuduğu ortaokulun şimdi imam hatip olacağını öğrendiniz.

Küçük kız abisinin okulunda imam hatip okuyacak.

Döküleceksiniz sokağa. Velilerden imza toplayacaksınız.

“Çocukluğumuzun geçtiği okul şimdi değişiyor, olamaz” diyenler imza atacak.

Fenerbahçe Lisesi mezunları ne demişti mesela: Fenerbahçe Lisesi Kadıköy'ün biriciğidir ve İmam Hatip olamaz.

“Yeterince imam var Türkiye'de. Daha fazla sayıda yetiştirmek gerekmiyor”  diyebilirsiniz. Başta yobazlar bozulur buna ama "din düşmanı değilim, imam yetiştirilmesine, camilerde bu yetişmiş imamların her Cuma memleket, dünya ve kainat üzerine dersler vermesine de karşı değilim” duruşunuz taşı yumuşatır allah için!

Mesele okulun imam hatip okuluna çevrilmesi ama siz aman dikkat “Türkiye laiktir, laik kalacak” gibi sloganları karıştırmayacaksınız. Gereksiz yere siyasallaştırmanın alemi yok canım... diyeceksiniz.

“Dincilik” kelimesinden uzak duracaksınız.

"Sen dinsiz misin" diye sorabilirler.

İslamcı şu aralar risk taşımıyor. Şükür Avrupalılar "islamcı terör" kalıbını dünyaya benimsettiler.

İmam hatipleşmeye karşı çıkarken bunun bir “dinci gerici” hamle olduğunu bilseniz de çok tekrarlamayacaksınız.

Meselenin dinle ilgisi yok ki. Laiklikle ilgisi var! Ve şüphesiz biz laikliği size dinsiz olasınız diye indirmedik. Yani, laiklik dinsizlik değildir afedersiniz... diyeceksiniz.

Güzelim okulun kapısına dikilen Hoca Zerafeddin El Rumi İmam Hatip Orta Okulu tabelasının çok çirkin durduğunu ve manzarayı kapattığını söyleyeceksiniz mesela.

“İnşaat ya resulullah” diyerek kolları sıvayanlar bir de eski binayı yıkıp yerine bir görgüsüzlük abidesi diktiyse...

O zaman daha da rahatsınız. Mimari, kent yaşamı, kültür ve yeşil alanlar... Her şey var artık protestonuzda.

Bir gericilik yok! Sanırsınız adamlar okulu imam hatipe değil de katlı otoparka çeviriyorlar.

Mantık, ilke vs. bunları geçiyorum.

Sonuç alıcılık açısından bile yanlış tercihler bunlar.

Sizin okul imam hatipe çevriliyor. Çünkü gericiler dinle ilişkilenmemiş tek bir alan bırakmamak, dinsel propaganda ve dayatmalara maruz kalınmayan tek bir an bırakmamak konusunda kararlı.

Ve en önemlisi...

Yaptıkları hazırlıkla da, bizzat attıkları her bir adımla da gericiliği meşrulaştırıyorlar.

Gericiliğin meşrulaştırılması hem bir neden, hem bir sonuç.

Kimse işin gericilik kısmına dokunmuyor, gerici, dinci mantık güç kazanıyor, meşruluk kazanıyor. “Kimsenin diyecek bir şeyi olamaz dinimizi yüceltmemize.”

Gericilik güç kazandıkça atılacak adımların yolları döşeniyor.

“İmam Hatip Okulları'na karşı çıkıyorsunuz, yoksa siz dinsiz misiniz?”

Dinin ve dinsel yapılanmanın yaşamın her anını ve alanını fethetmesine karşıyım demediğiniz sürece bunlarla baş edemeyeceksiniz.

“Bilimsel eğitim yerine din eğitimi veriliyor. Tamam dine karşı değiliz ama sadece din dersleri alarak bu çocuklar nasıl ilerde iş bulacak, nasıl üniversiteyi kazanacak, nasıl mühendis olacak?”  diyorsunuz. İyi deneme!

“İmam Hatip mezunları matematiğin de, fiziğin de kralını biliyor merak etmeyin” yanıtıyla kontrataktan golü yiyeceksiniz. İman gücüne ne yerçekimi dayanıyor, ne integral, ne türev!

Üstelik...

Yahu siz de zaten İmam Hatip'leşmeye bu yüzden karşı değil misiniz?

Yani siz de doğrudan gericileşmeye, dinselleşmeye karşı olduğunuz için “tehlikenin farkında” değil misiniz? Niye kendinizi gizliyorsunuz? Onlar gizliyor mu? En azından ortalıkta tanklar gezmediğinde?

Siyasetten kaçıyorsunuz, politika yapıyorsunuz. Politika, koltuk kapmak, ihale almak, hocanın kanaat notunu koparmak gibi şeylere yarar ama dünyayı değiştirmez. Bozuk gidişi durdurmaz.

Hem zaten oy verip meclise soktuğunuz siyasetçiler yeterince politika yapıyor.

Politikadan uzak dursanız da siyasetten kaçmasanız; biraz mücadele etseniz... Okulunuzun değil, okulların imam hatipleştirilmesine engel olmak için daha uygun bir yol olmaz mı bu?

Ne dersiniz?

 

Haftanın #AzizNesinlikÜlke hikayesi

 

#AzizNesinlikÜlke'nin mahkemeleri 10 gün önce evinde öldürülen bir genç kızın davasını gördü. Silahlı, çelik yelekli kalabalık bir polis ordusunun arama yaptığı evde bu polislerden birisi tarafından öldürülen Dilek Doğan'ın katilinin yargılanmasına 17 Şubat günü başlandı.

17 Şubat günü tüm ülkenin görüntülerini izlediği bir cinayetin sanığının “tutuksuz yargılanmasına” karar verildi!

Ve iki gün önce defalarca ölüm tehdidi aldığı, miktarını unuttuğu kadar dayağını yediği, kendisini erkeklere pazarlayan, çek senet çetesi kurmuş, çetesinin kuryeliğini Adem adında bir polise yaptıran kocasını, onun silahiyla vuran Çilem'in tahliye talebi “meşru müdafaa koşullarının oluşmadığına” kanaat getiren bir mahkeme tarafından reddedildi.

Hikayenin detayını herkes biliyor artık.

Evet, bu ülkede bastığı evdeki genç kızı öldüren bir polis tutuksuz yargılanır.

Ve polisin de dahil olduğu bir çete kurmuş bir alçağa karşı kendini savunan bir kadının yaptığı meşru müdafaa sayılmaz.

Ve herkes nedenini bilir bu durumun: Çünkü zalimin zulmüne karşı direnmek bir kez mahkemede meşru müdafaa olarak tescil edilirse... Alimaallah bilumum zalimler, zulmettiklerince kurşunlanma korkusuyla tir tir titrer.

Yok, Aziz Nesin'lik değil bu ülke.

Çilem'lik, Çilem'lik...