Çetenin çaresizliği

Böyle bir düşmanla başa çıkmaları zordu.

Geçen yüzyılın egemen güçlerinden, emperyalizmden, dünya gericiliğinden söz ediyorum.

Düşünsenize, bilim diyorsunuz, sıralanan isimlere bakın, ya Komünist, ya da komünizm sempatizanı. Bilimi büyülü bir şey gibi sunan, bilimin kendisinin bilimsel açıklamasını perdeleyen “deha” çarpıtması bile bir bumerang gibi dönüp çarpabiliyor: “en dahi” olarak tescil ettikleri Einstein kendisini sosyalist olarak tanımlıyor!

Fabrikalar, savaş gemileri, roketler ve nükleer silahlar... İnsan aklının, binlerce yıllık deneysel bilgi birikiminin ürünü. Ve “akıllı insanlar” arasında da moda olan devrimci düşünceler. “Akıl” kelimesine takılmayın, özetle düşünce dünyasında, ideoloji alanında hakim olan hava devrim.

Bu cephenin karşısındaki sığlık ise çok acıklı.

En dinamik, en çatışmalı coğrafyalarda ise “bunlara bu kadarı fazla bile” denilemiyor.

Okuma yazma oranının halk için tek haneli yüzdelerde olduğu ülkelerde bile aydınlanmanın evrensel değerleri parlıyor, yayılıyor. “Türk sağı”nı düşünün. Matbaa yaktırmak, pusu kurup öldürmek entelektüel cephanesi!

Bu durumda düşmanlarıyla başa çıkmaları zordu ve yapabilecekleri tek şey ona benzemek, bu benzerlikle girdikleri kapıları yıkım aracı olarak kullanmaktı.

İngiliz gazeteci Saunders'ın “CIA ve kültürel soğuk savaş” açıklamalı kitabına ilişkin değiniler soL Portal'da çokça yer aldı. Bu kitapta “anlatılan olaylar” bilinen, “şaşırtmayan” şeylerdi. Kısaca hatırlatayım, Saunders, 1970'lere kadar süren kolay yoldan CIA operasyonu diyebileceğimiz bir ideolojik/kültürel saldırıyı anlattı. “CIA'in komünist olmayan solla örtülü ilişkisi” adlandırmasını kullanabiliriz. Yazarların, heykeltraşların, ressamların ve düşünürlerin “yemlenerek” işlendirildikleri Kültürel Özgürlük Kongresi! Solcu aydın ve yazarların, Sovyetlere ve komünistlere dönük bir ideolojik savaşta lejyoner kılınması.

Saunders'ın kitabının bence (bildiğim kadarıyla üzerinde çok durulmayan) asıl çarpıcı tarafı “faillerle” yaptığı görüşmelerden sızanlar. Sözü geçen CIA operasyonunda yer almış çok sayıda isimle yaptığı telefon görüşmeleri önemli bir kaynağı oluşturuyor.

Çarpıcı olansa, sözkonusu operasyonun sonlandırılmasına da neden olan “sağcı” saldırı.

Evet! CIA, Sovyetlere ve Komünizme karşı “özgürlük”silahını kullanarak ideolojik cihada kalkıyor ve bu işi yapanlar Amerikan sağının hedefi haline geliyor.

Nasıl oluyor?

Ders çok burada.

Birincisi, karşı cepheyi karıştırmak, devrimin en güçlü olduğu alanın, özgür düşünce ve yaratıcılık alanının içinden bir bozgun harekatı örgütleniyor. Bunun maliyeti olarak, özgürlükçülüğün, yaratıcılığın (haşa, oysa sadece tanrı yaratır!) bayrağı yükseltiliyor.

İkincisi, tam da bu operasyonun yarattığı bozguncu yığınak artık bir tür fire and forget (ateşle ve unut) haline geldiği noktada operasyon bitiriliyor.

Dikkat ediniz, emperyalist batıda “yumuşatma”nın ve “önlem alma”nın önem taşıdığı uzun bir savaş sonrası dönemde “sol” işlevlendiriliyor.

Karşı tarafın artık pelteleştiğine inandıkları anda ise sağın odun cephanesi öne çıkıyor.

Gorbaçov Sovyetleri teslim etmeye kararlı bir barış böceği olarak Reagan'ın karşısına çıktığında bu kovboydan bozma Amerikan siyasetçisi, Sovyet partnerinin aradığı şefkatin zerresini göstermiyor.

Gorbaçov çevresindeki kimi antikomünist siyasetçiler, “Reagan inatçılığı ve kütlüğü ile soğuk savaşı sonlandıracak bir hamleyi az daha bozacaktı” gibi bir fikre sahip olabiliyorlar!

Reagan çok akılsız olabilir, CIA'in Avrupa solunda büyük bir bozguncu güç örgütlemesine katlanamayan sağcılar sığ ve görgüsüz olabilir...

Ama bu görev dağılımı tarihin aklıdır. Emperyalist “sınıfın” aklıdır.

Bugün Erdoğan çetesi ve düzen gericiliği büyük bir kararlılıkla, bulunduğu mevzileri koruyorsa, tecavüzcüleri, hırsızları arkalıyorsa...

Bu elbette aynı şekilde tarihin aklının değil, çetenin çaresizliğinin ürünüdür.

Ama bu çeteye bakıp da “ılımlı mütedeyyinleri, 2002 ayarlarını” özlemek akılsızlık olur.

El kadar kız çocuklarını milli maçla 70 milyonun önüne iteleyen Erdoğan çetesinin ayarsızlığı olabilir ama onlara bu cüreti veren “özgürlükçü” liberal takımı ve ılımlı islamcılardır.

***

Günün İsyanı

“Küçücük çocukların saçından tahrik olanların ülkesi... Yazıklar olsun!” Enver Aysever

Günün Meydan Okuması

“İnsanlık bombalardan güçlüdür” Bağımsız Sinema Merkezi, Mustafa Kenan Aybastı'nın “Yolculuk” filminin mottosu