Osmanlı'nın Ergenekonu Celaliler

Osmanlı 16. yüzyılın başında Bozok’lu Şeyh Celal ayaklanmasından, 17. yüzyılın ortasında Abhaz Hasan Paşa ayaklanmasına kadar yaklaşık 150 yıllık zaman dilimindeki her türlü muhalefeti Celali olarak adlandırmıştır.

Celali aşağı Celali yukarı sürüp gitmiştir. Çok sonraları 1800’lü yılların ilk çeyreğinde “Vali-i vilayet, hademe-i devlet, Atçalı Kel Memet” şeklinde mühür kazıtıp ferman imzalayan Atçalı’yı bile Celali ilan eden tarih yazıcıları az değildir.

Celali, bir yerden sonra 150 yıllık muhalafetin genel adı olmaktan çıkmış kimi “uğursuz”lukların müsebbibi olarak da görülmüştür.

24 Haziran 1630 günü Sultan Ahmed Köşkü’nün yakınına düşen ve tam o anda köşkte pencere kenarında ağzı kulaklarında olduğu halde Nef-i’nin Siham-ı Kaza adlı hiciv mecmuasını okumakta olan 4. Murad’ı hoplatan yıldırımın nedenini, Şeyh Celal’in yıllara sari “muzırlığına” bağlayanlar yok değildir. Kuşkusuz , hani olanaksızdı ama temsil yaşıyor olsaydı büyük bir ihtimalle ya fesuphanallah çeker ya da eh bunca tuhaflığın yaşandığı yerde şeyhlikten peygamberliğe geçişin zamanı gelmiştir deyip “itikafa” çekildiği mağaradan çıkar, ”beni örtün” deyerek ev halkına kendini teslim ederdi.

Öyle yapmadı. “İtifaka” çekildiği mağaradan çıktı ve ağır vergilerden dinsel baskılardan bunalan köylü takımını “rızkınız aha şu çeliğin ucundadır” deyip isyana davet etti. Davete ilk elde 20 bin kızıl külahlı Türkmen’in uyduğu yazılıdır. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir” diyen “Ahi” takımı keyfini bozup davete uymadıysa da, devran dönüp Osmanlı “rızkın” boğaz tokluğunca olmasını reva görünce Ahi takımı da sonraki ayaklanmacılara katılacaktır.

Halkımız yakıştırmaları sever.

Celal’i derhal “erenler” safının başköşesine oturtup “Veli” ilan ederler. Üstlerine “Azrail” gibi gelen Osmanlıyı ilkin Kızılırmak Vadisi’nden dal-taban kovalayıp isyan ateşinin çemberini genişletseler de, sonunda yenik düşerler. Çetin Yetkin’in, Ahmet Refik’ten aktardığına göre Şeyh Celal yakalandıktan sonra parçalanır ve her parçası kulak kadar kalmacasına didiklenir.

Ve bu tarihten sonra, 150 yıl boyunca İstanbul’un ve Diyar-ı Rum’un “ekabir” takımına her türden olmazlanma, itiraz, kaş indirme, omuz kaldırma, taş atma, tezek fırlatma, düdük öttürme, teneke çalma, yumurta atma ve elbette ki isyan etme Celali’den sayılmak için yeter neden olur.

Osmanlıya başkaldırıp düzen değişikliği isteyen Baba Zünnün, Kalender Çelebi, Karayazıcı benzeri halk önderleri ile öc almak için dağa çıkan Köroğlu Ruşen, yavuklusu için dağa çıkan sığırtmaç Salman, yol kesip soygun yapan Keçiosurtan Bünyamin’in yanısıra “Gavur” a verilen imtiyazlar nedeniyle sokağa dökülen, dökülmekle kalmayıp ağızlarını büzerek düdük sesi çıkartıp “ekabir” sınıfını dellendiren gümüşçü, bakırcı, derici, semerci, demirci, dökümcü esnafını aynı bohçaya doldurup ağzını düğümledikten sonra bir de ad takarlar: Celali eşkıyası..

Celali eşkıyası Osmanlı’da her türlü muhalefetin adı olmuştur.

Bir çalım Ergenekona mı benziyor ne.
Her türlü meslek ve siyasi eğilimden çok sayıda insanın bir araya gelip hükümeti cebren yıkmak için kurulan örgütün adıdır Ergenekon. Faşist, sosyal demokrat, sosyalist, liberal düşünceli ya da eğilimli işçi, öğrenci, gazeteci, iş adamı, doktor, mühendis, overlokçu, balıkçı, manav, öğretim görevlisi, asker taifesinden ve şimdi yazarken aklıma gelmeyen başkaca meslek grularından sayıları yüzlerle ifade edilebilecek bir yığın.

Maraş’ın katliamcılarını yöneten gizli güç, Malatya, Çorum katliamlarının gizli eli, Sivas katilamını düzenleyen esas irade, Susurluk’ta kamyonun altına giren mersedes, Hırant Dink’i öldüren silıhın tetiği, stadyumlarda ıslık çalmak için büzülen dudaklar, tavukların yumurta pörtletmesindeki artış ve yumurtaların mutfak dışı kullanım alanlarındaki dolanımının hızla yükselişi, bilmem ne vadisinde bulunan silahlar, döşemenin altına bu evrakları kim koydu, yağmurda şemsiyesiz çıkmış kerata imzası ıslanmış, Ankara Çıkrıkçılar Yokuşu’nda soba boruları travestiler kraliçesi Sisi sakal, bıyık, ay ışığı, eldiven, fırtına, balyoz, kafes ,sarıkız, gün ortasında öylecene yatan camız, uykusu ağır kaplumbağa planları polise taş atan bebeler, devlet büyüklerini asabileştirip abuk sabuk açıklamalar yapmaya neden olanlar içki ve sekse anayasal bir sınır çizme ihtiyacının doğması ve bunun için bir devlet büyüğünün aşırı tahriklere kapılması ve sonradan yaptığı açıklamayla seksten vazgeçmek zorunda kalması vs. Hepsi Ergenekona dairdir.

Osmanlının Celalisi 150 yıl kadar sürmüştü. İster misiniz Yeni Osmanlıcılar atalarımızdan geri kalmayız diğe tuttursun?..