1920 1. Meclis'te Bolşevikler

Meclis’in açıldığı 23 Nisan’ı başlangıç olarak alırsak dokuz ay kadar esmiş Bolşevizm rüzgarı... Sonrası 1921, filizkıran fırtınası...

Ankara dediğin ne ki, Hisar İçi, Hacı Bayram Cami, Karaoğalan Caddesi,Taş Mektep… Önlerinde öğretmenleri ilk ve orta mektep bebeleri evlerinde minik bayraklarla sokaklarda dolaşıyorlar marşlar söyleyerek:

Yeri göğü inletir demir döğen işçiler/ Kayaları titretir saban süren çitçiler/ Anadolu şuralar hükümeti varolsun/ İşçilerin emeği özlerine yar olsun…

“Şura”nın Arapça danışma kurulu, danışma konseyi anlamına geldiğini söylemem yersiz ve fazladan olacak. Halide E. Adıvar, çocukların diline düşmüş “şuralar hükümeti” nin İslami açıdan cezbeden bir yanının da olduğunu Kuran’da geçen Şura Süresi’ne atıfta bulunarak izah yoluna gider. Şimdi bunu araya sokuşturmamı gereksiz bulanlar olacaktır, ancak, o günlerde Meclis’te “Asr-ı saadet” döneminde İslami yaşam ile Bolşevizmin vadettiği eşitlik ve adalet temelli yaşamın benzerliklerinin hatta “tıpkılığı”nın Meclis kürsüsünden “sav”landığı düşünülürse, Halide Hanım’ın “Türkün Ateşle İmtihanı”nından yapmış olduğum aktarım büsbütün gereksiz görülmeyecektir.

Büyük Ekim Devrimi’nin rüzgarı Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir gibi büyük rütbeli komutanları da etkilemiş olmalı ki hini hacette bir seçenek olarak kafalarını şöyle yoklayıp geçiyor Bolşevizm. Ama yalan, ama doğru okuduklarımızı tanık tutup söyleyecek olursak uzun ömrünün tümünü fikirsiz ve rakısız, üçte birini genelkurmay başkanı olarak geçirecek olan Fevzi Çakmak’ın bile üniformasının omuzluklarını kısa süreliğine de olsa çıkartarak Bolşevik zabitler gibi bezden küçük kırmızı bir şerit omuz başlarında dikili olduğu halde, cephede bir vakit dolandığı anlatılır. Çakmak’ın bağdaşa durup karavanaya kaşık sallayarak köylü askerlerle “eşitlik” sevdasına kapıldığını yazanlara da rast geldiğimi söylemeliyim. Karabekir’e gelince Bolşevikliğe olan ilgisinin tanıkları Mustafa Kemal Paşa ile yazışmaları oluyor ki her biri “ıslak imzalı” dır. Mustafa Kemal ve Ali Fuat’ın Bolşevizmle olan ilişkileri ise o günlerde dillere düşmüştür. Muhabbetleri “yoldaş”lık mertebesindedir. Karabekir’e soracak olsak Mustafa Kemal’i “Bolşevizm bataklığından” çekip alan kendisidir!

Bolşevikliğe yönelim iştahının 1920 Ağustosundan itibaren en yüksek seviyeye ulaştığını görüyoruz. Ağustos günlerinde emperyalizmin dayattığı Sevr’in uğursuz dili Ankara’yı kuşatıp basıncı arttırınca meclis kürsüsünden “acele edelim” diyenlerin varlığından bizleri haberdar eden o günlerde milletvekili olan Damar Arıkoğlu oluyor. Arıkoğlu’nun hatıratlarından “daha ne bekliyoruz komünizmi ilan edelim” diyenlerin sayısının bir hayli fazla olduğunu anlaşılıyor.

Arıkoğlu’na inanmadık. Meclis Gizli Zabıtları’nı ne yapacağız? Mühiddin Baha Bey var, Bursa milletvekili, Sevr’den bunalmış olmalı, kürsüden konuşuyor:

“Benim başımdaki kalpak henüz siyahsa, yarın kırmızı olacaktır. Bolşevikliğin esası memleketi kurtaracak, insiyati kurtaracak esasatı ilmiyedir.”

Söz Meclis Zabıtları’na gelince Avni Beysiz olmaz. Meclis’in en tutucularından, Mustafa Kemal’in “belalısı” Hüseyin Avni Bey, Erzurum milletvekilidir ki pek belagatlı olduğu söylenegelmiştir. Söze “ Efendiler” diye başlar. Türk ve Rus insanının “mizaç, ahlak, etvar (davranışlar) ve harekat açısından, “birbirlerinin tıpkısı” olduğunun altını çizdikten sonra sürdürür konuşmasını:

“...Bütün beşeriyeti kavuran sermayedarın aleti olan insan kütlelerini onların zulmünden, işkencesinden kurtarmak için bayrağı açan Rus milleti olmuştur.”

***

Eylül ayının başında, 4 Eylül olmalı, Meclis’te İçişleri Bakanlığı seçimleri yapılacaktır. O günlerde Bakanlar meclis üyelerince seçiliyor. Mustafa Kemal’in başına hep “dert” olmuştur öncekiler Cami Bey ve Hakkı Behiç Bey, her ikisi de solcu takımından. Mustafa Kemal, hani illallah dememişse de pek mutlu olduğu da söylenemez bu zatlardan. Bu defa tam da seçim günü, cephede, Eskişehir taraflarındadır. “Bekleyin” der haber salar: “yoldayım geliyorum…” Adayı Refet Bey’dir, Refet Bele…

Gelir.

Refet Bey seçilemez. Solcu Nazım Bey seçilir. Nazım Resmor.

Meclis’te sol rüzgar esmektedir.

***

Önce “R” olanı kurulur. Resmi TKP.

Mustafa Kemal Paşa haber salar: “Merkezi Ankara’da olan bir komünist parti kurulmuştur gelin katılın…”

İlkin sol hareketin pek teveccüh gösterdiği Çerkes Ethem Bey’in gerilla birlikleri tasfiye edilir. Bu aynı zamanda kuruluşundan kısa bir süre sonra Ethemist kanala giren Yeşil Ordu’nun da sonu anlamına gelmektedir. Sonra sol hareketin meclis grubu denebilecek Halk Zümresi’nin bir kesiminin Mustafa Kemal’in komünist partisine katılmasıyla meclisteki grubun bir kanadı budanmış olur.

Sonra Halk İştirakiyun Fırkası... Tokat Milletvekili Nazım Bey'in başını çektiği Halk İştirakiyun Fırkası yasaklanır. Partinin son bir gayretle yapmak istediği kongre engellenir. Kongrenin yapılacağı sinema salonu yakılır.

Bir devir günümüze hiçbir iz bırakmadan kapanır.

En son olan Filizkıran Fırtınasıdır. 28 Kanunisani, Karadeniz!