Her türlü kuraldan yalıtılmış bir ortam hazırlandı: Varlık Fonu yönetimine, Türkiye Cumhuriyet Yasalarının işlemediği şirketler/alt fonlar kurma yetkisi verildi. Şirketler kurulmaya başlandı.

Varlık Fonu aracılığıyla bağımlılık ilişkileri sıkılaştırılıyor

Varlık Fonunun gerçek yüzü yeni ortaya çıkıyor. Fon bugüne değin, Türkiye Cumhuriyet Yasalarına uymak yükümlülüğünün olmayışı, denetlenemeyişi gibi olumsuzluklar üzerinden tartışıldı. Oysa eleştirilerin çoğu haklı bir nedene dayanmıyor. Kamu işletmeleri Varlık Fonuna devredildiğinde yasalardan/kurallardan kurtulmuyorlar. Genel Kurulları, yönetim kurulları duruyor; vergi yükümlülükleri sürüyor; KİT statüsünde olanlar 233 sayılı KHK’ya, SPK, Rekabet Yasaları ile çizilen yasal çerçeveye uymak zorundalar. Ve hem KİT’leri hem de %50’den çok kamu payı olan işletmeleri Sayıştay denetliyor.

Varlık Fonu bu işleyişe dokunmadı. Fona devredilen şirketlerin üzerine kara bir örtü gerilip gizlilik içinde işler kotarıldığını mali tablolarının bozulmasından anlıyorduk. Kimileri bu olguyu “arpalık”, “yandaş kayırma” gibi nedenlerle gerekçelendiriyor.

Keşke olay bu kadar basit olsaydı. Her türlü kuraldan yalıtılmış bir ortam hazırlandı: Varlık Fonu yönetimine, Türkiye Cumhuriyet Yasalarının işlemediği şirketler/alt fonlar kurma yetkisi verildi. Şirketler kurulmaya başlandı. Ülke Varlık Fonunca kurulan şirketler eliyle emperyalizme daha sıkı bağlarla bağlanıyor.

Ve “muhalefet” sessiz; seçimleri bekleyin diyor.

Varlık Fonu aracılığıyla oynanan oyunları ülke gündeminin en başına koymayanlara bir sözümüz var: “Sükut ikrardan gelir.”

Birkaç örnekle olayın vahametine dikkat çekelim.

TVF ENERJİ (Enerji Sanayi Ticaret AŞ)

Varlık Fonu Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ 17 Ocak 2020 tarihinde 5 milyon TL sermaye verilerek kuruldu. 2020 yılında ortalama 5 personel çalıştırıldı.

TVF İnternet Sitesinde faaliyet alanı başlığı altında şunlar yazıyor; “Yerli kaynaklardan elektrik üretecek santrallerin önümüzdeki dönemde ülkemiz ekonomisine kazandırılması ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır.”

Bütün bilgi bu kadar.

TVF 2020 Yılı Faaliyet Raporunda şöyle bir ayrıntı veriliyor; “Afşin C sahasına ait ruhsat (linyit sahası) EÜAŞ’tan kazanılmış haklarıyla birlikte TVF Enerji ve Sanayi Ticaret AŞ’ye devredilmiştir.” Sözünü ettikleri C sahasını demek ki TVF Enerji’ye devretmek üzere açmışlardı.

Şirketin asıl faaliyet konusunu özetleyelim; “…konvansiyonel termal, geri dönüşüm ve atık maddelerden elde edilen enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal gibi yenilenebilir enerji de dahil olmak üzere elektrik üretim tesisi kurmak, bunları işletmeye almak kiralamak, …devir aldığı üretim tesislerini işletmek…kiralamak, …ürettiği elektriği satmak…”

Yukarıda sıralanan işlerin 5 milyon lira sermayeli, ortalama 5 kişinin çalıştığı bir şirket eliyle gördürülemeyeceği çok açık. Esas amaç başka elbet. Bir kehanette bulunalım: EÜAŞ’ı satmayacaklar ama üretim ve satış gibi işlevlerini parçalara ayırıp tekellerin iştahını kabartanlarını verip içini boşaltacaklar. EÜAŞ ise Devletin örgüt yapısı içinde bir kabuk olarak bir süre daha varlığını sürdürecek.

TVF AEL Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ

TVF AEL AŞ. 15 Haziran 2020’de 500 bin TL sermaye verilerek kuruldu. 2020 yıl sonu itibariyle Aralık 2020 tarihinde hiç personeli yoktu.

İşlerini TVF Enerji AŞ ile karşılıklı paslaşarak yürütecekler. Faaliyet konuları arasında şunlar yer alıyor; “kömüre dayalı elektrik santrali kurulum ve elektrik üretimi için her türlü altyapıyı kurmak…üretilen elektriği toptan ya da perakende olarak satmak…her türlü maden aramak, işletmek…gerekirse şirketler kurmak…” Afşin Elbistan C linyit sahasının işletilmesinde TVF Enerji ile birlikte rol verilmesinin planlandığı anlaşılıyor. Dikkatinizi çekmiştir: şirket kurmak için şirket kuruluyor!

TVF Rafineri ve Petrokimya Sanayi ve Ticaret AŞ

Şirket Ocak/2020’de 5 milyon lira sermaye verilerek kuruldu. İnternet sitesinde şu sözlerle tanıtılıyor; “10 milyar dolarlık rafineri ve petrokimya kompleksi ile Ceyhan’ın uluslararası enerji merkezi olması hedefi desteklenecek, petrokimya ürünlerini hammadde olarak kullanan sektörlerimizde dışa bağımlılık kalıcı olarak azaltılacaktır.”

2020 yıl sonunda 5 personel çalışıyordu.

Yukarıda yazmayan asıl faaliyet konularına gelelim, özetle şunlar; “ham petrol, petrokimya, kimya ve diğer sanayi alanlarında yurtiçi ve yurt dışında her türlü rafineri, üretim ve yardımcı tesis, altyapı, fabrika, depolama sahası kara ve denizyolu yapıları vb kurmak, satın almak, iştirak etmek, kiralamak, kiraya vermek…”

Şirketin öncelikli kurulma amacının Ceyhan’ı uluslararası enerji merkezi yapmak olduğu ve bölgenin Rönesans Holding’in ilgi alanına girdiği anlaşılıyor. İnternet sitelerinde hazırlıkların bir Hollandalı şirket ile Adana Sanayi Odasıyla işbirliğinde yürütüldüğü; master planını kendilerinin yaptığı; tüm parsellerin yatırımcılara tahsis edilmesiyle birlikte üretime geçileceği belirtiliyor. Bu arada “Uluslararası yatırımcıların gelmesi için sorumluluk üsleniyoruz” vurgusunu ihmal etmemişler.

Son söz: Ülkemizi tekellerin sorumluluk anlayışının insafına bırakmamalıyız.