'Bütün yetkiler, patronlar ile merkezi yönetimin ve bakanların seçtiği üyelerden oluşan bir komisyona bırakıldı. Sermaye böylelikle Uludağ Alanını dilediğince yağmalayabilecek güce eriştirildi.'

Uludağ'ı talan yasası

Meclis Genel Kurulunda 18 Ocak günü 7432 sayılı Uludağ Alanı Hakkında Yasa kabul edildi. Yasa, Uludağ Alanının korunarak geliştirilmesi, tanıtılması, planlanması, yönetilmesi ve denetlenmesinin esaslarını düzenlemek iddiası taşıyor.

Uludağ Alanı hazırlıklarına en az üç yıl öncesinden başlanıldığını işitiyorduk. Basında, mülkiyet değişikliklerine dikkat çekiliyor, alan ve satanların kim olduklarını merak etmemiz isteniyordu. Demek ki anlamlı sonuçlar çıkarılabilecek olaylar gerçekleşiyordu.

Uludağ Alanı Teklifi, Meclisin en yoğun çalıştığı Bütçe ve Kesin Hesap Yasalarının görüşüldüğü döneme rastlatıldı. Alelacele kabul edildi. Yoğun bütçe görüşmelerinin gölgesinde kaldı. Bu yüzden bırakın kamuoyunun ilgisini çekmeyi, milletvekilleri bile ne olduğunu anlayamadı. Takvim öylesine sıkıştırılmıştı ki Genel Kurulda 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşülürken Bayındırlık, Ulaştırma, Turizm Komisyonunda Uludağ Alan Yasa Teklifi görüşülüyordu. Milletvekilleri birini tercih etmek zorunda kaldı.

Teklif, Tali Komisyon olarak Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna gönderilmişti. Komisyon toplanmadı bile. Çevre ve Orman konularında düzenlemeler öngörülmesine karşın Çevre komisyonuna gönderilmedi. Sonuçta Teklif, Uludağ Alan yönetiminde söz söyleyebilecek iki önemli komisyonun görüşleri olmaksızın yasalaştı.

Geçmişte Alan Yönetimi konulu iki yasa çıkarıldı. Bu üçüncüsü. İlki Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Yasasıydı. 2014 yılında kabul edildi. Yürürlük ve Yürütme ile Geçici madde olmak üzere 15 Maddeden oluşuyordu. 2016; 2018; 2021 yıllarında çıkarılan 2 yasa ve 703 sayılı KHK ile olmak üzere üç kez değiştirildi. 13 maddesi yeniden düzenlendi. Bu denli değişikliğin nedenini, Alanın nasıl yönetildiğini ayrıntılı incelemek gerekiyor. Bir başka yazının konusu olsun.

Kapadokya Alanı Yasası 2019 yılında kabul edildi. Yasası aynen duruyor ama Cumhurbaşkanı Kararıyla zaman zaman sınırları değiştiriliyor. Bu arada CB Kararıyla Göreme Vadisi Milli Park olmaktan çıkarıldı. Altın arama ruhsatlarına konu ediliyor. Plan ve Program olmaksızın Peribacalarının üzerlerinden yollar geçiriliyor. Dayanaklarını sorduğunuzda Alan Başkanlığından hiç ses çıkmıyor. Kültür ve Turizm Bakanı ise önceden planlandığını gösteren belge sunmak yerine, soranları suçluyor.

Alan Başkanlığının, 2022 yılı Performans Programında henüz iç denetim birimlerinin kurulma aşamasında olduğu belirtiliyor. Anlaşılan o ki Kapadokya, üç yıldır kuruluşunu tamamlamamış bir örgüt eliyle yönetiliyor.

Ülkenin tarihsel, kültürel, doğal zenginliklerini sermayenin hizmetine/iştahına sunabilmek için toplumun ikna edilmesi gerekir. Yapılanların haklılığına insanların inandırılması her zaman kolay olmaz.

Geleneksel yöntemlerden biri ve en önemlisi; düzenlenen alanda yetki karmaşası olduğu ve bütünsel bir bakış için yetkilerin tek bir kurumda toplanması gerektiği vurgusudur. Bu aldatmaca, basında ne denli çok yinelenirse herkes yetki karmaşasının varlığına ve sorun odağı olduğuna inanır ve çözüm arar. Uludağ Alan Yasası teklifinde, önceki yasalarda da vurgulandığı üzere “Ziyaretçi ve yatırımcı açısından çok uzun ve ağır bürokratik süreçler” yüzünden “Turizm açısından hedeflenen başarıya ulaşılamadığı” belirtiliyor. Çözüm olarak da ulaşım, konaklama ve otopark organizasyonu öneriliyor.

Uludağ’ı Uludağ Alan Başkanlığı yönetecek. Ancak henüz öyle bir başkanlık yok. Yasada yalnızca adı geçiyor. Hepsi o kadar. Değiştirmek istediklerinde yasa çıkarmaları gerekmesin diye özellikle yapıyorlar.

Kapadokya Alan Başkanlığı Yasasında da yalnızca adı geçiyordu. Yasanın yayımlandığı Resmi Gazetede yayımlanan 38 sayılı CB Kararı ile “Merkeze bağlı Özel bütçeli İdare” olarak kuruldu. Uludağ Alanı Hakkında Yasa henüz yayımlanmadı. Yayımlandığı resmi gazetede Alan Başkanlığının kuruluş, görev ve yetkilerini düzenleyen bir CB Kararını da yayımlarlar.

Alan Başkanlığı, patron yetkileriyle donatılmış komisyon kararlarına uymakla yükümlü. Patron yetkileri dememiz boşa değil. Uludağ alan sınırları içinde kalan bütün taşınmazlar devrediliyor; milli park statüsü dahil; korumaya ilişkin SİT ve benzeri bütün yetkileri kullanabiliyor; kamulaştırma, satma ve “her türlü fiziki ve inşai uygulamaya yönelik kararlar” alabiliyor; “her tür ve ölçekte plan hazırlanması, yenilenmesi, değiştirilmesi” yetkilerini kullanıyor.

Uludağ bir “Alan” olarak tanımlandı. Sermayenin çıkarına takoz olan ağır bürokratik süreçler kaldırıldı. Bütün yetkiler, patronlar ile merkezi yönetimin ve bakanların seçtiği üyelerden oluşan bir komisyona bırakıldı. Sermaye böylelikle Uludağ Alanını dilediğince yağmalayabilecek güce eriştirildi.

Bedelini, Uludağ alanındaki doğal yaşamın yok edilmesi; Bursa ve yöresinin, özellikle de Marmara Denizinin daha çok kirletilmesi olarak bizler ödeyeceğiz. Patronlar, para kazanıp sefasını süreceklerini düşünsünler. Ama şunu asla unutmamalılar: kirlettikleri, yok ettikleri doğada onlar da yaşıyor.