'Büyükşehirlerde her gün milyonlarca insan, geçimlerini sağlamak amacıyla, saatler süren yolculuklarda onlarca kilometre yol katetmek zorunda kalıyor. Öncelikle bu soruna çözüm üretilebilmelidir.'

Ulaştırmanın 'U'su Metronun 'M'sine Karşı

‘M’nin karşısına ‘U’nun çıkarılması, şehir içi ulaşımın özelleştirilmesinde atılmış büyük adımlardan biridir. Halk otobüsleri ve minibüsler de özeldir ama gördükleri işlev, metro ve raylı sistemlerle karşılaştırılacak boyutta değildir. Metro, büyükşehirlerde temel toplu ulaşım aracıdır.

Satılması için önce yapılması gerekir. Belediyeler, büyük paralar gerektiren; yıllarca kentin altını üstüne getirilmesine yol açan metro ve raylı sistem yatırımlarına girişmeyi göze alamıyorlardı. Başladıklarını ise bir türlü bitiremiyorlardı. Devlet, 10 Aralık 2010 günü çıkardığı bir Bakanlar Kurulu Kararıyla bu işe el attı.

BKK, yasal dayanağını Ulaştırma Bakanlığının kuruluş ve görevlerinin düzenlendiği 3348 sayılı Yasanın değiştirilen 9’uncu maddesinden alıyordu. Ulaştırma Bakanlığı 1 Kasım 2011’de “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı” olunca 8 Eylül 2012’de adı ve yasal dayanağı değiştirildi. 10 Temmuz 2018’de çıkarılan 1 sayılı CB Kararnamesinin 485’nci maddesiyle adı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olunca CB Kararıyla yeniden değiştirildi.

Bu kadar ayrıntı verdiğimize göre adını da tam yazalım: “Şehir İçi Raylı Ulaşım Sistemleri, Metrolar ve Bunlarla İlgili Tesislerin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca üslenilmesi, Devralınması ve Tamamlanmasını Müteakip Devri ile İlgili Şartların Belirlenmesine İlişkin Karar”

Kararda, büyükşehir belediyelerinin 13.7.2010 tarihinden önce başlattıkları ve yapımı süren metro projelerini Bakanlığa devredilmesini; bitirildikten sonra mülkiyetinin maliyet bedeli üzerinden devredilmesini düzenleyen kurallar öngörülüyordu. Bakanlığa devir almak yetkisi verilen projeler Kararın 9’uncu maddesinde sayılmıştı. 18.2.2015 tarihinde eklenen EK 1 madde ile yeni projelerin üslenilmesinin yolu açıldı.

Kararname uyarınca aşağıda ayrıntısı görülen 23 metro projesi yürütülüyor.

Projeler bitirildiğinde ilgili belediyelere mi devredilecek?

Belediyelere devredilmesi gerekmiyor. Bu gerçek ortaya çıkmasın diye karmaşık cümleler kurmuşlar: “Devralan kuruluş…” diye bir terim kullanıyorlar ama hukuksal özellik tanımlanmıyor. Kamu mu özel mi? belirsiz.

Kararın 8. Maddesinde; “Bakanlığın bağlı, ilgili veya ilişkili kuruluşları dışında bir kuruluşa mülkiyetin devri maliyet bedeli üzerinden gerçekleştirilir” deniliyor. Bu düzenlemeden, devredilecek kuruluşun Bakanlıkla ilgisinin olmaması gerektiğini anlıyoruz. 

Ama Cumhurbaşkanı bir protokol ile özel bir şirkete devrederse ne olur? 

Kararın 8/3.maddesindeki şu cümleye bakılırsa hiç sakıncası yok; “Devralan kuruluşun belediye bağlı idaresi, belediye bağlı idaresinin ve/veya belediyenin sermaye payına sahip olduğu şirket olması halinde…” Demek ki kamu şirketine devredilmesi zorunlu değil.

Devredilen kuruluş borcunu nasıl ödeyecek?

Kararın yürürlüğe girdiği 2010 yılında devir alan kuruluşun metrodan elde ettikleri brüt gelirlerini borç bitinceye değin bir bankaya yatırmaları öngörülüyordu. yüzde 85’i işletenlere geri verilecek, yüzde 15’i maliyet bedeli ödeninceye değin Hazine Müsteşarlığı hesaplarına aktarılacaktı. Temmuz 2015’de gelir kapsamı genişletildi ve metro ve şehir içi raylı ulaşım sistemi kapsamında oluşacak reklam, ilan, ticari kiralama ve benzeri faaliyetlerden elde edilen gelirler olarak yeniden tanımlandı. 

Kararnamede 1.5.2019 yılında yapılan değişiklikle borç taksitleri için yeni bir endeks tanımlandı; “…her ay ilgili belediyenin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylardan yüzde 5 oranında kesintinin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilgili hesaba aktarılmasıyla öder.” 

Taksit tutarını değerlendirirken şu bilgi işe yarayabilir; İstanbul BŞ Belediye Başkanlığının 2020 yılı genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı 15 milyar lira oldu. Metro borcunu ödemesi için ayda 62 milyon 500 bin lira ödemesi yetiyor. Kamu kuruluşu olduğu için az ya da çok tartışmasına girişmek yersiz. Ama özel şirketlerin eline geçtiğini düşünelim.

Dahası var 17 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren torba yasanın 67. Maddesiyle Cumhurbaşkanına, oranları ve ödeme yöntemlerini değiştirebilme yetkisi tanındı. 1.5.2019 tarihinde yüzde 5 oranını değiştirmedi ama kızarsa değiştirir.

Büyükşehirlerde her gün milyonlarca insan, geçimlerini sağlamak amacıyla, saatler süren yolculuklarda onlarca kilometre yol katetmek zorunda kalıyor. Öncelikle bu soruna çözüm üretilebilmelidir. Metro vb yapılarla toplu taşıma sorununa ancak geçici çözümler bulunabilir. Ve çözdüğümüzü sandığımız sorunlar, kısa bir süre sonunda daha büyümüş olarak karşımıza çıkar.

Sonsöz: Kent içi ulaşımın özel çıkarlara emanet edilmesi kentliye ihanet sayılmalıdır.